Alın size "millî ve yerli" model!

Herhangi başka bir yazara ait olsaydı az sonra paylaşacağım satırlar, bu kadar "mesele" haline getirmeye değer bulmayabilirdim. Halihazırda Türkiye'yi yöneten kadrolar ve fikir babaları, ağabeyleri, ablaları, hocalarının ideolojik "ruh kökleri"nin tabii yansıması zira bu satırlar aynı zamanda.

Malumun -üstelik de kim bilir kaçıncı kere- ilanı; söylenmeyen hiçbir şey, alenileşmeyen hiçbir "gizli niyet, plan, ajanda vs." kalmadı. Ki durumu hazin hale getirenlerden başlıcası da bu; millet kendisini "milliyetsizleştiren" kafaya "bile bile" lades dedi; kaç kere hem de.

***

Konumuza dönelim...

Dediğim gibi herhangi başka biri; bir besleme danışman, iliştirilmiş tetikçi, menfaatperest sığıntı filan yazıyor olsaydı, nasıl da mankurtlaştıkları ispat/takla mektupları olarak algılar, geçerdim... Ama kaleminden çıkanlar "fetva" hürmeti gören biri olunca mevzubahis; yarın bir gün lazım olur belki diye, bu köşeciğe not düşme ihtiyacı hissettim.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda "laik" olduğu yazıyor devlet yapısının ya aldanmayın; devletlülerimiz için "fetva" her daim evrensel hukuk ilkelerinin önünde ve üstündeydi; bugün de değişmedi.

İktidara geldikleri günden bu yana iade-i itibarına çalıştıklarına bakın mesela; ortak özellikleri "gayrimillî" fetvalarından dolayı "hain" ilan edilmeleri;

Devleti emanet ettiklerimiz nazarında hükmü var mı peki?

***

Şeyhülislamlık makamını tesis edebilseler namzetlerinden biri olacağı tartışmasız "hoca"ları şöyle yazdı dünkü Yeni Şafak'ta:

 "Milliyet, millete ait olmayı ifade eder, milliyetçilik ise bu aidiyeti, dinin de önüne geçirerek bir dava, bir ideoloji haline getirmektir.

Kur'an-ı Kerim millet kelimesini bugün meşhur olan "ulus, etnik birliğe dayalı toplum" manasında değil, din manasında kullanır. İslam etnik aidiyete ve bu aidiyetin İslam ile çatışmayan özelliklerini/değerlerini korumaya karşı değildir, onun karşı olduğu husus "ümmet birliğini ve din kardeşliğini bozan veya ikinci plana atan milliyetçilik"tir.

(...)

Ayrıca Hıristiyan Batı dünyası, Macarlar gibi Hıristiyanlaşmış Türkleri benimsediği halde Müslümanlığını korumuş Türkleri hiçbir zaman dost olarak görmemiştir..."

Eee?

Ne yapalım yani?

İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak, apartman yöneticisi gibi kapı kapı aidat toplama atılımını yaptığımız şu günlerde, hazır İslam Ordusu filan da telaffuz edilmeye başlanmışken nasıl bir "millî imha" planı önerirsiniz "majesteleri"!

Hayır; günahı mübah sayan bir "töre" değil ki bizimki, öyle "fetva"yla "canlı bomba"ya filan dönüştüremezsiniz "Türk Milliyetçileri"ni de o bakımdan soruyorum...

Nasıl becereceksiniz "millet" görünümlü "ari ümmet(!)"leştirme projesini?

Biz de Müslüman olmuş Fransızları, İngilizleri "millet"ten sayıp Gagauzları, Çuvaşları, Yakutları, Dolganları, Karagasları, Karayları, Tuvaları, Yugurları, Altay Türklerini "gavur" mu ilan edelim mesela; böyle mi sizin tanımınıza uygun bir "millet"e benzeteceksiniz bizi?

Darwin muamelesi mi yapacağız Dede Korkut'a mesela?

Soyumuzun bir bozkurttan türediğini anlatıyor diye "Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusundaki metinler"den sonra destanlarımızı da mı çıkaracağız müfredattan?

Alageyikleri, kartalları; ongunlarımızı öğretmeyecek miyiz çocuklarımıza; maazallah "put" yaparlar kendilerine diye?

Halife'nin saltanatına son verdi ve hilafeti kaldırdı diye "İslam'ın kılıcı" varsaymadığınız Kuvayı Milliye kahramanlarını deccal, kurdukları "Haçlı gölgesinden arınmış semalarında ezan okunacak kadar hür" Türk devletini ceberut mu varsayacağız sizin gibi?

Not: Yarın bir gün, bugünkü iktidar sahiplerine dair "en azından millî"ler filan demeye kalkan olursa; açar okuruz birlikte diye yazdım; milliyetsiz milliyetçilik nasıl oluyormuş acaba?

Yazarın Diğer Yazıları