Ekonomik saldırı

Darbe girişiminden hemen sonra S&P, Türkiye'nin notunu düşürdü.

Hemen arkasından diğerleri, notu düşürmedi ama negatif izleme sürecine aldığını açıkladı.

Bu şu anlama geliyor:

Senin notunu şu an düşürmüyorum ama her an düşürebilirim!

Son olarak dün yeni bir not haberi geldi.

Fitch Ratings, Türk Telekom, Turkcell ve Coca Cola İçecek A.Ş.'nin ve 18 Türk bankasının 'durağan' olan görünümlerini 'negatif'e çevirdi. Kredi notlarını ise teyit etti.

Dikkat edin negatife çevrilen şirketler Türkiye'nin en büyükleri. Bankalar ise toplam 18 tane. Yani bir iki bankayı çıkart neredeyse hepsi.

Kredi derecelendirme kuruluşları kurşunu silahın namlusuna sürüp sadece tetiği çekmeyi bekliyorlar.

Sanki birlerinin "ateş" demesini bekliyorlar.

En tehlikelisi ise Moody's. O kararını eylül ayının ortalarında verecek.

Kredi notumuz düşerse ne olur?

Hiçbir şey olmaz demek isterdik ama bu mümkün değil. Çünkü Türkiye şu an borçla yaşayan, ayakta duran bir ülke. Sadece 2017 yılında 170 milyar dolar dış borç ödememiz var. Özel sektör ve kamunun toplam borcu 500 milyar doların biraz üstü.

Bu borcu ancak borçla dönebiliyoruz. Özellikle bankalar eski sendikasyon kredilerini yenileriyle uzatıyorlar.

Eğer kredi notumuz düşerse ki, 18 Türk bankası da mercek altında işte o zaman gerçekten Türkiye için hayat çok ama çok zor olacaktır.

Merkez Bankası içeride istediği kadar faiz indirsin bankalar ne konut ne de diğer ticari kredi faizlerini indiremeyecek. Çünkü Türk bankaları öyle bir durumda çok kolay yurt dışından kaynak bulamayacak. Bulursa da çok maliyetli olacak. Yeni para girişi olmayacağı için dolar yükselecek.

Halk halen Türkiye'nin dış borcu olmadığını sanıyor. IMF'ye olan borcumuzun ödendiği ve kapandığı.

Doğrudur! Türkiye'nin IMF'ye borcu yok ama artık dünyaya borcu var. Yatırım için yurt dışına sattığı tahviller var. En önemlisi köprü ve havaalanı gibi projelerde Hazine garantisi var.

Bu projeler, yapan şirketlerin özkaynakları tarafından finanse edilmiyor. Bunlar banka kredisi ile yapılıyor. Bu banka kredilerine de devlet yani, Hazine kefil oldu.

Örnek vermek gerekirse yeni havalimanını yapan şirket "ben bu borcu ödeyemiyorum" dediği zaman milyar dolarlık borçları kefil yani Hazine çatır çatır ödeyecek.

Alın size borç!

İşte böyle bir ortamda başımızda not şantajı dolaşıyor.

Kredi derecelendirme kuruluşları şu an Türkiye'yi resmen tehdit ediyor.

Bu kuruluşları kim nasıl kontrol ediyor bilinmez ama Türkiye için çok büyük tehlike.

Belki de bu tehditler Türkiye'ye karşı bir pazarlıkta kullanılıyor. Bunu bilemiyoruz.

Türkiye, gerçekten bağımsız bir ülke olması için mutlaka borç belasından kurtulmalı. Bir de büyük projelerde müteahhitlere kefil olmayı bırakmalı.  Bakın bakalım o zaman Türkiye'yi tehdit edebiliyorlar mı?

Yazarın Diğer Yazıları