Faizi bırak, personel katliamına bak!..

 

Şu günlerde başta hükümet olmak üzere herkes bankaların uyguladığı faizi konuşuyor ve eleştiriyor.

Bankaların konut ve ihtiyaç kredisinde faizi yüksek tuttuğu ve yasal düzenlemeler yapılması gerektiği dile getiriliyor.

Aslında bu yeni bir tartışma değil. Son 4 yıldır hep yapılıyor.

Son 2 haftadır Türkiye'nin gündeminde bankalar ve faiz var.

Türkiye faizi tartışırken gözden kaçan çok önemli bir olay var. O da bankaların son bir yıldır adeta katliama dönüşen personel çıkartmaları.

İş Kanunu'nun 17 ve 18. maddesine dayanarak "senin performansın kötü" diyerek binlerce banka çalışanı işten atılıyor.

Türkiye Bankalar Birliği'nin resmi verilerine göre son bir yılda bankalar yüzde 2 oranında personel çıkarttı. Rakamsal olarak son bir yılda 3 bin 872 bankacı işsiz kaldı. Aslında bu rakam aldatıcı. Bankalar facia boyutundaki personel çıkartmaları kamufle etmek için farklı bir yönteme başvuruyor.

Personel çıkartan banka aynı gün kariyer sitelerine ilan vererek pazarlama elemanı alıyor. Bankacılık sektörü bu personellere direkt satış diyor. Direkt satış ya telefonla pazarlama yapıyor ya da sokak sokak dolaşarak kredi kartı ve benzeri ürün pazarlıyor. Asgari ücret artı prim ile çalışan binlerce kişiyi alıyor.

Örnek vermek gerekirse bir banka Eylül ayında 300 kişiyi işten çıkartıyor. Çıkartılan personeller genelde eski ve yüksek maaşlı. Yüksek maaş derken 2 bin lira ile 3 bin lira arasında.

300 kişiyi çıkarttıktan hemen sonra çoğu yeni üniversite mezunu veya lise mezunu 300 kişiyi asgari ücret ve prim karşılığı işe alıyor. Bu kişileri bir şubeye verip bir masa ayırmıyor. Sokaklarda dolaştırıyor. Tencere tava pazarlamacısı gibi. Banka böylece bir taş ile iki kuş vuruyor. Hem personel sayısını azaltıyor hem de toplamda personel sayısını azaltmamış görünüyor.

Zaten asgari ücretle aldığı yeni personel de uzun süre çalışmıyor. Çünkü  bu tarz iş kimsenin ne sosyal olarak ne de ekonomik olarak beklentisini karşılıyor.

Çalışma Bakanlığı tedbir almalı

Bankalar geçen hafta bilançolarını açıklamaya başladı. Kârlar yine rekora gidiyor. Kârını yüzde 100 hatta yüzde 200'e kadar artıran bankalar var. Geçen hafta yaşanan en ilginci ise kârını yüzde 100'ün üzerinde artıran yerli sermayeli bir bankanın yaklaşık 300 çalışanını işten çıkartması.

İşten çıkartılan personellerin genelde eski çalışanlar olduğu dikkat çekiyor. Her fırsatta kriz bahanesini kullanarak adeta personel katliamı yapan bu yerli bankaya maalesef ne Çalışma Bakanlığı ne de başka bir devlet kurumu dur diyebiliyor.

Aslında bu bankanın yaptığı personel katliamı sadece bu değil. Son bir yıldır neredeyse her üç ayda bir katliam yapıyor. Geçen yıl da Kasım-Aralık ayında bin kişiyi işten çıkartmıştı.

Bu banka en az 15 yıl kendisine hizmet etmiş insanları büyük bir vefasızlıkla "düşük performans" diyerek sokağa atıyor. İyi de 15 yıl gibi oldukça uzun bir süre sana hizmet etmiş, hep başarılı olmuş bir kişinin kaderini sadece 3 aylık satış rakamlarıyla mı belirliyorsun?

Çalışma Bakanlığı bankaların uyguladığı bu hedef performans sistemini neden inceleyip dur demez. Banka işten çıkartmayı gözüne kestirdiği personeline öyle hedefler veriyor ki zaten onu tutturması imkansız.

Yani verilen hedefler ekonomi gerçeğine aykırı.

Nitekim işten çıkartılan bankacılar İş Mahkemeleri'nde işe iade davası açıyor. Açılan her 100 davanın neredeyse 100'de yüzü çalışanın lehine sonuçlanıyor. Mahkeme verilen hedefleri adil ve gerçekçi bulmuyor. Ama bankalar mahkeme kararına uymuyor ve personeli işe geri almıyor.

Bankalar haklı. Nasıl olsa ne Çalışma Bakanlığı ne de başka bir kurumun yaptırımı yok. Onlar faizle uğraşa dursunlar, bankalar daha çok personel katliamı yaparlar.

Nasıl olsa çok işi az kişi ile yaptırmanın yolunu buldular.

Yazarın Diğer Yazıları