Ağzına ve yüreğine sağlık çocuk!..

Aşağıda linkini verdiğim ve 10 yaşındaki bir çocuğun ağzından dinlediklerim beni şoke etti.

Aslında şoke olmamalı mıydım bilmiyorum!..

*

Ülkelerin siyasetçilerinin, siyasi ilişkilerinde:

Yalan…

İftira…

Aşağılama

Beyinlerin kiraya verilmesi, gibi artık normalleşmiş olan ilişkileri görünce, geleceğin büyüklerine asla iyi bir rol model olamadıklarını düşünüyorum.

*

Aşağıdaki linkte izlediğim on yaşındaki o çocuk, ülkeleri yönetenlere, öyle güzel dersler vermiş ki tüm yetişkinlerde olması gereken:

Duruluğu…

Sadeliği…

Samimiyeti…

Adaleti…

Çevreye duyarlılığı ve benzerlerini en hassas bir şekilde nasıl da anlatıyor olduğuna imrendim.

*

On yaşındaki çocuk “Ben sadece bir çocuğum, ama biliyorum!..” diyerek başlıyor konuşmasına.

‘Sizin ne kadar iki yüzlü olduğunuzu biliyorum, beni hafife almayın.’ demeye getiriyordu sanki!..

Ve devam ediyordu.

“Eğer savaşlara harcanan para; çevre ve doğa için cevaplar bulmaya…

Yoksulluğu bitirmeye ve anlaşmalar yapılmaya harcansaydı, bu dünyanın ne kadar da harika bir yer olabileceğini bir düşünün.” derken bir anlamda, “Ben bunları görebiliyorum da siz nasıl göremiyorsunuz?” demeye de getirmiyor muydu sizce de?

*

Okulda… Anaokulunda bile sizler bize, dünyada nasıl davranmamız gerektiğini öğretiyorsunuz.

Bize öğrettikleriniz; diğerleri ile kavga etmemek, anlaşmak, başkalarına saygı duymak, dağınıklıklarımızı toplamak ve temizlemek…

Diğer canlılara zarar vermemek…

Paylaşmak, açgözlü olmamak…” şeklinde anlatıyorsunuz ya, sizler bunları bize anlatırken bile samimi değilsiniz. Sizler biz çocuklar için çok kötü birer rol model oluyorsunuz, diyor gibiydi.

Hemen arkasından da:

“Peki sizler, dışarılara çıktığınızda, bize söylediğiniz bu şeyleri neden kendiniz yapmıyorsunuz?” sorusunu soruyordu.

*

Hadi buyurun bakalım?

O, 10 yaşındaki çocuğun sorduğu soruya ülkemizde ya da dünyanın neresinde olursa olsun:

Doğru…

Samimi…

Ve içten yanıt verebilecek bir siyasi var mıdır, merak ediyorum.

Ayrıca:

Bu konferanslara neden katıldığınızı unutmayın! Bunları kimin için yapıyorsunuz?” sorusunu sorarken; “Konferansta anlattıklarınızı gerçek yaşamınızda hayata geçirmediğiniz hâlde, buralarda, eylemlerinizle örtüşmeyen konuşmaları neden yapıyorsunuz?” demeye getiriyor o, on yaşındaki çocuk.

*

“Bizler sizlerin çocuklarıyız.

Bizim yetişeceğimiz bu dünyanın nasıl bir yer olacağına karar veriyorsunuz.

Ebeveynler, çocuklarına ‘Her şeyin yoluna gireceğini, dünyanın sonu olmadığını…

Ve ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını’ söyleyerek rahatlatabilmelidir.” derken, bile, “Bu dediğinize siz de inanmadığınız hâlde, bizimle paylaşıyorsunuz.” diyordu sanki.

Ve o çocuk kendilerinin, büyüklerin gerçek öncelikler listelerinde olmadıklarını yüzlerine vuruyordu konuşmasında.

*

“Ama artık bunu bizlere söyleyebileceğinizi sanmıyorum.

Bizler, sizin gerçekten öncelikler listenizde miyiz?”

*

Babam sürekli şöyle söylerdi:

‘Sen, ne söylediğin değil; ne yaptığınsın.’ derdi” diyor.

*

Bu sizce de çok doğru bir söz değil mi?

Konuşurken, anlamlı bir şekilde büyüklerin gözlerinin içine bakarak;

“Yaptığınız şeyler geceleri beni ağlatıyor!” diyor.

“Siz yetişkinler bizi sevdiğinizi söylüyor olsanız da bizi sevmediğinizi ben biliyorum!” diyor.

*

Ve o çocuk, büyüklere en kibar şekliyle; “Bu, size çağrımdır! Lütfen, davranışlarınız, sözlerinizi yansıtsın ya da sözleriniz davranışlarınıza yansısın.” derken de:

Biraz ciddiyetinizi, bize ve dünyaya karşı samimiyetinizi muhafaza edin.” de demeye getirmiyor mu?

*

Evet, siyasiler, 10 yaşındaki bu çocuğun hangi söylediğine katılmıyorsunuz, doğrusu bilmek isterim.

*

Teşekkürler ediyorum sana çocuk!..

O kocaman yüreğine ve ağzına sağlık!..

ttps://www.instagram.com/reel/C3Z3rwvtyP6/?igsh=MTZ0eDh2NXg4bnh5cA==

Yazarın Diğer Yazıları