Neden korkar insan?
Yaşamaktan neden korkar?
Yaşamak savaşmak değildir aslında! Ormanın kanunu ormanda geçerlidir. Ve ormanda insanlar değil, hayvanlar yaşar! Öyleyse büyük balık tarafından mideye indirilmekten neden korkar insan?
Birinin şansı, diğerlerinin şanssızlığıysa eğer, insan şanssızlıktan neden korkar?
Bir insanın gülmesi, bir diğerinin ağlaması ile mümkün olabiliyorsa eğer, insan gözyaşı dökmekten neden korkar?
Yerde olması insanın, bir başkasının ayakta kalmasına sebep olabilecekse eğer, düşmekten neden korkar insan?
Gâlibin olduğu yerde muhakkak bir de mağlub olması kaçınılmazsa, insan kaybetmekten neden korkar?
Yalan, yalnızca söyleyenin üzerine yalancı sıfatını yapıştırıyorsa eğer, insan kendisine yalan söylenmesinden neden korkar?
Tertemiz yaşadıysa insan, bir gün olsun bir gönül dâhi kırmadıysa, vicdanına tek bir leke bile sürmediyse, şeytanın açtığı hiçbir kapıdan girmediyse, ölümden neden korkar?
Neden korkar insan?
Sevmekten neden korkar?
Hiçbir karşılık beklemeden, yüreğini bırakarak bir başkasının avuçlarının içine, sevgiliden gelen gâm da olsa baş üstüne diyerek, ruhunu bir başka ruh ile yekvücûd etmekten neden korkar?
Kurduğu cümlenin kurduğu son cümle, söylediği kelimenin söylediği son kelime ve aldığı nefesin aldığı son nefes olabileceğinin idrâkinde olan insan, sevdiğini söylemekten neden korkar?
Zerre kadar kıymet taşımayan ne çok şey varken insanın kendinden taviz verdiği, hep kendinden yediği, sevdiği uğruna fedakârlık etmekten neden korkar?
Yalansız sevdiyse insan, sevgisine bir küçük leke dâhi kondurmadan, elinden geleni ve gelmeyeni yaptıysa sevgisi uğruna, kaybetmekten neden korkar?
İnsan gönlünce yaşamaktan neden korkar?
Dünyaya gelmiş olmak bile başlı başına büyük bir cesaretin neticesi iken, geride bıraktığı hiçbir âna tekrar geri dönemeyeceğini bile bile hayatta, dilediğini yapabilme cesaretinden neden mahrum olur ömür boyu?
Hayallerine erişebilmek elinde değildir belki insanın, lâkin hayallerinin peşinden koşmaktan neden korkar?
Aldırış etmeden hiçbir söze, yalnızca yüreğinin ayak izlerini sürerek yaşanılan kısa bir hayatın karşısında, geride yüzlerce pişmanlık bırakılmış yüz yıllık bir ömrün ne önemi var?
Şöyle soruyordu filmde:  “Ölümün olduğu yerde, daha ciddi ne olabilir?” 
Lâkin bana sorarsanız burası kaybedenlerin değil, kazananların kulübü...