Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Astana'ya alternatif mi paralel mi?

Astana'ya alternatif mi paralel mi?

Astana görüşmeleri, Suriye''nin istikrara kavuşması için Türkiye, Rusya ve İran arasında oluşturulan bir format çerçevesinde yürütülürken, Türkiye''nin Suriye''yle diyalog kurmasını esas alan yeni bir platform oluşmuştur.

Bu platform, Türkiye''nin hem çevresindeki ülkelerle bozulan ilişkilerinin düzeltilmesi kapsamında Suriye''yle diyalog kurulmasını, hem de Suriye''nin kuzeyinde oluşan yapının her iki ülkenin de çıkarına olacak şekilde çözümlenmesini sağlamak üzere oluşturulmuştur. Bu diyalog ortamı, Rusya''nın da kolaylaştırıcı rolüyle Türkiye, Suriye ve Rusya yetkililerinin bir araya gelerek yeni bir süreç başlatılmasını öngörmektedir.

Diyalog platformuna İran da girdi

İran, Rusya''nın aracılığı ile gelişen Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesi platformunda yer almaya talip olmuş ve bu istek, platform ülkeleri tarafından da uygun görülmüştür.

İran''ın, Astana ortaklarından biri olması, normalleşme adıyla da olsa toplantılarda diğer konuların da görüşülmesinin kaçınılmaz olması ve bu nedenle dışarıda kalmaktan duyduğu kaygıdan dolayı bu süreçte yer almaya talip olduğu değerlendirilmektedir. Hatta bu masaya BAE''nin oturmak istemesi de bu katılım isteğini güçlendirmiştir.

İran''ın, önceleri pek de arzu etmediği Türkiye-Suriye arasındaki ilişkilerin normale dönüşmesini son zamanlarda desteklemesi de yukarıdaki sebeplere dayanmaktadır.

Normalleşme süreci ilerliyor

Türkiye ile Suriye arasında Rusya''nın arabuluculuğunda Aralık 2023''de başlayan sürecin ikinci aşamasına geçilirken platform, İran''ın da katılımıyla dörtlü formata dönüşmüştür. Dışişleri bakanları seviyesinde yapılacak toplantıya hazırlık olması için bu dört ülkenin dışişleri bakan yardımcılarının 14-15 Mart 2023''de Moskova''da bir araya gelmeleri kararlaştırılmıştır.

Aralık ayında yapılan savunma bakanları toplasından sonra Suriye''den yapılan açıklamalar, Türkiye''yle normalleşmenin, Suriye topraklarındaki Türk askerlerinin çekilmesini de içeren birçok koşula bağlı olduğunu göstermiştir. Ancak Türkiye''nin, Suriye kuzeyinden kaynaklanan terör tehdidi ortadan kalkmadan böyle bir konuya sıcak bakmayacağı aşikârdır. Bunun ancak iki ülke arasında terörle mücadelede ve Suriye''nin toprak bütünlüğü konularında yapılacak iş birliğinin sonuçlarına göre gündeme gelebileceğinin bilincinde olunması gerekir.

Türkiye''nin, Suriye''nin kuzeyinde dış güçlerin de desteğiyle kendilerine birer egemenlik alanı yaratan ve ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit eden unsurlara ve teröre karşı müştereken mücadelede iş birliğini sağlamaya ve bunu güçlendirmeye öncelik vereceği anlaşılmaktadır.

Görüşmelerde, komşu ülkelere sığınmak zorunda kalan Suriyelilerin yerlerine güvenli bir şekilde geri dönüşlerinin kolaylaştırılması için çalışmalar yapılmasının da gündemde olacağı düşünülmektedir.

Sürecin adım adım ilerleyerek daha üst seviyedeki görüşmelere temel oluşturmasını amaçlayan toplantıda, görüldüğü üzere sadece iki ülkenin ilişkilerinin normalleşmesinin değil, Astana sürecindeki konuların da görüşüleceği anlaşılmaktadır.

Bu nedenle, dörtlü formatta yapılacak bu toplantıların sadece "normalleşme toplantıları" olarak nitelendirilemeyeceği, normalleşmeyle birlikte Astana toplantılarına paralel olarak yürütülecek bir platform olarak görülmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Zaman içinde bu platformların birleştirilmesi de mümkün olabilir.

ABD gerilimi tırmandırıyor

Önce ABD Genelkurmay Başkanı''nın onu takiben Merkezi Kuvvetler Komutanının (CENTCOM), Suriye''nin kuzeyinde PKK/PYD''den oluşan SDG''nin işgal ettiği bölgelere gelmesi, Türkiye''de olduğu kadar Suriye''de de tepkiyle karşılanmıştır.

CENTCOM''dan yapılan açıklamada, bölgedeki ABD birlikleri ve terör örgütü IŞİD''le mücadele bağlamında kilit rol oynayan yerlerin ziyaret edildiği söylenmiştir.

ABD Büyükelçisi''nin, ABD''nin bahane olarak öne sürdüğü IŞİD''le mücadele aldatmacasıyla bölgeye yaptığı ziyaretlerdeki amacın, ABD askerlerini ziyaret olarak açıklamasının da, göz göre göre bir kandırmaca olduğu açıktır. Çünkü ABD''nin 900 askerinin tamamı bir üste toplu olarak bulunmamakta, SDG bölgelerinde danışman, teşkilatçı, eğitici, ikmal koordinatörü olarak yer almaktadır.

ABD''nin bölgedeki amacı açıktır. Bunu örtmek için manevra yapması, inandırıcı olmamaktan öte gülünçtür.

Türkiye-Suriye yakınlaşmasını zaten arzu etmeyen ABD''nin, bölgede onu dahi dışlayabilecek olan çok amaçlı ve yeni oluşan dörtlü diyalog platformundan rahatsızlık duyduğunu söylemek de abartı olmayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları