Bankacı ne istiyor?

Koca koca bankalar belki yılda onlarca müşteri memnuniyeti anketi düzenliyor.

Müşteriyi memnun etmek için gerektiğinde personelini bile kapının önüne koyabiliyor.

Peki bankalar müşterilerini memnun etmek için çalıştırdığı personelini ne kadar memnun edebiliyor?

Tam 5 yıldır bankacıların sorunlarını yazıyorum.

5 yıl öncesi ile kıyaslandığında sorunların azalmadığı tam tersi daha da arttığını görüyorum.

Özellikle 2015 yılı, bankacılık sektörü için tam bir kâbus diyebiliriz.

Bankacılar mutsuz!

Bankacılar kan ağlıyor.

Peki bankacılar ne istiyor?

Bankacılar öncelikle insan gibi muamele görüp, insanca çalışmak istiyorlar.

Personelini tehdit ediyorlar

Bana gelen e-postalarda bazı bankaların müdür, bölge satış müdürü ve bölge müdürü tarafından insanlık onuruna yakışmayacak tavırlar sergilendiği hatta bazılarının ise cesurca yaptığı tehditlerin personelle yazışmalarına yansıdığını görüyorum.

Tehditler, baskı ve en önemlisi iş ahlakına sığmayan söylemler.

Bilmem şu kadar sigorta satışı yapmadan şubeden kimse çıkamayacak türünden tehditler, iş ahlakına sığmayacak örnekler.

Hepsi 2015 yılında bankacıların büyük bir bölümünün karşılaştığı şeyler.

Türkiye'de bankacılık sektörünün yarıdan fazlası yabancıların kontrolünde. Üstelik bu şirketlerin büyük bir bölümü de Avrupa kıtasında yer alıyor. Avrupa'da kendi bankalarında çalışanlarına verilen hakların yüzde 1'ini bile vermeyen çifte standartlı kuruluşlar bunlar.

İtalya, Portekiz, İspanya, İngiltere, Yunanistan ve Fransa'da bankacıların çalışma koşullarını inceledim. Hiç birinin koşulları Türkiye'dekine benzemiyor.

İşte bütün sorun bu.

Türkiye'de öyle bir bankacılık modeli uygulanıyor ki tıpkı batının Çin'i muamelesi görüyor.

Bakanlığın gücü yetmedi

Avrupa'daki ana hissedarlar maalesef ülkelerinde bir bankacıyı bırakın 1 saat, 1 dakika bile fazla çalıştıramazken, ülkemizde koskoca Çalışma Bakanlığı'nın gücü 5 tane bankaya yetmedi. Bankaların mesai ödemeden personeline mesai yaptırdığı ve bu mesaiden kaynaklanan SGK primlerini ödemediğini tespit eden Çalışma Bakanlığı, maalesef gücünü kullanıp bu bankalara personelin hak ettiği ücreti verdiremedi.

Çalışma Bakanlığı'nın defalarca hak ihlali yaptığı belirlenen yabancı bir bankanın Ege Bölgesi'nde neredeyse tüm şubeleri cumartesi açık. Bölge müdürü, personeli açık açık bu konuda tehdit ediyor ve koskoca Türkiye buna sesini çıkartamıyor.

Bu yabancı banka bunu kendi ülkesinde yapabiliyor mu?

Kesinlikle hayır!

Bunu yapan yönetici hem hapis cezası alır hem de mesleki hayatı biter. Hiçbir banka bu adamı bir daha çalıştırmak istemez. Ama bakıyorsun adam en başarılı bölge müdürleri arasında gösteriliyor. Acı olan nedir biliyor musunuz; banka personeline hayatı zehir eden bu insanlar maalesef Türk yöneticiler. Kendi koltukları uğruna bu zulmü yapıyorlar.

İşte Türkiye'deki bankacı tüm bunların olmasını istemiyor.

Öyle çok para alayım demiyor. Sadece insanca muamele görmek istiyor.

Çin'de bile uygulanmayan hedef puanlama sistemi ile kaderinin belirlenmesini istemiyor. Sabah işe giderken acaba bugün işten kovulur muyum diye korkmak istemiyor.

Yıl sonunda bankalar sudan sebeplerle personel çıkarttı. Hepsinde gerekçe aynı. İş kanununun 17 ve 18. maddesi. Yani düşük performans. Bazı bankalar 15-17 yıllık personelini düşük performans nedeniyle işten çıkartıyor. 15 yıl hep en iyi satışı yapan bir çok kampanyalarda birinci olan personel, iki ay yeterince satış yapamadı diye işten çıkartılıyor. Bu kişi hasta, izinli, raporlu veya piyasa kötü gibi gerekçeler kabul edilmiyor.

Bankacılık artık hiç kimsenin yapmak istemediği bir meslek haline gelmeye başladı. 

Türkiye bu faciadan ancak çıkartılacak bir yasa ile kurtulur.

İşten çıkartmalar zorlaştırılmalı en önemlisi kafana göre hedef vererek, insanları köle gibi çalıştırmayı engelleyecek yaptırımlar getirilmeli.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları