Doğru ihracat doğru ürün

Eskiden döviz yükseldiği zaman ihracatçı sevinirdi.

Çünkü yurt dışına sattığı malın karşılığında döviz alacağı için kazancı daha da büyük olacaktı. Ancak bu son yıllarda ara mamulde yurt dışına bağımlı olmamız nedeniyle artık dövizdeki yükseliş bizi olumsuz bile etkiliyor.

Ancak bazı sektör var ki dövizden olumlu etkilenen. Bunlardan en önemlisi yazılım sektörü ile mobilya sektörü. Yazılım sektöründe Türkiye daha dünyaya maalesef açılamadı. Mobilya sektöründe ise ciddi bir hareketlenme ve markalaşma var.

Türk ürünleri eskiden sadece Arap ülkelerine ihraç edilirdi. Çünkü tarz olarak ancak Araplara hitap edebiliyorduk. Oysa şimdi mobilyacıların hedefinde Avrupa var. Türk mobilya sektörü, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Avrupa'nın en önemli ülkelerinde dev markalarla yarışıyor.

Nitekim ihracattaki payı da hızla artıyor. Dünya sıralamasında Türk mobilya sektörünün ihracatı ilk 12'ye kadar yükseldi.

Türkiye döviz krizinden elindekini bozdurarak çıkamaz. Bunu geçtiğimiz günlerde acı bir şekilde gördük.

O halde üretip dünyaya satmalıyız. Bunu da ancak belirli sektörlerde yoğunlaşarak yapabiliriz.

Tıpkı mobilya sektörü gibi.

Sektörün en büyüğü olan CNR İMOB-13. Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı bu hafta açılıyor. Fuar 114 ülkeden alıcıları ağırlayacak. 500'ün üzerinde firmanın katılacağı fuar sıradan bir fuar olarak görülmemeli. Çünkü Türkiye içinde bulunduğu döviz krizinden ancak bu tür fuarlarla çıkabilir. Üreteceksin ve dünyanın her köşesine pazarlayacaksın.

Markalaşma çok önemli

CNR İMOB-13. Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı'nda dünyanın en önemli markalarına imzalarını atmış olan Finlandiyalı tasarımcıları konuk olarak ağırlanacak. Mikko Laakkonen, Yuki Aben ve Samuli Naamanka gibi tanınmış ödüllü mobilya tasarımcıları İskandinav tarzının nasıl dünya çapında marka haline geldiğini anlatacak.

Türkiye bu üç ünlü tasarımcıdan esinlenerek tıpkı İskandinav tarzı gibi Türk tarzını yaratabilir. Meslek liselerinde özellikle mobilya tasarım bölümleri açılarak alt yapı hazırlanmalı. 

Türkiye'de halen bir İnegöl mucizesi var. Türkiye'de mobilya sektörü denilince hemen akla geliyor. İnegöl bu Finlandiyalı tasarımcılardan çok şey alabilir.

Biz artık Avrupa'nın fasoncusu olmayı bırakmalıyız. Her sektörde olduğu gibi mobilya sektöründe de ara mamulü de kendimiz üretip kendi markamızı yaratmalıyız.

Devlet politikası olmalı

Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM bu konuda çok çaba sarf ediyor. Ancak, bu çaba sadece TİM ile kalmamalı. Türkiye ihracatı bir devlet politikası yapmalı ve bunu hayata geçirmeli. En ufak bir krizde dibe vuran ihracatın tek nedeni katma değeri düşük ürünler ve fason üretimidir. Bu nedenle İskandinav tarzının yaratıcısı bu üç Finlandiyalı tasarımcıdan Türkiye'nin öğreneceği çok şey var.

Yazarın Diğer Yazıları