Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Asker kefil olamaz mı?

Dünkü yazımda kefaleti yazınca e-posta bombardımanına tutuldum. Okuyucularımız ısrarla "Siyasilerin kefaleti geçerli de, askerlerin geçersiz mi?" sorusunu yöneltmiş. Haklılarda anayasa başta olmak üzere CMUK dan tutun medeni hukuka kadar incelemediğim bölüm kalmadı. Hiç birinde "askerler kefil olamaz" hükmü olmadığı gibi "askerler tanık olamaz" maddesine de rastlamadım.

Bu sütunlardan takip ettiğim davalarla ilgili tanık olduklarımı paylaşıyorum. Öte yandan ulaşamadıklarımın dosyalarını inceliyorum. 15 Temmuz'dan hemen sonra "Olağanüstü durumlarda kurunun yanında yüzde 10-15 civarı yanabilir. Bir müddet sonra ortalık sakinleşince o hatalarda telafi edilebilir" düşüncesindeydim. Aradan 17 ay geçmesine rağmen bırakınız düzelmeyi arap saçı misali giderek karmaşık hale dönüşen davalar var.

Evet, memleket büyük bir felaket atlattı. O gecenin karanlıkta kalan saatlerine rağmen kimin darbeci olduğu, kimlerin yancı, kimlerin darbe karşıtı tavır takındığı aslında belli. Ancak bu gerçekleri açıkça ifade etmekten imtina edenler var. Yiğitçe meydana çıkıp, işin aslını-faslını anlatarak sorumluluklarını yerine getirmedikleri gibi, tarihe not düşme, adaletin tesisinde rol almak gibi erdemli bir tavır sergileyemiyorlar. Kim bilir gerçeklerle yüzleşmekten kaçınıyorlar. Ya da ikbal kaygısı ağır basıyor. Dahası insani bir duygudur korku itiraf edemeseler de resmen korkuyorlar.

Şimdi birileri çıkıp; "Hadi oradan asker korkmaz" diyebilir. Derse de bilim açısından kesin yanılgıya düşer. Unutmayalım ki asker insandır. Her insanda olan zaafların bazıları askerde de vardır. Çok başarılı askerler belki de korku hissi yüzünden hayatta kalabilmeyi başarmıştır. Kendisi hayatta iken silah arkadaşının ölümüne, haksızlığa uğramasına sebebiyet veriyorsa ondan ne asker olur, ne de insan.

15 Temmuz gecesi darbeyi savuşturmak için yapılan gayretleri yazmaya çalıştım. Madalya takılması gerekirken halen hukuksuzca hapiste tutulan askerlerin durumuna tercüman olmaya gayret ediyorum. Aileleri ile tanıştım. Kafama takılanları sordum. Bu gün sorumluluk makamlarında olanların silah arkadaşları için bir şey yapıp, yapmadıklarını soruyorum. Bir kaç istisna dışında hemen hepsi olumsuz yanıt verdi. Bırakınız, ailelerine yardım etmeyi, moral destek vermeyi randevu taleplerine cevap vermiyor, telefonlarına bile çıkmıyorlar.

Bana ulaşan yüzlerce vaka var. Binlercesinin bulunduğuna da inanıyorum. Çok bariz bir örnek var. Yıldırım Güvenç Paşa... Ankara'da o gece insiyatifi ele alıp, darbenin savuşturulmasını sağladığı gibi, derdest edilmiş daha doğru bir deyim ile "esir düşmüş komutanları" Akıncı Üssünden kurtardığını cümle alem biliyor. En çok da darbecilerin elinde elleri kelepçeli halde çaresizce bekleyen bol yıldızlı generaller biliyor...

Lojistik Komutanı Güvenç, darbe olmasa büyük ihtimal Orgeneralliğe terfi ederek Ordu Komutanı olacaktı. O gece vaziyeti anlayıp karargahına giderek durumu kontrol altına almaya çalıştı. Türkiye'nin dört bir yanına telefon ile emirler yağdırarak darbecilere karşı çıkmaya çağırdı silah arkadaşlarını. Durumun hassasiyetini kavradığı için daha fazla kan dökülmesini engellemek maksadıyla kimine telkinde bulundu, kimine küfretti. Lider ve komutan kriz anlarında ortaya çıkar. Akıncılar Üssündeki darbecilerin teslim olmaları için bizzat operasyonu yönetti. Tek mermi atılmadan teslim olmalarını sağlarken, rehin tutulan başta Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga ve Kuvvet Komutanlarını kurtaran Yıldırım Güvenç, dönemin Gen. Kur. 2. şimdinin Kara Kuvvetleri Komutanı ve belki de önümüzdeki yılların Genelkurmay Başkanı olacak Yaşar Güler'e 7 sayfalık bir mektup yazdı. Güvenç sadece Güler'e değil, kurtardığı Kasırga'ya da yazmıştı. Cevap geldi mi?

Zannetmiyorum. Cevap verme yürekliliği hissetseler iki adım ötesi Sıhhıye Adliyesine gelip Yıldırım Güvenç için "tutukluluğunun devamına" karar veren heyete,

"Biz kefiliz" diyebilirlerdi...

Yazık... Hem de çok yazık!

Not: Dünkü yazıda Abdurrahman Kavun için sehven mahkeme başkanı yazmışım.Doğrusu üye hakim olacaktı.

Yazarın Diğer Yazıları