Atı alan Üsküdar'ı yine yandaş medya ile geçti

Atı alan Üsküdar'ı yine yandaş medya ile geçti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 16 Nisan referandumu öncesi, "Hayır" kampanyasına katılan partileri eleştirerek şöyle demişti:

- "Kadere bak, kimler kimlerle beraber yan yana geliyor… "

Peki bu fotoğrafa bir bakar mısınız?

erdogan-saray-balkon-kutlama.jpeg

Tam Cümbüş Cemaat İttifakı…

Soldan sağa elele;

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal,

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı ce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli,

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici,

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan,

Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu,

Ata İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan…

İster 16 Nisan 1997'de yapılan referandum Türk siyasetinde bu ucube siyasi tabloya neden oldu;

- Seçim öncesi kurulan ittifaklar…

Bilinsin ki hem HDP zihniyetine hem de Hüda Par zihniyetine şiddetle karşıyım.

Şimdi şu fotoğrafa dönecek olursak Hüda Par'ın şu siyasi söylemlerini hatırlayalım:

HÜDA PAR sözcüleri şöyle demişti:

- "Biz Kürt milliyetçisi bir parti değiliz. Biz her türlü milliyetçiliği ayakları altına almış bir partiyiz.

- Milliyetçiliğin bölücülük ve yıkıcılıktır. Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkan da "milliyetçi zihniyet" olmuştur…"

Türk Bayrağına itiraz eden, Ulus Devletin yıkılmasını isteyen, Kürtçe ikinci resmi dil olsun diyen, Türkiye'nin federasyonlara bölünmesini öneren bir parti ile nasıl olur da;

- Devlet Bahçeli,

- Mustafa Destici,

- Önder Aksakal,

- Sinan Oğan elele tutuşuyor?

Tüm siyasi söylemleri, parti ilkeleri unutuluyor, savruluyor…

Te bir güç için birleşiliyor:

- İktidarın nimetlerinden yararlanmak…

Siyaset, menfaat ve cemaat ittifakı…

Bu işbirliği için Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni bir kabine yapısı oluşturacak.

Değerli okurlarım,

Millet İttifakına gelince 6 liderin bir araya gelmesini ve güçlendirilmiş parlamenter rejim ile millete 2 bin 450 maddelik siyasi ve ekonomik program hazırlamasını elbette destekledim.

Elbette Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığını da destekledim.

Cumhur İttifakı daha genişleme faaliyetlerine başlamadan 1 Kasım 2022'de, "Millet İttifakı kurulsun kapıyı açıp güçlensin" başlıklı yazımda şu öneriyi yaptım:

- "Millet İttifakı artık kurulmalıdır...

- CHP, İYİ Parti, Saadet, Demokrat, DEVA ve Gelecek partilerinin oluşturduğu 6'lı masa seçime yedi ay kala genişleme aşamasında.

- Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın "katılım" önerisi olumlu karşılık buldu.

- 6 lider kurdukları ittifakın genişlemesi ve tam anlamı ile "Millet İttifakı" haline gelmesi için BTP'nin yanı sıra seçime girme hakkı olan tüm partilere şu çağrıyı yapmalıdır:

- 28 Şubat 2022''de imza altına aldığımız, "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hedefimize inanan tüm partilerimizi, Millet İttifakı" oluşumuna davet ediyoruz…"

Değerli okurlarım;

14 Mayıs seçimine kadar Millet İttifakı çağrıma rağmen diğer partilere ne yazık ki kapı açmadılar.

Bu partiler de 6'lı masanın hedefi olan güçlendirilmiş parlamenter rejim istiyorlardı.

14 Mayıs sonrası çıkan sonuç sonrası Kemal Kılıçdaroğlu'nun çabası da maalesef yetmedi.

Değerli okurlarım,

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 30 televizyonun yandaşlığı yetmedi.

Özgür medya kalmasın mantığı ile düğmeye bastı.

Mehmet Cengiz (Cengiz Holding) ve Fuat Tosyalı (Tosyalı Grubu), iş insanı Turgay Ciner'e ait; Habertürk, Show TV, Bloomberg HT ve diğer medya organlarını satın almak için görüşmelere başladılar.

Aslında Fatih Altaylı'nın ayrılmasından sonra Habertürk en tarafsız ismi kaybedince bu gelişmenin arkasında bir bit yeniği olduğundan şüphelenmiştim.

Kulislere göre sarayın talimatı ile görüşmeler başlatan Cengiz ve Tosyalı'nın olmazsa olmaz ilk talebi şu olmuş;

- "Fatih Altaylı'nın işine son verilsin…"

Erdoğan'a bu seçimi kazandıran güç şudur;

- "Yandaş Medya…"

Bilin ki Erdoğan yakında tek bir özgür medya bırakmayacak…

"Ben yazmıştım" demeyi hiç sevmiyorum ama 21 Haziran 2021'de, "Özgür medya yoksa demokrasi de yoktur…" başlıklı yazımda şu vurguyu yapmıştım:

- "Türkiye'de gazeteciliği o hale getirdiler ki "Besleme, Yalaka, Yandaş" gibi ifadeler bir kısım medyanın üzerine tutkal gibi yapıştı.

- AKP iktidarı seçmenlerini, kamu bankaları ile finanse ettiği gerçek sahipleri belli olmayan medya ile aldatıyor…"

Bu yazdıklarıma rağmen muhalefet liderleri 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde AKP iktidarının yandaş medyayı kullanarak yalan, dolan ve iftiralarla kumpas siyaseti yapıldığını açık seçik gördüler ama;

- Atı alan Üsküdar'ı yandaş medya ile geçti…

Yazarın Diğer Yazıları