Yok hükmünde sayın

ANAYASA Mahkemesi kurulalı 54 yıl oldu...

    Bu yıl yapılan kutlama toplantısına her yıl olduğu gibi Cumhurbaşkanı

da katıldı, siyasetçiler de...

    Katılmayanlar HDP'nin bilmem ne eş başkanlarıydı...

    Galiba bir de Devlet Bahçeli...

      ........................

    Erdoğan salona girdiğinde herkes ayağa kalktı...

    Kimse ihtiramda kusur etmedi...

    Cumhurbaşkanı da ön sırada oturan protokole mensup zevatın tek tek elini sıktı. Sıra Kılıçdaroğlu'na gelince yürüdü, CHP Genel Başkanı'nı görmezden gelip yerine oturdu.

     ........................

       Sordular:

     -Efendim neden Kemal Bey'in elini sıkmadınız...

     Cevap verdi:

     -Çünkü bana kalpazan dedi...

     Eee yani...

     Kim olsa böyle bir yakıştırma karşısında muhatabının elini sıkmaz, hatta dönüp yüzüne bile bakmaz...

     Onu "Yok hükmünde" sayar...

     .........................

     Siyasal hayat 14 yıldan beri karşılıklı hakarete, argo sözcüklere, etik olmayan ifadelere, çirkin benzetmelere, hatta ağız dolusu küfürlere sahne oldu...

     Aslında halkın, ağzı bozukları, öfkelileri, lafını bilmeyenleri "Yok hükmünde sayması" lâzım ama güzel insanlarız, hâlâ tepeden tırnağa sıvanmamıza rağmen, manalı manasız ihtiram tutkumuz yüzünden gıkımız çıkmıyor...

    Üstelik onlara oy bile veriyoruz...

    .........................

    Görülmüş şey değil diyeceğim ama diyemiyorum...

    Halimiz onu söylememizi engelliyor.    

 

*

 

Fazla olmadı mı

     İZMİT Körfezi'nde iki yakayı birbirine bağlayan, mesafeyi daraltıp zamanı kısaltan köprü hizmete hazır hale geldi...

     Birkaç konu da halledildi mi araçlar artık körfezi dönmek zorunda kalmayacak...

     Eskihisar-Topçular arası araba vapuru seferleri de azaltılacak...

     ..........................

     Köprünün ne zaman hizmete gireceğini öğrenmek istedim.

     Telefona sarıldım, karşıma çıkan yetkili "Körfez köprüsü" dememe içerledi, köprünün adını söyledi...

     Öğrendim, köprünün adı "Osman Gazi Köprüsü"...

     Boğaz'daki üçüncü köprünün adı Yavuz Sultan Selim Köprüsü...

     Yapılan ikinci köprüye verilen ad da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü..

     İlk yapılan köprümüzün adı ise Boğaziçi Köprüsü...

     Yakında ona da bir padişah ismi verirler...

     .........................

     Verilecek değerde padişah ismi kalmazsa...

     AKP'li siyasetçilerin adları ne güne duruyor...

     ........................

     Geçenlerde bir şehit defnedildi...

     O vesileyle öğrendim; mezarlığın adı da Fatih Sultan mezarlığı...

     Pes yani...

     Köprüler bitti, sıra mezarlıklara geldi...

     ........................

     Osmanlıya ve padişahlığa dönüş, ancak bu kadar hızlı olur!

     Neredeyse yer gök padişahla dolacak!

 

*

 

Daha ne desin

      TELEVİZYONLARDA dizi seyretmiyorum...

     O işin de suyunu çıkardılar...

     Sakallı oğlanlar, baştan aşağı boyalı kızlar...

     Konular neredeyse birbirinin aynı...

     Senaryolar sanki tek kalemden çıkmış gibi...

     Merak edip seyrettiğim bir iki dizi elbette var...

     .......................

     Gözler yeni yayın döneminde rahat eder de diyemiyor insan...

     Maliyeti ucuz dizileri yine seyircinin gözüne dayayacaklar...

     Her yaz öyle yapmıyorlar mı...

     .......................

     Uğurtan Sayıner aktör, tiyatrocu...

     Onu Bizimkiler dizisinden hatırlayacaksınız...

     O dizide, hafızam beni yanıltmıyorsa Cemil rolündeydi, biradan vazgeçmeyen Cemil...

     ......................

     1944 doğumlu, İktisat Fakültesi mezunu...

     1962'den beri tiyatro yapıyor...

     "Öldü" diye lâf çıkarmışlar. Bir kanala röportaj verdi, ölmediğini kanıtladı, ömrü uzun olsun...

     O röportajı yapan sunucu dizilerde neden rol almadığını sormuş...

     Ne cevap vermiş biliyor musunuz...

     -Ben silah kullanmasını bilmem ki...

     Bizdeki dizilerde konu ağırlığının, İngilizcesi focal point, Fransızcası Centre de gravité, yani merkez kaç noktasının ne olduğunu, bundan daha veciz bir cümle anlatamazdı.

    

*

 

Zamanı mı şimdi

      CHP'de şimdi de kaset konusu gündeme geldi...

      Kılıçdaroğlu ile Baykal arasında sessiz fakat derin olmayan bir anlaşmazlık ortaya çıktı...

      Kaset konusu...

      Kemal Bey "Gidin kaset konusunu Deniz Bey'e sorun" diyor. Deniz Bey'in işareti ise Kemal Bey; "Asıl ona sorun" diye kestirip atıyor...

        Gündemde dokunulmazlıklar ve yeni anayasa varken halef selef CHP'li Genel Başkanların kaset üzerinden -af buyursunlar- didişmeleri üst akıl noksanlığının işaretidir...

      Üst akıl böyle olursa demokrasiye dokunmak ve başkanlık sistemini getirmek isteyenlere meydan boş bırakılmış olmaz mı!

 

*

 

Çok şükür

      MUSTAFA Sinan Kaçalin, TDK Başkanı...

      Profesör, Türk Dili ve Edebiyatı hocası...

      O da Rizeli...

      Geçenlerde bir soru üzerine sinirlenmiş, "Şapka kaldırılmış değil" açıklaması yapmış...

      Yerinde bir çıkış...

      Şapka elbette kaldırılamaz...

      Aksi halde dilin ses uyumu bozulur!

      ...........................

      Lâkin fes -Kadir Bey, Mehmet Şevket Bey ve benzerleri giyiyor- takke ve sarık kaldırılabilir...

      Hem de derhal!

 

*

 

BİR SÖZ

       CİBİLLİYETSİZE ilim öğretmek, eşkıyanın eline silah vermekten farklı değildir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları