CHP'de kurultay neden gerekli?..

Kimse kızmasın; yanıtı net olarak bellidir bu sorunun...

CHP yönetimine son 8 yılda verilen açık çek ne yazık ki "hezimet"ten başka bir işe yaramadı... Parti örgütleri kırgın, halk üzgün, en önemlisi de ülke uçurumda...

CHP tabanı ardı arkası kesilmeyen "yenilgi" ve durmayan örgütsel-ideolojik erozyonlar nedeniyle yorgun- umutsuz ve "çare" arıyor...

CHP yönetimine verilen her desteğin ardından ne yazık ki umut büyütülemedi... 40 yılı aşkın süredir "iktidar" özlemi çeken bir partinin tabanı, son 8 yılda yaşanan 9 yenilginin ardından umudunu iyice yitirdi...

Ne yazık ki bu umutsuzluk AKP'nin iyice yıprandığı, ne hikmetse ana muhalefetin de atak yapamadığı bir süreçte yaşandı ki, bunun üzerinde çok ama çok düşünülmesi gerekiyor;

Dünyanın her ülkesinde "direnen muhalefet" en sonunda iktidara gelirken CHP'nin ısrarla gerilemesi, 8 aylık İYİ Parti baraja ulaşırken CHP'nin erimesi, lideri cezaevinde olan HDP ve "çöktü" denilen MHP oy patlaması yaparken ana muhalefet partisinin oy kaybetmesi bir şeylerin yanlış gittiğinin işaretleri değil mi?..

FETÖ ortaklığının "darbe" girişimiyle ülkeyi kaosa sürüklemesi, Suriye skandalı, dış politikadaki çıkmazlar, iyice çöken ekonomi, neredeyse her şehirde aile içi cinneti tetikleyen sosyo-ekonomik bunalımlar, 17-25 Aralık'ta iyice deşifre olan yolsuzluk-rüşvet olayları ve bitmeyen şaibelere rağmen- muhalif mücadele açısından- bir şeylerin yanlış gittiği görülemiyor mu?..

ince-011.jpg

***

Muharrem İnce ne istiyor?..

Evet, yukarıda sıralanan gerekçelerin ortamında AKP büyürken, CHP'nin ne tuhaf ki erimesi normal mi?..

Velhasıl, CHP'nin adeta kadrolu Ana muhalefet çıkmazında yıpranması kader mi?..

İktidar-muhalefet mücadelesinde, siyasetin kuralları ve kodlarını alt üst eden bu şaşırtıcı "paradoks"un nedenleri bellidir de, "çözüm" nedir peki?..

İşte CHP "delege"sinin geçen hafta başlattığı "imza" kampanyası bu sorunlara "çözüm" arayışları için "anahtar" olma iddiasındayken, CHP neden yeniden "umut" olmak için "değişime" kapılarını açmıyor, "kurultay"da geleceği tartışmıyor?..

Muharrem İnce, Tanju Özcan ve Yaşar Tüzün ile arkadaşları ne için mücadele ediyor acaba?.. 24 Haziran'da yüzde 30'un üzerinde oy alarak heyecan yaratan İnce ne istiyor?..

Kurultayın bu insanları ve delegeleri dinlemesi, CHP ve ülkenin geleceği için en doğru "rota"yı çizmek istemesi kötü mü?..

Evet; CHP'nin artık refaha-iktidara ulaşması çabalarının ardında "kişi"ler meselesi yok, ülke meselesi var ki, bu da "cumhuriyeti kuran parti" için en öncelikli rota olmalıdır...

***

İhanete direnen halk muhalefeti!..

CHP kurultayı tartışadursun, cumhuriyete karşı saldırılarda sosyal medyadaki müthiş "muhalefet"e dikkat çekmeden olmaz... O halde soralım;

Zıvanadan çıkmış, kontrollü bir taarruzun balçığa dönüşmüş pervasızlığı aynı zamanda bir bumerang mıdır?..

Toplum mühendisliğinin çıkar çarkında taşeron olarak kullanılan din bezirganları, boynundan zincirli müritler, bağnazlık tüccarları kendi silahlarıyla mı vuruluyorlar?..

Toplumu zapturapt altına almak için öfke selinden "kırmızı çizgi"ler çizmeye çalışanlar aynı zamanda kapana mı kısılıyorlar?..

Cumhuriyetle hesaplaşmaktan vazgeçmeyenler, laik rejimi erozyona uğratma konusunda ulaştıkları "zirve"lere rağmen, toplumun önemli bir kesimini "kışkırtmak" için daha ne kadar zıvanadan çıkacaklar?..

Etki-tepki sarmalının en nihayetinde geri tepeceğinin farkında mı milleti burnundan solutanlar?..

Ve de "gaflet-dalalet, hatta hıyanet" dehlizinde pusuya yatarak her karanlık fırsatta çirkefleşenler, milletin duyarlı kesimlerini tek yumruk haline getirdiklerinin farkındalar mı?..

Konu, milletin en hassas duygularına ısrarla ve pervasızca taarruz meselesiyse, bu çıkmazın nedenlerini ve sonuçlarını, kazananını-kaybedenini sorgulayacak daha çok cümle kurulabilir...

Çünkü son dönemde Cumhuriyete, Atatürk'e ve laikliğe yönelik saldırılar-hakaretler artarken, karşı devrimciliğin girdabında büyüyenler bir gerçeğin hiç de farkında değiller...

Peki, neydi kitleleri birleştiren, dayanışmayı artıran ve saldırılara cephe yaratılmasına zemin hazırlayan o yaşamsal "gerçek?.."

***

İnternetteki müthiş direniş...

Evet; bir "gerçek" var ki AKP, siyasal yaşamının 16. yılında bile zafer kazanabilirken, cumhuriyetle hesaplaşma konusunda ezeli kinlerini zihinlerinden atamayanlar daha da pervasızlaşıyorlar...

Ve dün de bu köşede vurguladığımız gibi, Atatürk düşmanlarının TBMM'de en üst göreve getirilmesi; onların, siyaset yoldaşlarıyla birlikte hastanede yatan Atatürk düşmanı meczupları ziyaret etmesi gibi eylemler pusudaki kindarları her fırsatta cesaretlendiriyor...

Ta Anıtkabir'in önüne kadar giderek, üzerlerinde "kara" çarşaflarıyla Gazi'ye küfür ve hakaret yağdıranlar işte bu siyasal hoşgörünün ortasında zıvanadan çıkarken, "etki-tepki" mekanizması da devreye giriyor... Hem de inanılmaz bir duyarlılıkla...

Yukarıda "yaşamsal bir gerçek"ten söz ettik ya, işte o "asıl gerçek" cumhuriyetin nasıl da sağlam temeller üzerine kurulduğunu, Gazi'nin ebediyete intikalinin ardından en az üç kuşak geçmesine rağmen, Atatürk'e yönelik sevgi-saygının nasıl da büyüdüğünün gerçeğidir...

Kara çarşaflı Safiyeler ve onların ardındaki "toplum mühendisliği" müteahhitlerine meydanın boş olmadığını gösteren müthiş bir tepki zinciri sosyal medyada öylesine bir cephe oluşturdu ki, umudun bitmeyeceği de en net haliyle gözler önüne serildi...

Milyonlarca insan sosyal medyadan tepki gösterdi Anıtkabir önündeki rezalete ve onun kışkırtıcı figüranına...

Kadınlar, erkekler, yaşlılar, analar-babalar, çocuklarına "Mustafa Kemal" adını koyduklarını gururla duyuran tesettürlü hanımlar ve hepsi deden-babadan Atatürk'e inanarak yetişen gençler... Milyonlarca genç...

Sosyal medyada Atatürk'ü sahiplenen duyarlılığın müthiş ve etkili bir kitle haline gelmesi, cumhuriyetin uygarlık adına nasıl tohumlar attığını ve bunun asla kurumayacağını da gösterirken, bir başka müthiş yararı daha oldu;

Din taciri siyasiler, taşeron müritler, tetikçi zavallılar, küfürbaz ahlaksızlar, "gazeteci" kılıklı Twitter soytarıları ve onların sahte adresli klavye fareleri cumhuriyetin de Atatürk'ün de sahipsiz olmadığını bir kez daha anladılar... Hem de çok iyi...

Yazarın Diğer Yazıları