Yıl 1973...

Her Cuma mutad olduğu üzere bizim  “ihtiyarlarla” oturmadayız. Tıpkı, şaşaalı günlerini yitirmiş İmparatorluk bakiyeleri gibi geçmişi konuşuyoruz.
“Acıyı bal eyleten” idealizmin ruhlara hakim olduğu o günleri “daûssıla” hissi ile anıyoruz...
Gündem yaklaşan yerel seçimler olunca seçim hatıraları gündeme geliyor. İşte o zamanın  “gençlerinden” bir anekdot...
1973 seçimleri yaklaşmıştır. O zamanlar siyaset şimdiki gibi parayla yapılmamaktadır lakin parasız da seçim gemisi yürümemektedir.
MHP’nin seçim yardımı yok. Ufukta iktidar olmayınca kodamanları yok. Varı yoğu Ülkü Ocaklı gençler, MHP’ye gönül vermiş fukaralar, bir avuç entelektüel ve bir elin parmakları kadar ağabeyler.
Seçim zamanı köy köy gezilecek, vatandaşın ayağına gidilecek, miting yapılacak, kahve toplantılarında çay paraları ödenecek, mitingde kürsü açılacak kamyonlar kiralanacak. Tabii ki idealizm, tabii ki Ülkücülük lakin arabaların depoları benzinle doluyor, otobüsler bilet ücreti olarak  “Milliyetçi Türkiye”  idealini kabul etmiyor. Partinin kasası tam takır, kuru bakır...
MHP kurmay heyeti toplanır, seçim kampanyasına maddi destek sağlamak için “ne yapılabilir” masaya yatırılır.
Bırakın Türk’ü, dünya siyasi tarihinde örneğine rastlanmayacak bir fikir ortaya atılır. Kan bağışı kampanyası düzenlenecek, Ülkücüler kanlarını Kızılay’a satacaklar, elde edilen gelir MHP’ye bağışlanacak. O zamanlar Kızılay kan bağışlarına para ödemektedir. Kampanya olağanüstü ilgi görür, Ülkücüler ülkenin dört bir yanında Kızılay kan merkezlerine akarlar. Satılan kan bedelleri 1 milyon lirayı aşar. Paralar MHP’ye bağışlanır, parti seçime girer.
Bu hikaye ne uydurma ne de bir efsanedir; hayat gibi gerçektir. Hikayenin içinde kan verdiği damar yolundan kaptığı enfeksiyonla hayatını kaybeden bir yiğit de vardır.
Tıpkı Çanakkale kahramanları gibi gençliği ve memleketi arasında tercihini  “memleket” ten yana yapıp bize bu rahat günleri hediye eden, en azından anlatacak hikayeler bırakan o neslin fedakarlıkları ile bizim rahata düşkünlüğümüzü bir araya getirince ne hissettiniz?
Ben, 1973’ün sonbaharında Kızılay kan merkezlerinin önünde kuyruk olan o  “kavruk yüzlü” çocukların bakışlarından bir kez daha utandım...

 

Rayski kadar Türk olabilmek...

Siyasetin ağırlığını hafifletmek için, hepimizin hatırlaması gereken bir insanı hatırlatmak istiyorum...
Böylesi insanları yad etmek, unutturmamak Türklüğe hizmeti salt ticari bir faaliyet olarak gören hakim  “aklın”  işgali altındaki çocuklarımız için de faydalı olacaktır...
  Türk tarihinde büyük Türk dostları vardır. Bunlar, gazete sayfalarında gördüğünüz  “Türk dostu” sarışınlar cinsinden değil; canıyla, kanıyla kendini bu millete ait hisseden ve dahi canını vermek derecesine Türk’le hemhâl olan insanlardır. Ludomil Rayski böyle bir insandır...
Polonyalı ve Çanakkale Gazisi.
 Harp madalyası, Liyakat nişanı ve Mecidiye madalyası sahibi...
Çanakkale harbindeki üç beş uçağımızın pilotlarından biri...
  Polonya’daki ilk ve tek minareli mescidin kurucusu ailenin ferdi...
 Rayski, Osmanlı’nın sıcak kucağına sığınmış  “asi” bir babanın evladı olarak doğdu. Bu topraklarda babası ile birlikte Müslüman oldu ve daha sonra ülkesine döndü...
 Osmanlı vatandaşı olan Rayski, her vatandaş gibi askere çağrıldı. İsterse gelmeyebilirdi lakin o Polonya’dan kalkıp vatandaşlık bağıyla bağlandığı bu ülke için savaşmaya geldi...
Kaçmak için  “çürük” raporu almasına gerek yoktu, istese gelmeyebilirdi. Ama o, mensubiyetin “nüfus kağıdı”nda yazanla sınırlı olmadığını gösterdi...
Geldi, pilot oldu Çanakkale’yi geçilmez kılan neslin bir ferdi oldu...
 Hizmetleri unutulmadı, madalyalarla taltif edildi; kitaplara Türk Rayski olarak kazındı.
Zamane şartları bunu gerektiriyordu. Devlet adamları milleti bütünleştirip büyütürdü, amip gibi tek hücreli bir organizmaya çevirmeye kalkmazdı...
 Hıyanetin devlete sirayet etmediği zamanlardı...
 1977 yılına kadar Türk gibi yaşayan ve vakti zamanı gelince bu dünyadan göçüp giden Rayski’nin hayatı her Türk çocuğu için örnek alınası bir hayattır...
Sadece çocuklarımız için mi?...
Memlekete hizmeti, evladını mal mülk sahibi etmek olarak algılayan kafa için de... Meydanlarda ülkeye hizmet edenleri “terörist” olarak yaftalayan kafasız için de...

Yazarın Diğer Yazıları