Zor dönemin Genelkurmay Başkanı

Komutanlar, “yarasaların” yuvalarından taşıp artık gündüzleri de kol gezdiğini iyi bilmelidir.. Aynıyla vaki, malum TV’lerde izlediğimi aktarayım...
Bir yobazı ekrana getirmişler, referandum için istedikleri yönde manipülasyon için kullanıyorlar.. Herifi, “Bilge kişi, toplum önderi” diye ambalajlamışlar, o da ne yapıyor?..
Genelkurmay’a saydırıyor!!.
“Benden ne farkları var ki!!? Uçak mı yapmış, haligobter mi yapmış!!? ”
Ekliyor, “Bizim çocuklarımızı okullarına almıyorlar, olur mu bu?”
Hani o malum beklenti sandıktan bir çıksın, o zaman hidayete ereceklermiş!!
Bak bak bak!.. Kafasındaki kodlara bak!!.
Su başlarını tutanlar dedik, ittifak ortada, yobaz, PKK, din maskesine bürünmüş sahte sakallı başı bağlı vurguncular, Musevi, Hıristiyan kimliklerini Türkçe isimlerle perdeleyip cumhuriyete, askere kan davası güden Soros beslemeleri... Orgeneral Işık Koşaner, kendisinden önceki dönemde, silahlı kuvvetlerin, komutanların nasıl perişan ettirildiğini bilmelidir..
Eziyet çeken askerse, elden kayıp giden de Atatürk’ün kurduğu cumhuriyettir.. Eğer bu çakal takımı böyle kolay dalmayı sürdürecekse askere, asker kendisini kollamakta böyle pasif duracaksa..? “Değişim” tamamlanacaksa... Anıtkabir’in de bu değişim çerçevesinde, TOKİ alanına dönüştürüldüğünü görürüz..
Orgeneral Koşaner, Cumhuriyetin en zor döneminde Genelkurmay Başkanı oldu...
“Dönem” zordur çünkü... Cumhuriyete, Atatürk’e küfretmenin en kolaylaştığı, cumhuriyete kast eden alçakların heykellerinin dikildiği ve de dikilme hazırlıklarının yapıldığı... Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kasteden vampirlerin ortalıkta kol gezdiği.. Yobaz takımı ile Soros kölesi işbirlikçi hainlerin kol kola girdiği bir dönemdir bu dönem.. Ve başlıca hedefleri de Türk Silahlı Kuvvetleri’dir... Bu nedenle, Orgeneral Koşaner’in görevi devralırken söyledikleri önemlidir.. Misal, şu sözlerine bakalım..
“Belli düşüncelerin sesi olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yapısının ve temel değerlerinin hedef alınarak, bunların “değişim” bahanesiyle “değiştirilmeye” çalışılması ziyadesi ile endişe vericidir.”
Komutanın hassasiyetle vurguladığı “değişim” dalgasına karşı “duruşun” ne olduğu, ağzından bir şeref sözüdür ve o da şudur.. “Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Bu nitelikler cumhuriyetimizin temeli ve aynı zamanda devletin kurumlarıyla ve vatandaşlarıyla ortak paydasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulus devlet, laik devlet ve üniter devlet ilkeleri Atatürkçü Düşünce Sistemi’nde bütünleşmiş ve özümsenmiştir. Atatürkçü Düşünce Sistemi bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yol gösteren ışık olmaya devam edecektir.”
Komutan diyor ki; “Türk Silahlı Kuvvetleri, anayasamızda yer alan devletin, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, cumhuriyeti ve demokrasiyi koruma görevi kapsamında; ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olmuş ve olmaya devam edecektir. Bu konulara ilişkin görüş ve önerilerin anayasa ve kanunlar çerçevesinde, uygun ortamlarda, ilgili makam ve kuruluşlara iletilmesine ve gerekli hallerde de kamuoyuyla paylaşılmasına bir görev olarak devam edilecektir.”
Görevi devralırken yapılan konuşmalar, komutanlar için bir nevi yemindir... O çerçevede bakıyoruz şu sözlere de; “Türk Silahlı Kuvvetleri, devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü uğruna, kendilerine yöneltilen her türlü haksız eleştiri, suçlama ve iftiralara rağmen, sarsılmaz bir görev anlayışı ve disiplin içerisinde mücadeleyi sonuna kadar sürdürecektir.”

Yazarın Diğer Yazıları