Yok böyle taraftar

"Adriano'nun sakatlığı dışında takım kurma sıkıntısı yok. Kendisini sahadan attıranlar da oynayacak. Peki gerekli motivasyon? Tek emin olduğum 12. ADAM. Yine takımlarını sonuna kadar destekleyecekler."

Leipzig maçından bir gün önce bu satırları kaleme almıştım. Gördüğünüz gibi bire bir oturdu. Hele 12. Adam var ya, Beşiktaş'ın vurucu gücü. Futbol tarihinde atılan maddelerden, hakaretten oyunu terkeden pek çok futbolcuya tanık olunmuştur. Ancak, sadece tezahürat yaparak rakip oyuncuyu sahadan kaçıran taraftara ilk defa şahit olundu. Bu Vodofone Park'ta yaşandı. Leipzig'li futbolcu Werner, tezahüratı duymamak için önce kulak tıkacı kullandı. Bunun etkisi de fazla sürmedi. Neticede kendini oyundan aldırdı. Beşiktaş seyircisinin desibel rekoru kırdığı Liverpool maçını da hatırlatmak isterim. Şimdi ise yeni stadın yarattığı imkanla tam 42 bin kişilik koromuz var. Başarılar, ardından yeni rekor denemeleri getirecektir. İlk kurban Werner oldu. Bir yerde "Genç Werther'in acıları"nı hatırlattı. Bereket Goethe'nin bu romanı yazdığı zaman futbol icat edilmemişti. Mutlaka finali değişik bağlardı.

 

Eksikler

 

İkide iki yapıp altı puanı cebe koyduk ya, şimdi yazacaklarımın ne kadar etkili olacağını bilemiyorum. Yine de bazı doğruları aktarmak istiyorum. Şenol Güneş'in "tabelayı koruma" saplantısını yıkmak mümkün olamayacak. Ne zaman ki Necip'i oyuna alıyor, bende endişe başlıyor. Niyeti belli; "Oyunu bağlamak". Bu sefer yaşamadık ama geçmişten epey sabıkası var. Hani o kelimeyi kullanmayacağım fakat Güneş gerçekten Ürkek. Skoru arttırmak yerine, hep geri çekilmeyi tercih ediyor. İki tane mutlaka değiştirilmesi gereken adam varken Medel'i çıkarması hataydı. Teknik Direktör sakatlık bahanesinin arkasına sığınmasın. Yeni gelenlere hep takıntılı. Bu da mutlaka kurtulması gereken takıntılarından.

Gelelim Cenk Tosun'a. Hakeme karşı tavırları fazla abartılı ve yanlış. İtirazda haklı bile olsa hırçınlıklarını törpülemeli. Bir ara atılacak diye ödümüz patladı. Bu hastalığı takımın yarısında da görüyoruz.

 

Esas skandal

 

En önemli konu, ikinci yarıda meydana gelen elektrik arızası idi. Beşiktaş'ı yönetenler teknik donanıma özen göstermek zorunda. Maç öncesi kablolar, bağlantı yerleri, trafolar mutlaka gözden geçirilmeli. "Her şey yeni" denerek, skandaldan sıyrılmak mümkün değil. Kısa süre önce bir uluslararası final veren UEFA'ya ayıp etmedik mi? Haydi biraz daha abartayım; "Rezil olmadık mı?". Bu katogoriye televizyonda maç izleyen yabancıları da katabiliriz.

"Dost acı söyler"i "Gerçekleri ortaya döker"e çevirdiğimize inanıyorum. Sıra peş peşe iki Monaco maçında. Düşük aykülü mantığıyla "Biz Porto'ya üç attık. Porto'da Monaco'ya üç attı" dersek, hayal kırıklığı yaşarız. Rakip Fransız futbolunun önemli ekiplerinden. Tam bu noktada "Gruptan çıktık" derken Dinamo Kiev önündeki ağır yenilgiyi akıldan çıkarmamalı. Bir de Monaco'da oynayacağımız maça gidecek seyirciyi mutlaka uyarmalıyız. Bu defa bilet bulup içeri girmek kolay olacak. İşte burada yer alacak taraftarın devamlı ikaz edilmesi şart. Yoksa ceza katlamalı olarak gelecektir.

 

Yayın

 

TRT ile Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası yayın haklarını elinde bulunduran kuruluş arasında anlaşma var. Alınan destek karşılığı bazı oyunlar Devlet Ekranı'na bırakılmakta. Bu işten asıl mutlu olan futbolsever. "Şifresiz Kanal"dan maç seyretmek gerçekten güzel oluyor. Beşiktaş-Leipzig mücadelesi bunlardandı. Üstüne üstlük 2-0'lık galibiyet mutluluğu perçinledi. TRT'nin diğer avantajı Spor Ekranı'nı da bu işe ayırabilmesi.

Erdoğan Arıkan, Ali Gültiken, Alp Pehlivan ve Veli Yiğit'le başlandı. Levent Özçelik esas anlatıcıydı. Sonra da yeni isimler eklendi. Dedik ya "Engelsiz Ekran" baş tacı!

 

***

 

90-A adam gibi  tartışma programlarından. a Spor'un en iyisi. Kavga gürültü yok. Espriler doğaçlama. Arsen Orman'dan Arsen Tudor'a kadar yakıştırmalar güzel.

Bu defa üstünde durmak istediğim Güven Taner'in giydiği "Yivli gömlek". Geçenlerde NTV'de gördüğümüz ceketin benzeriydi. yakın planlarda sadece görüntüyü değil, gözlerimizi de bozdu. Sevgili Arkadaşım Güven başta olmak üzere herkese tavsiyem düz renklerle ekrana çıkmaları. Bu işleri denetleyecek uzmanlar da artık şart oldu.

 

...

 

NOT: Fenerbahçe-Beşiktaş maçıyla ilgili yazım epey ses getirdi. Genelde hep olumlu. Tek karşıt görüş Rahmi Öztürk'ten. Ona da saygımız var.

Yazarın Diğer Yazıları