Atatürk'ün sevmediği iki zümre

Selânik'te M. Kemal'in evini ziyaret etmiştim. Ev, Selanik konsolosluğumuzla aynı bahçe içinde. Bahsetmiştim... M. Kemal'in annesinin odasında bir rahle ve üzerinde Kur'ân-ı Kerîm. Annesi sık Kur'ân okuduğu için konmuş olacak.

Makedonya'da, Debre yakınlarında Jupa'ya (Yupa okunur.) bağlı Kocacık köyüne de gittim. M. Kemal'in dedesinin doğduğu köy. Ve Jupa'da üç dille (Makedonca, Türkçe, Arnavutça) dinî töreni de takip ettim.

Arnavutluk'a gidip gelmelerimde şu sözleri duydum: M. Kemal Arnavut'tur!

M. Kemal'e kesin tavır alanlar ise "din" noktasından vurmak istemişler ve iddiayı çok aşırıya götürerek onun "Dönme" olduğuna kadar vardırmışlardır.

"Arnavut" diyen de delil getiremiyor, "Dönme" diyen de...

Kimin ne olduğuyla hiç ilgilenmiyorum; ne dediği ve ne yaptığı esas. Niyet hâlis olsun olduktan sonra kimseye söz edemeyiz.

Dün bahsettim: Bir gazetede "M. Kamâl" adı verilerek "dönmelik" ima edilmişti.

İbrahim Arvas (1885-1965), 1923'ten itibaren yedi dönem milletvekilliği yaptı. Yakın tarihin şahididir. Hatıralarında, M. Kemal'in iki zümreyi sevmediğini yazar. Kimlermiş okuyalım:

"Mustafa Kemal Paşa'nın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi dönmeler, ikincisi de masonlardı. Bir gün eski Adliye Vekili Mah­mut Esat Bozkurt'u çağırdı. Kendisine masonların taksimat, teşkilat ve ahvalini bildirir bir kitap verdi. Bunu güzelce mütalaa et, bir takrir­le Halk Partisi Gurup Başkanlığına ver, Gurupta bun­lara şiddetli bir hücum yap ve Gurupça kapanmasına delalet et. Senin de bu işte büyük şeref payın olacak­tır dedi. Gurup günü Mahmut Esat Bozkurt Riyaset makamına bir takrir verdi (...) Hulasası şöyle idi. Bizim eba an ced gelen atalarımızın men­subu bulunduğu tarikatları kapattık, Masonluk da kökü dışarıda bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Memleketimizde bunun ne işi vardır. Bunu da Grup kararıyla kapatalım. Ve söz is­tedi, kürsüye gelerek takririni gayet veciz olarak izah etti. Meclis­teki masonları bir telaştır aldı. Hele sözcüleri Şükrü Kaya'yı gör­seydiniz, başından süt dökülmüş kediye benziyordu. Meşhur hatip Mahmut Esat beye laf yetiştirebilir mi idi. Şükrü Kaya masonluğun bir hayır müessesesi olduğunu kürsüden söylediği zaman Gurubun hemen bütün azası yüzüne haykırdılar. Hayır eserleri nedir, birisini gösterebilir misin? Yalan söylüyorsun in aşağı de­diler. Mahmut Esat ise masonluk kökü dışarıda, gizli, memleket ve millet için muzır bir tarikat olduğunu ve her yerde umumi reisleri yani meşrıkı aza­ları Yahudi bulunduğunu, birçok vesaikle ispat etti. Şükrü Kaya, Kazım Özalp, Mazhar Germen (...) Recep Peker'in etrafını alarak yalvarmaya başladılar. (...) O esnada Recep Peker söz istedi ve kürsüye gelerek (...) bu işi bir de­fa da devlet reisine götürelim, onun da reyini alalım, gelecek hafta bugün tekrar huzurunuza getireceğim dedi. (...) Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi: Arkadaşlar, bugünden itibaren Türkiye'de ma­sonluk kalmamıştır ve bütün locaları kapanmıştır dedi. Salonda bir kıyamettir koptu, alkışlar, bağırmalar ve kahrolsun Yahudi uşakları sesleri tavanları çınlatıyordu..."

M. Kemal üzerine gelirken peşin hükümlerden sıyrılmalıyız. Körü körüne düşmanlık bizi nereye götürür? 

Yazarın Diğer Yazıları