Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Bilirkişi muamması...

Digital terörün hakim olduğu ortamda “Adalet”in kötü yola düşmesinden daha doğal ne olabilir ki.. Ahh Adalet... Orhan Kemal’in eseri “Kötü Yol” tam da televizyon dizisi olmuşken sana kimler yanmaz ki... Yaşadığı yıllardaki Türkiye gerçeğini romanlarına yansıtan Orhan Kemal bu günleri görse kalemiyle vaziyetimizi nasıl yansıtırdı bilmem. İş bu defa değerli yazar, Türkiye’nin önemli entelektüellerinden Alev Alatlı’ya düşüyor. “Shrödinger’in Kedisi” ikilisinde “Kabus” ve “Rüya” resmeden Sayın Alatlı, “Digital terör” ün romanını yazabilecek yegane insandır. Dahası TÜBİTAK’taki bilirkişilerin 15 günde yüz binlerce sayfalık belgeyi inceleyerek verdiği rapor ile odaTV davasında 7,5 aydır mahkemeye gönderilmeyen raporun cevabını “Kuantum Fiziği” ne göre bir tek Alev Alatlı verebilir. Alev Alatlı Hanımefendi TÜBİTAK bilirkişisi Hayrettin Bahşi değil elbet. O roman yazarak tarihe tanıklık ederek insanımızı aydınlatıyor. Bahşi ise yazdığı rapor ile nice önemli, değerli insanların yıllarca hapiste kalmasına yol açıyor.
Yüzlerce insanın tutuklanmasına sebep olan yüz binlerce sayfalık raporu dava savcısından elden alıp, yemin dahi etmeden 15 günde cevaplayarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye hak kazanan Hayrettin Bahşi’ye fazla mesai ücreti ödendi mi bilmiyoruz. Kafamıza takılan, özel yetkili Savcı Bilal Bayraktar’ın resmi yazı ile bir tek Hayrettin Bahşi’yi görevlendirmesine rağmen raporda teknik bilirkişi sıfatıyla Erdem Alparslan, Tahsin Türköz ve Bahşi’nin imzasının bulunması... Rapora iki ismin daha eklenmesiyle yüz binlerce sayfalık dokümanın sadece bir elden değil üç elden incelendiği kanaati uyandırılmak istenmiş olabilir. Ancak değil üç kişi 33 kişi bile 15 günde böyle bir rapora imza atamaz. Nitekim bu ikilem odaTV davasında kendisini gösteriyor. “Sözde Balyoz Davası” nın yüz binlerce sayfasını inceleyen heyet, madem rüştünü ispatlamış o halde odaTV’deki yüz sayfayı geçmeyen belgelerle ilgili niçin 7.5 aydır gereğini yerine getiremiyor. Ayrıca özel yetkili savcıdan talimatı elden alıp derhal çalışmaya başlayan bilirkişi heyetine resmi yazılar posta ile gönderilip 7.5 aydır cevabı neden bekleniyor?
Sözde Balyoz Davası ile ilgili yüz binlerce sayfalık belgelerin tümünü incelemek imkânsız. Hapishanede ikinci yıllarını dolduran tutuklu sanıkların çoğu da hepsini okuyabilmiş değil. Savunma avukatlarının gayreti, tutuklu sanıkların ortaya çıkardığı sahtekârlıkları ve gözüme çarpan dalavereleri “Digital Terör” adını verdiğim kitapta yayımladım. Şu ana kadar 1670 sahtekârlık ortaya çıkarıldı. Belgelerin tamamı titizlikle incelendiğinde bu rakamın arkasına enaz bir kaç sıfır eklemek işten bile değil.
Hayatta hiç bir şeyin tesadüf olmadığına inananlardanım. Ümraniye, Balyoz, Poyrazköy, Fuhuş ve casusluk gibi davalarda “sehven” yapıldığı iddia edilen hatalar bini geçti. Nitekim “Askeri Casusluk Operasyonu”yla yargılanan, evinde çocuk ve hayvan pornosu bulunduğu iddia edilen Binbaşı Tamer Karslıoğlu beraat etti. Karslıoğlu Türk Ordusu içinde Ermenice, Rusça, Fransızca ve İngilizce bilen, elektronik ve bilişim ile kripto çözme uzmanı olarak çalışan çok özel personeldi. Stratejik olarak ülke güvenliğinin beyni sayılan Elektronik Sistemler Komutanlığı biriminin amiri olarak görev yapmaktaydı. Evinde olmadığı halde polislerin kapıyı açıp, yanlarında yasal olarak gözlemci bulundurmadığı aramada bilgisayarında porno görüntüler bulunduğu iddiasıyla yargılanıyordu. Her şeye rağmen bu memlekette Hakimler var... Ankara 10’uncu Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi İbrahim Ekdemir “karalama amacıyla eşyaların arasına konmuş olabileceği” kanaatiyle beraat kararı verdi. Altı ay süren yargılama böyle sonuçlanmasına rağmen Binbaşı Tamer Karslıoğlu’nun yaşadığı acıların haddi hesabı yok.
Yazıya bilirkişi raporlarıyla başlamıştık. Sehvenlerle dolu operasyonları yürüten İstanbul Emniyetinde defalarca görev değişikliği yapıldı. Elime geçen belgelere göre İstanbul Emniyeti’nin bilirkişi taleplerinin hemen hepsinde Hayrettin Bahşi ismi var. TÜBİTAK her fırsatta “Yoğun işler” yüzünden raporları aylarca geciktirirken Bahşi’nin yeni rekorlara imza atması kurumun da gururu olsa gerek.
Gelelim Hilmi Özkök’ün Silivri’deki tanıklığına... Özkök’ün söylediklerini ve Özkök için söylenenleri önümüzdeki yazıya bırakıyorum. Bu arada Balyoz Davası uzun bir aradan sonra başlıyor. Silivri’de olacağım elbet. Kim bilir yeni “digital terör” kanıtlarına ulaşıp yaz sıcağında terleyerek sahtekârlıkları belgeleyen yeni bir kitaba daha imza atarım. Silivri’de görüşmek umuduyla ülkü ile kalın...

Yazarın Diğer Yazıları