Bu da işgalci üniversite

Ben "1968 kuşağı" denilenlerdenim. Yaşım, öğrencilik yıllarım ve gazetecilik mesleğine başlangıcım bu dönemdedir. Üniversite olaylarının en yoğun olduğu bu senelerdir. Tarihe mal olmuş tüm öğrenci liderleri bizimle beraber yaşayıp, şöhret oldular. Kimi sonraları siyasete atılıp politikacı oldu. Bazıları da maalesef asıldı.

Şimdilerde HDP milletvekili olan Ertuğrul Kürkçü, Kızıldere'deki operasyondan nasıl sağ çıktı hâlâ anlamış değilim. Arkadaşlarının tamamı öldürülürken, bir baktık o sağ. Oysa Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın darağacına götürülüşleri unutulmaz.

İstanbul Üniversitesi bünyesindeki fakültelerde "en hızlı eylemci" kimdi diye sorarsanız düşünmeden cevap veririm; Celal Doğan. Tüm kalkışmalarda liderdi. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı, şöhretinin zirve yaptığı yıllardı. Şehrinin futbol takımını da yukarılara taşıdı. O bıraktı Gaziantep Amatör Küme'ye doğru yol alıyor. Doğan bildiğiniz gibi Kürkçü ile birlikte HDP sıralarında oturuyor.

Ankara'daki merkez

ODTÜ en hızlı Marksist-Leninist'lerin toplandığı yerdi. Ülkemizde Vietnam'a desteği önce onlar başlattı. Amerika'nın katkılarıyla kurulan bu eğitim kurumu, uluslararası şöhreti, ABD büyükelçisinin arabasını yaktıkları gün yakaladılar. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki son olayların dumanı ise halen tütmekte.

Eylemlerde okullar kadar öğrencileri de anılır. Ancak bugünlerde bir tanesi alışıldığı bozup ters işler yapmakta; "Kadir Has Üniversitesi". Bir zamanların tarihi kuruluşu TEKEL'in -Reji- yerinde eğitime başladılar. Ona lafımız yok. Ancak, bir anda "işgalci" konuma geçtiler. Şaşırtıcı olan bunu yapanın yöneticiler olması. Önce, üniversitenin bulunduğu Hisaraltı Caddesi'ni trafiğe kapattılar. Baktılar ses çıkmıyor, işi büyüttüler. Şimdi de yayaların geçişine izin vermiyorlar. Sorum şu; "Zorbalık için kimden müsaade aldılar?" Kadir Has Üniversitesi'nin bu kanunsuz işgaline "dur" diyecek merci yok mu?

Bu arada gönderecekleri açıklamayı şimdiden yazalım; "Metro hattı çalışması tamamlanınca tahdidi kaldıracağız". Tabii yerseniz...

***

Olur böyle vakalar

Medyanın yazılısı, sözlüsü ve görüntülüsünde iki türlü hata yapılıyor. Biri bilgisizlikten. Buna örnek, Edirne'deki sel felaketiyle bunu aktaran CNNTÜRK spikeri. Kırkpınar'ı tanımayan bu bilgisizliği yazmıştım.

Arada alışkanlık haline gelen dil sürçmelerine tanık oluyoruz. Tamamına yakını maç anlatımlarında. Normal haberlerde de görüyoruz. NTV'nin Washington temsilcisi Hüseyin Günay çarpıcı örnek oldu. 23.00 haberlerinde genelde Buket Baykal'la muhatap olduğu için söylediğini tebessümle karşıladım. Bu defa "nöbetçi spiker" Simge Fıstıkoğlu idi. Günay alışkanlıkla lafa "Söyle Buket" diye başladı ve devam etti. Simge de bozmadı. O da tebessümle geçiştirdi.

Bu konuda futbol yorumcularına değinmeyeceğim. O kadar fazlalar ki, hangi birinden söz edeyim? Alınganlık yapıp, gönül koymaları ise ayrı problem. En iyisi hiç bulaşmamak.

***

Bunlar mı isteniyor?

Kanal D'nin yeni dizisi "İnsanlık Suçu"nu silah zoruyla izledim diyebilirim. Tam Beşiktaş-Alanya maçını seyrederken Orhan Ayhan büyüğüm telefon etti; "Bu nasıl dizi? Ulan aşağı, ulan yukarı. Hem de öz amcasına söylüyor"la lafa girdi. Mecbur kaldım geceki tekrarında izlemeye. Sadece ulan mı? Her türlü üçkağıt ve yakın akraba ilişkileri. Oyuncuları başta Ahmet Mümtaz Taylan ve Gizem Karaca'ya lafım yok. Canımı sıkan, senaristler. Bir yandan da merak ediyorum; "Bunları toplum mu istiyor?"...

Biri daha

Sadece İnsanlık Suçu mu? Sabah olunca bu defa Masum Değiliz'den şikayetler başladı. Kimi "Ufak Tefek Cinayetler"e benziyor dedi. Kimi de "Fatmagül'ün Suçu Ne"den yürütme yorumu yaptı. Bu kadarla yetineceğim. İlk tekrarında seyredip öyle eleştirmek niyetindeyim. Gerçekten problem varsa atv ile seyirci arasında...

Bu kadarı fazla

beIN Sports'u izlemek işkence halini aldı. Antalya-Bursa maçının özet görüntüleri veriliyor. Maicon'un golünün tekrarındayız. Bu futbolcu şutunu çekti. Tam top kaleye girerken ekranda kuşak reklam; "Kiğılı". Gol olduğunu biliyoruz ama, görmek ne mümkün. Dönüp, dolaşıp aynı yere geliyoruz. Yönetmen zaafına. Katar sermayesi milyar dolarlar döktü. Hâlâ acemilerle iş yapıyorlar.

***

Bir zam öyküsü

4 Kasım 2013'te Aspirin Plus C'ye -Efervesan- zam yapıldı. 387'den 774 kuruşa çıktı. Yani oran yüzde yüz. Geçtiğimiz Cuma günü bu kez 14.5 lira oldu. Beş yıl sonra da artırım oranı yine yüzde yüz.

Diyeceksiniz ki, elektrik zammı ne olacak? Dünden itibaren faturalar yüzde 2.89 artırıldı. Cevabını Sayın Enerji Bakanı vermeli. Güzel konuşuyor da zamları da ihmal etmiyor. Sözünde durmak meziyettir. Gerisi hikaye...

Yazarın Diğer Yazıları