İki konu

İki konu

Gündem yoğun. Hangi birini analiz edip yorumlayalım bazen şaşırmamak mümkün değil. Şöyle yapalım mı?

                Sırasıyla birkaç konuya ilişkin görüşlerimi paylaşalım.

1-Herkes iyice bellemeli. "Sansür Yasası" ile demokrasimiz geriye gitti. 

Hepimiz için en önemli gelişme bu.

Neden bu?

Çünkü iktidar üzerinde toplumsal denetimin yapılabilmesi için basının hür olması lazım. Herkes işini gücünü bırakıp dakikası dakikasına iktidarı ve/veya partileri, onların çalışmalarını, ülkedeki yolsuzlukları, ihaleleri, cinayetleri, trafik kazalarını vs. takip ederek kendi çabasıyla öğrenemez.

Pek çok kişi, demokrasiyi seçme-seçilme işleminden ibaret sanıyor.

Hayır!

Demokrasinin varlık gösterip sürdürülebilmesi ve bu düzenin sahibi olan milletin egemenliğini sürebilmesi için, öncelikle herkesin kayıtsız şartsız uyacağı bir anayasaya, sonra hukukun üstünlüğüne, millet adına iş görecek ve millete ait egemenliğin bir kısmını yine millet adına, sınırlı yetkiyle kullanacak bağımsız hukuk kurumları olan mahkemelere ve siyasi partilerin vesayeti altında olmayan hür parlamentoya, sonra, özgün ve nitelikli muhalefete, daha sonra, halk adına tüm seçilmişleri ve bürokrasiyi takip edecek bağımsız, doğru habercilik yapan, basın ahlakına uyan, basına ihtiyaç vardır. Çünkü seçmen, her olup biteni kendi olanaklarıyla arayıp bulamaz, takip edemez.

Hepimiz biliyoruz ki, çarpıtılmış veya gizlenmiş bilgi ile doğru karar verilemez. Millî iradenin, doğru karar vermesinin biricik yolu, doğru bilgi, doğru bilgi edinmenin yolu da özgür basınla olur.

MHP-AKP oyları ile milletin haber alma haklarını daralttık. Sayesinde de hem rejimi ve hem de basını, şimdiki ve gelecek iktidarların vesayeti altına sokmuş olduk.

Zaten bir kanun, kanun yapma ilkelerine uyularak çıkarılmıyor ve zıtlaşmalarla (dayatmayla) yapılıyorsa, ister istemez, Meclis''te çoğunluk kiminse olanların lehine, muhalefet olanların da aleyhine olacak demektir.

Bu tür siyasi hesapta millet yoktur. Millet hesapta yoksa, milletin çıkarı da yoktur.

2-Dünyada enerji krizi var. Savaşların ana nedenlerinin başında bu geliyor. ABD, bu savaşlarda karşımızda konumlanmış durumda. "Türk Akımını" yok etmek istiyor. Tam bu noktada, Ukrayna-Rusya savaşı çıkınca, ABD, yeni bir eksen belirledi. Türkiye''yi ikinci plana iterek, Yunanistan''ı kendi nüfuz alanı içinde değerlendirdi ve hemen yanı başımızda bulunan Dedeağaç''ı üs olarak seçti. Oraya doğal gaz depoları yapıyor. Askerî birliklerini konumlandırıyor.

Amaç, Avrupa ülkelerini hem kontrol etmek ve hem de yanında tutmak.

Yaptığı doğal gaz depolarıyla AB ülkelerine gemilerle kaya gazı getirip satacak. Böylece şu anda restleşen Avrupa-Rusya gerilimi derinleştirerek, Rusya''ya olan enerji bağımlılığından Avrupa''yı kurtaracak. 

Hesap bu.

Rusya önceki gün bir hamle yaptı. Dedi ki, "Türkiye üzerinden gaz satışı yapabiliriz." Bunu duyan iktidar medyası, anında haberi manşet yaptı. Tamam, yapsın. Sorun yok. Lakin bu hamleden sonra AB ülkelerinin, "Rusya''ya bağımlı olmadan kendi başımızın çaresine bakacağız" dediğini de bir kenara not edelim.

Kısacası, Türkiye''nin doğal gaz merkezi konumuna gelmesi çok güzel ve müthiş bir gelişme, lakin her şey olmuş bitmiş gibi sevinmek de çok erken.

Çünkü ABD, Türkiye''yi gözden çıkarmış kendi enerji planının dışında tutmuş durumda.

Kısacası Türkiye, Rusya''nın gözdesi olurken, AB ve ABD''nin uzağına düşmektedir. Dünya enerji sorununda yaşanan bu manzara, Türkiye''nin önüne bir taraftan fırsatlar, öte yandan riskler koyuyor. Bakalım Rusya''nın hamlesi işe yarayacak mı?

Yazarın Diğer Yazıları