Ayrışma ve kutuplaşma

                Ülkemiz büyük bir felaketle karşı karşıyadır. Gelişmelere bakıldığında ise bugüne dua okutacak felaketlerin de bizi beklemekte olduğu gerçeğidir. Bugün her şeyi güllük gülistanlık gösterenlerle, böyle görmeye çalışanların yanında, nifak tohumları ekilerek yeşertilmeye çalışıldığı da bir gerçektir. Yeşerecek olan bu tohumlar gelecekte önüne geçilmesi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır.

                Bu satırları okuyanlar felaket tellallığı yapılarak ülkede kaos yaratıldığını düşünebilirler. Gerçeğin felaket tellallığı ve halkı karamsarlığa sürüklemek olmadığını, yaşananların görülmesinden ibarettir. Çünkü gördüklerim ve duyduklarım ülkem adına beni korkutuyor. Geçmişte yaşananları yok sayanların, hatta bunu görmezden gelenlerin ülkeyi bugünkü duruma nasıl düşürdükleri bilinmektedir. Bugün de görülmek ve duyulmak istenmeyenler, geleceğimizi daha da kötü duruma düşürecek zemini hazırlamaktadır.

***

                Eğer bugün, canlı bomba araçları üniversite kampüslerinde bulunuyor, her konu bahane edilerek eylemler yapılıyorsa ve yurtlarda kız militanlar kalabiliyorsa bunun sonucu ne olur dersiniz? Üniversitelerde öğrenciler İslam adı altında IŞİD gibi sapıklıklara yöneliyor, bölücüler biz Türk değiliz, Türkler haklarımızı gasp ederek bize istediklerimizi vermiyor diyerek buralarda hakimiyet kuruyorsa, yarınları düşünemiyorum. Sözde öğretim üyeleri bölücüleri destekleyen bildiriler yayınlayarak, gençleri bilgi sahibi kılma yerine vatan hainliği öğretiyorlar demektir.

                Devlet kurumlarında terör örgütlerinin elemanları "gündüz külahlı gece silahlı" ise halkın vergilerinden aldıkları maaşlarla terörü besliyor, araçlarıyla onlara silah taşıyorsa buna iyi bakalım da iyi olsun denemez. Devletin sır olan bölümlerinde görev alarak sırlarımızı bir yerlerle paylaşıyor, alınan kararları önceden yandaşlarına haber veriyorsa ve kendi yandaşları için taban oluşturuyor, ülkeyi sevenleri düşman ilan ediyorlarsa bunların ilk fırsatta neler yapacağı bilinmelidir.

                Orta öğretim kurumlarında Kürtçülük yapılıyor da Türklüğü kabul etmiyorlarsa, milletimize ait değerlere ve Türk olana düşmanlık yapıp, bayrağı yırtıyor ve Atatürk'e hakaret ediliyorsa gerisini siz düşünün. Diğer bir grup ben putun karşısına çıkmam diyerek Atatürk'ü put kabul ediyor, bayrağı bez parçası olarak düşünerek bunlara mı tapacağız diyerek istiklal marşına katılmıyorlarsa, bunları bu hale getiren öğretmenler daha çok çocuğu bu hale getirmek için harıl harıl çalışıyorsa, elbette gelecekten endişe duyup korkacağım.

***

                Tüm bu yazdıklarım birebir öğrenciler, sağ duyulu yöneticiler, veliler ve çalışanlarla yüz yüze yapılan görüşmelerin sonucu edindiğim bilgilerdir. Bunları yapanlar ise yaptıklarını ve yapmak istediklerini hiç saklamadan övünç vesilesi sayarak anlatmaktadırlar. Ülke sevdalıların üzerinde ise her zaman olduğu gibi oluşturulan yoğun baskılarla  duyarsızlaştırılmaları sürdürülüyorsa, bu baskıların Türk halkını bıktırıp bir gün yetti artık dedirtince ne olacağı düşünmek bile istemiyorum.

                Eğer anlatılanları teyit ettirilip tedbir alınmak istiyorsa, öğrenciler, öğretmenler, öğretim üyeleri, veliler ve sağ duyulu yöneticilerle görüşülerek gerçeklerle yüzleşebilirler. Durum bu olunca dışarıda düşman arama yerine, içeride gereken tedbirler alınarak gelecek kurtarılmalıdır.

                Terörle sonuna kadar mücadele edileceğini söyleyenler, öncelikle o mücadele ettiğiniz teröre taban oluşturan bataklıklar kurutulmalıdır. Ayrışma ve kutuplaşmalarının önüne geçilmelidir. Halkın çözüm süreci gibi hikayelerle oyalanıp bölücülerin güçlendirildiği gibi bir yol takip edilmemelidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları