Yeni Türkiye'ye doğru

       Az bir zaman kaldı, dokuz gün sonra Türkiye yeni bir siyasal toplulukla kucaklaşacak...

       Bir aksilik olmazsa Meral Akşener'in liderliğinde oluşan siyasal hareket, parti tüzel kişiliği haline gelecek ve resmen kurulmuş olacak...

       Yurttaşları umutlandıran hareketin adı, programı, tüzüğü, simgesi ve kurucular kurulu da Akşener tarafından açıklanacak...

       * * *

       Yeni partiye ilgi çok büyük. Halkımız, bu hareketin ülkeye gerçek demokrasiyi, hukuku, adaleti, özgürlükleri, eşitliği, kardeşliği ve birlikteliği getireceğine inanmış durumda. AKP tarafından geriye, karanlık günlere, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe mahkûm edilmek istenen halkımızın yeni partide buluşma heyecanı, hiçbir dönemde herhangi bir siyasal yapının oluşması sırasında yaşanmış değil...

       Gördüğü büyük ilgi yüzünden yeni partinin mevcut siyasal yapılardan daha farklı bir konumda olacağını söylemek yanlış olmaz. Asıl bundan sonra ülkemize "Yeni Türkiye" demek imkânı bulacağız. Anayasanın ve yasaların geçerli olduğu, hukukun esas alındığı, hak ve adaletin yerini bulduğu, laikliğin, eşitliğin, özgürlüklerin, toplumsal birlikteliğin, saygının, sevginin ve disiplinin yerleşik olduğu bir ülkede yaşamaya başlayacağız...

       Milli irade tek kişinin iradesi olmaktan çıkarılacak...

       İç siyasal hayatımızda kavgaya, küfre, hakarete, tehdide, kabadayılığa, "Sen kimsin yahu" gibi insanı inkâr eden, küçük gören tavırlara ve söylemlere imkân verilmeyecek. İnsanlar husumete itilmeyecek, kutuplaşma asla söz konusu olmayacak.

      Atatürk'ün ilke ve inkılaplarına ve Ulu Önder'in aziz hatırasına saldıranlar olursa biri dahi cezasız bırakılmayacak, yasalar ne diyorsa o uygulanacak. Dinciliğe asla geçit verilmeyecek. İnanç özgürlüğü laikliğin gereği olarak korunacak ve kimse, dininden, dilinden, ırkından, renginden, siyasal tercihinden ve düşüncelerinden dolayı dışlanmayacak.

      Toplumun bütün katmanları yasalar karşısında eşit muamele görecek, kimse kimsenin önüne geçemeyecek... Kimse bir başkasının hak, hukuk ve özgürlüğünü yok sayamayacak, ezemeyecek, ortadan kaldıramayacak....

      Gelir dağılımı dengeli olacak, israf, debdebe, şaşaa önlenecek ekonomi düzeltilecek, üretim artırılacak, refah yayılacak...

      Dış politikaya gelince, mutlaka diplomasi ve çıkarlarımız çerçevesinde ilişkiler kurarak itibarımızı geri getireceğiz...

      Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar soydaşlarımızın ve yurttaşlarımızın hak ve hukukunu koruyacağız...   

  * * *

      Türkiye inşallah yeni partiyle ileriye, hep ileriye gidecek, her alanda "Muasır medeniyet" düzeyine erişecek...

 

       

Yüzümüz nereye dönük olsun

------------------------------ -------

      Yeni tartışma, "Yüzümüzü nereye döndürelim" konusunda...

      İktidar mensupları ve ondan nemalanan yandaşlar, Erdoğan'ın izlediği dış politikayı "Yüzümüzü Orta Doğu'ya ve din kardeşlerimize çevirmiş durumdayız, bu da bizim ne kadar güçlü bir ülke olduğumuzu milletler camiasına gösteriyor. Başka yöne bakmamıza gerek yok" diyerek sahipleniyor...

      Sosyal demokratların yüzü, sosyalist enternasyonalin yüzü nereye dönükse o yöne dönük. Başka yönlere bakmıyor değiller, bakıyorlar ama benimsemiyor, laf olsun diye seyrediyorlar...

      Dincilerin yüzü, Müslüman katleden dinci terör örgütlerine dönük. Bir de şeriatı uygulayan ülkelere; o ülkeler, heriflerin başının tacı...Kapitalistlerin yüzü paraya, değişik emperyalistlerin gözü yer altı zenginliklerine, sömürgecilerin gözü siyahi Afrika'ya, ya da Uzak Doğu'ya dönük...

      Bizim yüzümüze gelince, hem Türk Cumhuriyetleri'ne, hem Avrupa'ya dönük olmalı...

      Bu iki mecrada da Türk varlığı ağırlıktadır; Avrupa'da tarihimiz var, kültürümüz var, eserlerimiz var, soydaşlarımız ve din kardeşlerimiz var. Türk cumhuriyetlerinde de öyle. Aziz Atatürk'ün dediği gibi yüzümüz mutlaka muasır medeniyete dönük olmalıdır. Muasır medeniyete de bizi Türk Dünyası götürür.

 

Alışkanlık mı oldu

--------------------------

     Hani yazmıştım ve "Biz adam olmayız" demiştim ya, yineliyorum, biz adam olmayız...

     Ankara'nın başkent oluşunun yıldönümü törenlerle kutlandı.

     Basına yansıyan fotoğraflara bakınca şaşırdım...

     Emniyet Genel Müdürlüğü'nün cephesine Atatürk'ün posteri yerine Erdoğan'ın posteri asılmış.

     Düpedüz Atatürk karşıtlığı, İçişleri Bakanı Soylu'nun dikkatini çekerim!

     * * *

     Jandarma Genel Komutanlığı binasının arka yüzüne Atatürk, ön yüzüne Erdoğan'ın posteri asılarak, denge kurmuşlar...

     Devlet kurumları bu davranışı alışkanlık haline getirmiş olmalı...

     Elbet de bu tür uygulama Atatürk'ten bir şey eksiltmez,  Erdoğan'a da bir şey katmaz...

     Adam olmamız için bu tür işgüzârlıkları da bırakmamız lâzım!

     Atatürk'e karşı çıkmak ve birilerine yalakalık yapma hastalığı bürokratlara da sirayet etti galiba!

Yazarın Diğer Yazıları