Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Enes İSLAMOĞULLARI

Enes İSLAMOĞULLARI

Maria Puder ölmemiş...

Her zihinde zamanın yardımıyla, aslında biraz da gönül yordamıyla çizilmiş ve çizginin hayat istikâmetine düşen tarafına bir adım, bir umut olsun diye en güzel hayallerle bezenmiş bir resim durmaktaymış asılı.
Aslolan resimmiş.
Asılı olan, havada duran.
Bu yüzden hep gökte ararmış insan, yerde bulduğunu da tutup kaldırır, göklere çıkartırmış.
Lâkin her ruh sahip değilmiş göklerde yaşama istidâdına ve zaten yakışmaz, eğreti dururmuş.
Gerisi çoğu zaman benzemeye ve boş zamanlarda benzetilmeye gayret edilmiş.
Gerisi sukût-u hayâlmiş.
Çölün buhranında rastlanmış bir su damlası yanıltabilirmiş insanı.
Damlaya kıymet veren oysa çölün buhranıymış. Bu çöl geçilebilirse eğer, çöl biterse, yolun sonunda su varmış bütün yaralara şifâ niyetine. Suya yazı yazılmazmış belki ama, suya resim yapılabilirmiş.
Her insan biraz ressammış aslında.
Elleri heyecandan hiç terlememiş, elleri zamana mağlûb olmuş, elleri kifâyetsiz olabilirmiş.
Ama ne becerikli ellerle yapılabilirmiş bu resim, ne de silinebilirmiş kirlenmiş ellerle.
İki resim arasında yedi farka râzı gelecekken insan, yedi benzerliğe hasret kalabilirmiş benzer bir karalamacada.
Durmadan bir şeyler karalarmış insan, lâkin hep ilk karalananın izi kalırmış. Zirâ yalnız o bembeyaz bir kâğıda karalanmış.
Zihnin tavan arasında unutulmuş eşyaları karıştırırken rastlanırmış bazen resme, yıllar onu eskitememiş, üzeriyse çokça tozlanmış. Toz ki, biriktirdiği yalnızlığını yağmurla paylaşınca buram buram insan kokmaktaymış.
Geride bırakılmış senelerden birinde, senenin en güzel mevsiminde, ilki çoktan unutulmuş, sonun baharında rastlanmış, son bahar olması temennisi ile parça parça olmuş bir zihne mıh gibi çakılmış resim.
Hayatın ellerin arasından kayıp gitme temâyülünün fazlaca ehemmiyeti yokmuş, zirâ onun elleri yokmuş kendine âit. Elleri olsaymış eğer, evvel ismini yazarmış kağıtlara, lâkin onun ismi de yokmuş. Yanlızca parça parça olmuş bir zihin ve bütün parçaları yekpâre edecek bir resim.
Resimde yaşarmış prenses. Prensesin suçu yok. Ona elmayı yemek öğretilmiş. Lâkin elma zehirmiş. Elma, bütün bu vâveylayâ sebepmiş.
Nezâket ve asâletin buluştuğu yerde, resmin içinde, olanca güzelliğiyle beklemekteymiş prenses derin bir uykunun rûyasında.
Şems ile semânın ahengi, nur ile bezenmiş bir çehreye en uygun renk, bir çift mavi...
Asilmiş kadın, anne kadar.
Ve Maria Puder ölmemiş.

Yazarın Diğer Yazıları