Gündemdekiler

                Ülkemizdeki sevimli muhalefet sayesinde 7 Haziran'a göre 1 Kasım'da büyük bir oy artışı ve vekil sayısı ile iktidar olan bir AKP ile yolumuza devam edeceğiz. Bu başarının ardından, bir çok şeyi yapacağını düşünenlerin, iktidar olmaktan alacakları güç ile gelişmeleri kendi çıkarları doğrultusunda şekillendiren kişiler ve onları izleyen bizler olacağız.

                Bugüne kadar yapmayı planlayıp da yapamadıklarının başında olan başkanlık sistemi dahil olmak üzere, Anayasa değişikliği ve çözülme sürecini tekraren gündeme taşıyacaklardır. Başkanlık ve yeni Anayasa için çoğunluk sayısının olmamasına rağmen, bu sayıya ulaşmak için öncelikle muhalefetin dillendirdiği 5. partiyi oluşturma çabalarını hızlandıracaklardır. Yani bu parti muhalefetin dediği gibi AKP içinden değil muhalefetten koparılanlarla oluşturulacaktır.

Kazanan hep belli!..

                Takip edilecek bu yöntem şayet aksayacak olursa, bölücü partiye atılacak bazı yemlerle iknaya gidilerek belirledikleri hedeflere ulaşmış olacaklardır. Çözüm süreci denen bölünmenin temelini teşkil eden konu ise adı değiştirilerek buzdolabından çıkarılıp, ısıtılmış şekilde servis için hazır bekletilmektedir. Nasıl olsa bu olacaklarda sevimli muhalefetin aksi yönde bir etkisi olmayacaktır. Sadece salı toplantılarında alacakları abdestle bir haftalık namazlarını kılmaya devam edeceklerdi.

                Konularla ilgili halkın teveccühünü kazanmak için, terörle verilen mücadeledeki başarı, alınan bir kısım ekonomik kararlar ve Suriye'ye yapılacak kara harekâtı ile ağızlar kapatılıp, millî duygular kabartılarak alkışlar bile alınacaktır. Halkımız bilmez ki geçmişte de "Analar ağlamayacak" dendi, yavrular bile ağlatıldı. Ekonomik konularda ise ağızlara bir kaşık bal sürülüp, gelecek girdi zamlarıyla o kaşığın sapıyla da gözler çıkarılacak. Kazanan ise her defasında olduğu gibi yine iktidar ve yandaşları olacaktır.

Yenilginin adı zafer oldu!

                İktidar cephesinde bunlar yaşanırken sevimli ve uyumlu muhalefet cephesinde ise yenilgi halka zafer gibi takdime çalışılmış. Ana muhalefet teröristler yerine halkla kucaklaşamadığı için sittin sene iktidar yüzü görememiştir. "Partiyi iktidara taşımak için geldim, olmazsa geldiğim gibi gitmesini de bilirim" diyenler tabanına kongre resti çekerek demokrasiden nasibini almamış parti tüzüğüne göre koltuğunu korumaya çalışsa da, 42 il başkanının çağrısıyla bir girişimde başlatılmıştır.

                Yavru muhalefet ufaldıkça ufalarak bölücülerin bile gerisinde kalmasına rağmen, lideri halkın kendilerini anlayamadığını söyleyip, üç beş genci de getirerek lehinde sloganlar attırarak yetersizliğini kapatmaya çalışmıştır. Aynı şekilde anti demokratik parti tüzüğüne güvenerek ülkücü camiaya rest çekerek "Beni ülkücü camia getirdi, ülkücü camia götürür" demektedir.

                O lider ki, dün Türklükle ilgili yapılan etkinlikleri yasaklayarak, Türklük bilincinin gelişmesini engellemiştir. Türk dünyasından hiç bir devleti ziyaret etmeyerek, hatta oradan gelen ziyaretçileri bile kabul etmeyerek, Türklüğü yok saymıştır. Suriye ve Irak'ta Türkmenler yerlerinden edilip, mal gibi alınıp satılırken yanlarına giderek bir moral dahi vermemiştir. Partideki ülkücülerin çoğunluğunu dışlayarak kendine yol arkadaşı bulması sonucu partiyi bu hale getirmiştir.

Davaya zarar veriyor...

                Yıllardır yol arkadaşlarıyla Meclis'te olmasına rağmen yanlış giden hiç bir şeyin yönünü değiştirememiş, aksine çoğu zaman iktidar partisinin yanında olmuştur. Miting meydanlarına çıkmaktan imtina ederek, doğru dürüst miting dahi yapmamıştır. Salı konuşmalarıyla yetinip, halkın lehine ortaya hayırlı hiç bir eylem koymadığı gibi proje de üretememiştir. Bolca el öptürüp, muhalif gördüklerini ihraç ederek parti kapısından dahi içeri aldırtmamıştır. Kendi insanına bağırıp çağırarak hakaret ederken, dışarıdakiler karşısında susmayı marifet saymıştır.

                Sayın Bahçeli gerçekten samimi ise, ülkücü davaya zarar verdiğini artık görmelidir. Daha da fazla zarar vermeme adına orasını bir sığınma yeri olarak görmekten vazgeçmelidir. Bu durumu devam ettirmesi halinde bölücülerin dahi gerisinde kalan bu parti, ilk seçimde baraj altı kalmaktan kurtulamayacaktır. Ha, henüz yapacaklarımı tamamlayamadım, bunun için zamana ihtiyacım var diyorsanız, onu da ülkücü camia değerlendirsin. Eğer bu camia bir CHP tabanı kadar dahi olamayacaksa, zaten bu hak edilmiş ve bundan sonra olacaklar da kabullenilmiş demektir. Diğer sözde partiyi ise değerlendirmeye bile gerek duymuyorum.

Yazarın Diğer Yazıları