Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Kıbrıs Türklerinin tazminat hakkı ne olacak?

Geleneksel uluslararası hukuka göre, uluslararası hukuk kurallarının ihlal edilmesi durumunda devletler vatandaşlarının zararını talep etme hakkına sahiptirler. Bireysel hak ve yükümlülükler bu manada önem arz etmektedir. Rumlar uzunca bir süre iç hukuk yollarını aradıktan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurmuş ve Türkiye'den tazminat alma hakkı kazanmıştır. Daha sonra KKTC'de yapılan bir düzenleme ile Taşınmaz Mal Komisyonu kurulmuş, AİHM bu komisyonun kararlarını tanıyacağını açıklamıştır. AİHM binlerce Rum'un müracaat ederek mahkemeyi kilitlemesinin önlenmesi yanında, olayların merkezindeki, konulara hâkim bir kurumun vereceği kararların daha doğru olacağına karar vermiştir. Takas, iade ve tazminat yoluyla Rumların yaptıkları müracaatlara çözüm getirilmektedir. Tazminat konusu açıldığında maalesef sadece Rumların tazminat hakkı anlaşılmaktadır. Kıbrıs'ta Türklerin de tazminat hakları olduğu, hatta Rumlardan daha fazla tazmin edilmeleri gerektiği gerçeği artık kabul edilmelidir.

Müzakere gündemi: Toprak

Türklerin tazminat haklarının müzakere masasında, al-ver sürecinde ve global takas yolu çerçevesinde çözümlenebileceği söylenmişti. Mülkiyet ve toprak konusu liderler arasında devam eden müzakerelerin gündemindedir. Üzerinde konuşulacak olan Rum'un nasıl tazmin edileceğidir. Türklere yine birşey yoktur. Aslında güneyden kuzeye göç eden birçok Türk, Türk Yönetimine, o tarihte Kıbrıs Türk Federe Devletine, feragatname yoluyla mallarını devretmiş ve malına karşılık da kuzeyde mal almıştır. Rum Yönetimi aynı şeyi yapmamış, güneydeki ganimeti dağıtmamış, dağıtsa bile tapu vermemiştir. Ortaya çıkan tabloda Rumlar bireysel mülkiyet haklarını kullanmaya haizken, Türkler bundan mahrumdur. Kuzeye göç eden Türk'ün güneydeki malı kuzeyde kendisine verilen maldan daha fazla değerlenmiş ise vatandaşımızın yapacak hiçbir şeyi yoktur. Malının değer artışından faydalanması mümkün değildir. Bu durumda, aynı şekilde kuzeyde kendisine verilen mal ve tapu üzerinden tazminat ödemesi yapması da talep edilmemelidir. Aslında sorun genel anlamda Türklerin de tazmin edilmelerinin yolunun açılması, nasıl Rumların bireysel tazminat hakları varsa Türklerin de bu haklarının tanınmasının sağlanması ile ilgilidir.

Kıbrıs İnsan Hakları Derneği'nin, Kıbrıs sorununda sorumlu olan tarafın tespiti, yargı önünde karara bağlanıp mağdur edilen tarafa tazminat ödemesini bir anlaşmanın temel unsuru olarak gördüğünü açıklaması bana göre doğru bir adımdır.

Dernek yaptığı açıklamada, Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde 1963'ün "Kanlı Noel"inde saldırılara maruz kalmasına rağmen "asi" ilan edilen Kıbrıs Türk halkının yeni bir ortak devlette, nüfus çoğunluğuna sahip Kıbrıslı Rumların yeniden saldırısına maruz kalmasının bir varsayım veya endişe değil, kaçınılmaz sonuç olacağını da savunmuş ve ileriye dönük uyarılarda bulunmuştur.

Yeni bir maceraya girmeyelim

Bence tazminatlarla ilgili sorulması gereken en önemli soru insanların tazminat hakkını doğuran sebepleri kimin yarattığı ile ilgilidir. Kıbrıs'ta kimin, hangi hatasıyla mevcut toprak ve mülkiyet sorunu yaşanmaktadır? Kim ne yapmıştır ki insanlar mallarından, mülklerinden ve en önemlisi canlarından-kanlarından olmuştur? Kusur kimdedir? Rum, Kıbrıs İngiliz İdaresine geçtikten sonra adanın kendilerine verilmesi için her türlü çalışmanın ve çatışmanın içinde olmuştur. Enosis'e ulaşmak,adayı Yunanistan'a bağlamak için cennet adayı kan gölüne çevirmekten çekinmemiştir. 1955'te bu amaç için kurulan EOKA terör örgütü, Enosis hedefi ile ülkeyi cehenneme çevirmiştir.

Birilerinin çıkıp Rum'a gerekli cevabı vermesi şarttır. Son yüz yıldır adayı cehenneme çeviren Rum'dan hesap vermesi istenmelidir. Bu tazminat maskaralığı artık bitmelidir. Olan olmuştur ve olanlara hep Rum sebep olmuştur. Utanıp özür dileyeceklerine bir de tazminat istemektedirler. Rumların müzakere masasında akıllı davranıp anlaşma sağlamaları bütün ada halkı için en iyisi olacaktır. Yeni maceraların geçmişte yaşananlarla kıyas edilemeyecek kadar zararlı olacağını kestirmek güç değildir.

Dünya Barış Günü haftasında Rum tarafı, cehenneme çevirdiği adaya, yeniden nasıl huzur ve barış getiririmin yollarını aramalı ve daha fazla uzatmadan sorunun çözümüne katkı koymalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları