Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

18 ada için ses yok! Kıbrıs için tehlike çanları

Ege'deki Türk adaları ve kayalıklarının Yunanistan tarafından işgaline ilişkin dikkat çekici birçok haber, ikaz edici yazı, söylem ve görsel yayımlanmasına rağmen, bugüne kadar yetkililer tarafından kamuoyunu aydınlatıcı bir açıklama yapılmaması anlaşılır gibi değildir.

Ayrıca Kıbrıs için yeniden tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Her an için soydaşlarımız, itibarımız ve güvenliğimiz açısından üzüntü duyacağımız bir durumla karşılamamız mümkündür.

18 ada ve kayalık işgal altında

Adalar ve kayalıklar 2004'ten itibaren işgal altındadır. Konu, yönetim tarafından bugüne kadar hiç gündeme getirilmemiş, sorulan hiçbir soruya da, önceki MSB dışında herhangi cevap da verilmemiştir. Bu cevapta da, işgalin uzun zamandır yapıldığını, ancak kendi dönemlerinde işgal edilen ada olmadığını söylemesi ve "işgal ettiler ama bu geçersizdir" demesi de ne tatmin edici, ne de inandırıcı olmuş, ne de güven telkin etmiştir.

İşgalle de kalınmamış, Yunanistan oralara askeri üs de kurmuş, üstelik tahrik edici davranışlarda da bulunmuştur. Başbakanların bu adalardan bazılarına pasaportla gitmelerine ilişkin çıkan haberler de üzüntü yaratmıştır.

Son zamanlarda Yunanistan'ın başbakanıyla yapılan en üst düzeydeki görüşmelerde, işgal altındaki adaların sorulduğu veya sorulamadığı da bilinmemektedir.

Bu adaların, özellikle AB'den müzakere tarihi alabilmek için, bizim bilmediğimiz bir şekilde mi verildiği veya işgale bilerek mi göz yumulduğu da meçhuldür.

Konunun medyada bu kadar yer almasına rağmen, bir tek kelime dahi açıklama yapılmaması anlaşılır gibi değildir.

Kıbrıs görüşmeleri anlaşılmaz bir şekilde yeniden

Kıbrıs görüşmeleri anlaşmazlık çıkması üzerine toplanılmamak üzere sona ermişken, BM Genel Sekreteri'nin özel gayretiyle liderler New York'ta bir araya getirilmiş ve 28 Haziran'da toplantı yapılması kararlaştırılmıştır.

Toplantıda; garantiler, toprak, mülkiyet, yönetim ve güç paylaşımı konularının müzakere edilerek çözüme kavuşturulması beklenmektedir. Liderler toplantı öncesi çözümde gayretli olacaklarına ilişkin açıklamalarda bulunmuşlardır.

Bir Rum gazetesi, Türkiye'nin, adaya müdahale hakkı tanıyan garantörlük sisteminin korunmasını istediğini, adadaki asker sayısını ise %80 azaltmayı taahhüt ettiğini iddia etmiştir. Rumların kalan askerlerin de birkaç yıl içinde çekilmesini talep edecekleri de söylentiler arasındadır.

Türkiye'nin garantörlüğünün ve adadaki askeri durumun değiştirilmesinin, Kıbrıs Türkünün sonu, adanın da kısa bir süre sonra Rum hâkimiyetine geçmesi demek olduğu bilinmelidir.

Akıncı'nın geçen görüşmelerde, diğer önemli konularda mutabakat sağlanmasını beklemeksizin toprak tavizlerini içeren bir harita vermesi, karşı tarafın elini güçlendirmiştir.

Durumda bir değişiklik olmamasına rağmen, yeniden görüşme kararı alınması anlaşılamamıştır. Görüşmelerin tecrit edilmiş bir yerde yapılması da, Türk tarafının baskı altında tutulacağına işarettir. BM'nin ve Rum tarafının, büyük devletlerin desteğinden yararlanmaya çalışacakları da hesaba katılmalıdır.

Sanki Türkiye'nin sıkışmışlığından istifade edilmek isteniyor

Görüşmelerde Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin temel çıkarlarına zarar verecek adımlar atılmasından kaçınılması önem taşımaktadır.

Yunanistan'ın, Türkiye'nin Katar krizinden dolayı ABD ve onun tarafından kışkırtılan S.Arabistan'ın hedefine girmesinden ve siyaseten sıkışmasından yararlanmaya çalıştığı düşünülmektedir. Bu girişimleri de TSK'nın uzun yıllar maruz kaldığı etkisizleştirme ve itibarsızlaştırma operasyonları ve bunun üstüne yaşadığı hain darbe girişimiyle sıkıntı yaşadığı düşüncesiyle yaptığı kıymetlendirilmektedir. Ayrıca TSK'nın teröre, Suriye ve Irak cephesine odaklanmasını da fırsat olarak gördüğü değerlendirilmektedir.

Yunanistan ve Rum tarafına gösterilen müsamahanın sebepleri her yönüyle araştırılmalıdır. Hükümet ve muhalefet durumu ciddiyetle değerlendirmeli, Kıbrıs'ın ve adaların elden çıkmasına müsaade ve müsamaha edilmemelidir.

Yazarın Diğer Yazıları