Ahmet Hakan'a saldırının anlamı!

Hindistan'da başını su kabına sıkıştıran leoparı gördünüz mü? Hayvan, kuraklık sebebiyle su bulamayınca bir köye giderek bulduğu ilk kaptan su içmeye çalışırken başını sıkıştırmış. Kap, etrafı görmesini engelleyince nereye kaçacağını da bilememiş ve olduğu yerde kalmış. Köylüler doğal hayatı koruma görevlilerine haber vermiş, onlar da iğneyle uyuşturduktan sonra su kabını çıkarmış ve kendine gelince leoparı serbest bırakmış.

***

Türkiye'nin durumu da başını su kabına sıkıştıran leopara benziyor. AKP iktidarı, "Osmanlı coğrafyasını yeniden düzenleyeceğiz, İslâm dünyasının lideri olacağız. Müslüman Kardeşler Enternasyonali kuracağız" derken, Suriye'de IŞİD denilen istihbarat organizasyonuna Türkiye'nin başını sıkıştırdı. Bu yüzden etrafını göremediği gibi kendisini kuşatan ve "Kürt koridoru" denilmekle birlikte aslında "Orta İsrail" olarak planlanan PYD şeridine karşı hareketsiz kaldı. Türkiye, sadece arka bacağına saldıran PKK ile uğraşabiliyor.

Suriye'de inisiyatif alan Rusya'nın, IŞİD ile birlikte El Nusra ve Özgür Suriye Ordusu güçlerini de vurduğu iddia ediliyor. Üstelik Putin, "IŞİD ile sadece Suriye rejimi ve Kürt güçleri mücadele veriyor" diyerek ABD'nin "kara kuvvetlerim" dediği PYD'yi meşru gördüğünü gösterdi. Bu sebeple Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler konuşmasında, terör örgütlerini sayarken PYD'nin ismini veremedi.

***

Aslında Türkiye'nin başını sıkıştırdığı asıl su kabı, Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığıdır. IŞİD ve PYD ise su kabının içinden Türkiye'nin burnunu kemirmektedir. Tayyip Erdoğan, bu görevi, AKP iktidarının ilk yıllarında ABD'den meşruiyet ararken resmen kabul ve ilân etmişti. Sonuçta kendisini de Türkiye'yi de kıpırdayamaz duruma getirdi. Öyle ki Birleşmiş Milletler'deki toplantıya bütün liderler giderken kendisi Ankara'da kaldı!

Bu durumda ne yapılabilir? Leoparın yardımına kendi kardeşleri koşsa bile su kabını çıkarma becerisi onlarda da yok. Sorun şu ki, 1 Kasım'da AKP tarihe karışsa bile Türkiye başını kolay kurtaramayacak. Çünkü muhalefet de sistem partileri olarak bu konuda garanti vermiyor. Türkiye, AKP gitse de gitmese de dış müdahalelere açık bir sürecin içine giriyor. Leopar gibi Türkiye'nin doğal hayatına dönmesi, kendisi dışındaki güçlerin insafına kalıyor. ABD ve Rusya'nın ise "Türkiye'nin başını kurtarmak" gibi bir derdi yok.

Türkiye'nin, Suriye çölünde başını su kabına sıkıştırmasına sebep olanlar AKP'ye oy veren vatandaşlardır. Dolayısıyla Türkiye'nin başını kurtarmak öncelikle onların görevidir. Tabii diğer seçmenlerin de sağlam durması, seçimden sonra kendi partilerini sorgulaması gerekiyor.

***

Doğan Grubu ve Aydın Doğan, Cumhurbaşkanı seviyesinde hedef alınıyor. Yandaş medya, Hürriyet gazetesini ve Aydın Doğan'ı terör destekçisi diye suçluyor. Genç bir milletvekili liderliğindeki AKP'li gençler, gazeteyi iki defa bastı. Aynı milletvekili, "bunları dövmemekle hata yaptık" dedi. Bir kişi de Ahmet Hakan'ı alenen ölümle tehdit etti. Dolayısıyla Ahmet Hakan'a saldırı düzenlenmesine kimse şaşırmadı. Tabii Ahmet Hakan'ın, Doğan Grubu'na yönelik AKP teröründen parsa toplamaya çalışan Cem Uzan ile takışması da var.

Her ne şekilde olursa olsun, bu saldırı, "seçmen, gerçekleri görmesin" diye yapılmıştır. Saldırı, Ahmet Hakan ve Hürriyet'in şahıslarında, basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne ve Türkiye'nin geleceğine yapılmıştır. Gerçeklerin gizlenmesi için basına saldırmak, kimseye bir fayda getirmeyecektir. Etrafa saldırmak, başını sıkıştıran leoparın bile aklına gelmedi. Leopar, başını kurtarmak için sağa sola çarpmadı ama AKP çarpıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları