Kral ölür badem gözlü olur...

Kral ölmüş. Dostları taziye mesajı yayınlıyor:  “Kral Abdullah’ın, İslam dünyasının iki önemli şehri Mekke ve Medine’de yaptığı hizmetler, Türkiye ve tüm İslam ülkelerince büyük takdir ve şükranla anılacaktır.”  
Mekke’de yaptığı hizmet için “Zemzem Towers”ı ve Hilton keferesi ile birlikte diktiği “Mekke Hilton” u sayabiliriz.
Hani şu Kâbe’nin tepesine “tüneyen” kuleler var ya, onlar... Türk mirası “Ecyad Kalesi” nin tüm itiraz ve ricalara rağmen dozerlerle yerle bir edilmesini hiç unutmuyoruz.
Hani şu yıkıp da üzerine Fransızlara otel yaptırıp işlettirdiği Osmanlı yadigarı kalemiz vardı ya, o... Devlet komşu bir devletin liderinin ölümünü tabii ki anacaktır, taziye mesajı yayınlayacaktır, cenazesine gidecektir; bu anlaşılabilir.
Lakin taziye mesajını yazarken “tutarlı” bir şeyler yazmak gerekir. En azından kendinizi “tekzip” edecek şeyleri yazmamak gerekir.
Birileri bu hizmetleri “takdir”  edebilir ve büyük bir “şükranla” anabilir; aralarında  “derin” dostluklar vardır, bilemiyoruz.
Kral Abdullah ismi onların dimağına farklı çağrışımlar getiriyor olabilir.
Lakin Kral Abdullah denince bizim aklımıza ruhu katledilen Mekke geliyor...
Hicaz Yarımadası’ndan Türk izini silmek için tüketilen bir ömür geliyor.
Orta Doğu’daki mezhep savaşları için  “fonlanan”  örgütler geliyor.
Müslümanlar açlıktan ölürken hacetini altın klozetlerde giderenler geliyor.
ABD ve Avrupa’ya alışveriş için kalkan uçak filoları geliyor...
Ama “Mekke ve Medine hizmetkârı” gelmiyor.
Hele hele Türklerin şükranla anacağı biri hiç gelmiyor.
H  H  H
Havuz medyasının önde gideni, ölmüş kralı şöyle tanımlamış “Suudi Arabistan’ın resmi kralı görevine gelince barışçıl, ılımlı ve reformist politikalar yürütmüştür. NATO ve ABD ile yakınlaşmış ve iş birliğine girmiştir.”
Doğru, Arabistan’ı ABD’nin kuklası bir devlet haline getirdi. Öyle ki idare ettiği ülkeye Suudi Amerika denir oldu.
Peki bizim göremeyip havuz medyasının gördüğü  “barışçıl, ılımlı ve reformist”  politikaları neler?
Mısır’da darbecileri desteklemesi mi, yoksa Gazze’de çocuklar ölürken İsrail’den ziyade Filistinli örgütleri eleştirmesi mi?
Yoksa, şu son  “yas” meselesinde de görüldüğü gibi kafası karışık İslamcıların  “model”  aldığı Müslüman Kardeşler’i  “terör örgütü”  listesine sokması mı?
Yoksa birilerinin seçim meydanlarında gözyaşları içinde mektubunu okuyarak oy devşirdikleri  “Esma” nın katillerine verdiği destek mi Kral Abdullah reformizmi?
Daha bir yıl önce  “İsrail Kralı”  diye manşet attıkları birinden  “barışçıl, ılımlı ve reformist”  lider çıkartan medya aklına alıştık.
Ama insan her şeye rağmen biraz utanma bekliyor.

O resim...
AKP dönemini resmeder... Lacivert takım elbise...
Hafif geriye kaykılmış bir endam...
Sanki iskambil kâğıdı atar gibi sandığa fırlatılan oy pusulası... Tıpkı “makara Bakara” fırlattığı gibi... Yüzde her manaya gelebilecek bir tebessüm. Havuzdakinin “gurur” vesikası olarak yorumlayıp boynuna asacağı...
Dışarıdakinin “hem yaparım hem giderim”  fütursuzluğu gördüğü.
Aslında o oy pusulasının fırlatıldığı o an, adaletin o sandığa nasıl fırlatılıp atıldığını resmeder. Tarihi bir resimdir. Dönemin ruhunu yansıtır.
Anlayana tabii...

Yazarın Diğer Yazıları