Hürriyet gazetesinin "sabık" genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök geçtiğimiz günlerde bir yazı yazdı. CNN Türk'te MHP'de nasıl bir değişim istediklerini anlatan Koray Aydın ve Sinan Oğan'a "racon" dersi vermeye kalktı.

Özetle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "hastaneden çıktığı gün" Aydın ve Oğan'ın televizyona çıkıp "siyaset yapmasını" eleştirdi. Şöyle yazmış: "Ciddi bir ameliyat geçirmiş, hastaneden çıktığı gün, sanki nazire yapar gibi, televizyon ekranına çıkıp, o akşam bile hâlâ parti içi siyaset yapıyorsunuz."

Bu yazısı ile Özkök'ün yine "masabaşı" bir eser ortaya koyduğunu görmüş olduk.

Özkök yazıyı 10 Şubat'ta yazıyor ve şöyle diyor: "Hastaneden çıktığı gün, ..., o akşam bile". Halbuki MHP lideri hastaneden 20 Ocak günü taburcu olmuştu, Özkök'ün işaret ettiği akşam yani 10 şubat günü Bahçeli'nin makamına geçtiği, yani çalışmaya başladığı gündü.

Anlaşılan o ki Özkök, köşe yazarlarının çok sık düçar olduğu bir durum olan "konu sıkıntısı" sendromu ile "anakronik" bir durum yaratarak yazıyı kaleme almıştı.

Hadi Özkök tarihlerde kaydırma yaparak bu yazıyı kaleme aldı. Peki MHP Genel Merkezi'nin "resmi" yayın organı hükmündeki internet haber sitesi bu durumu bile bile Özkök'ün yazısını sitesine neden taşıdı?

Üstelik Ertuğrul Özkök'ün böyle bir yazı yazdığını ancak ertesi gün fark ederek.

***

Ertuğrul Özkök'ün "biraz mertlik yahu!" yazısı beni eski günlere götürdü. Hadi 2002 yılına gidelim.

MHP-DSP-ANAP hükümeti iş başında. 2001 krizi patlamış, ekonominin başına Kemal Derviş getirilmiş.

Kemal Derviş'in ekonominin başında olmasını yeterli görmeyen çevreler MHP'siz bir hükümet için düğmeye basmıştı. Dönemin Başbakanı Ecevit'in rahatsızlanarak hastaneye kaldırılması ise bu "projenin" hayata geçirilmesi için "fırsat" addedilmişti.

O dönem Emin Çölaşan'ın "Bay Ecevit" başlıklı yazılarını hatırlayın. Ecevit'e "açık mektup" yazan Çölaşan "Sayın Başbakanım, bu hastalık durumunda ne olacak?.. Bir süre için görevi hiç değilse vekaleten başkasına devretmeniz iyi olacaktır." diyordu.

Ecevit koltuğu bırakmamakta inat edince, birden bire Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Tayyip Erdoğan ve İsmail Cem'in Almanya'da matbaa açası gelmişti.

Tesadüf bu ya o açılışın ardından DSP'de çözülme başlamıştı. O dönem Ecevit'in hastalığını gerekçe göstererek gitmesi için yayın yapan "merkez medya"nın amiral gemisini hatırlayalım. Hatırlamadıysanız google'a İsmail Cem, YTP, Kemal Derviş yazıp enter'a basın.

Çölaşan'ın Ecevit hastanedeyken "Bay Ecevit" diye çağrı yaptığı gazete Hürriyet, Almanya'daki matbaasının açılışında MHP'siz hükümet senaryolarına ev sahipliği yaptığı "iddia" edilen isim Hürriyet'in patronu Aydın Doğan ve o gazetenin Genel Yayın Yönetmeni de Ertuğrul Özkök'tü...

Şu sıralar mertlik dersi veren Özkök, 57 gün hastanede yattıktan sonra evinde tedavi gören "Bay Ecevit"e hitaben "Bırakın artık sayın Başbakan!" manşeti atıyordu.

Şimdi kalkmış, tarih kaydırmaları ile MHP Genel Başkan adaylarına "mertlik" dersi vermeye çalışıyor.

Sevgili Ertuğrul "densizliğine yoldaş" olamayacağız, sen git Budizm'i yaz. Ne yapacaksın iç siyaseti, MHP'yi...

İç siyasete en son 2002'de müdahale etmiştiniz eseriniz ortada...

***

Özkök'ü anlıyorum da bu bizim muhalefet muhalifi arkadaşları anlamıyorum...

Arkadaşlar! Kongre isteyen Genel Başkan adaylarını eleştirmek istiyorsanız bunu Ertuğrul Özkök'e sarılarak yapmanıza gerek yok.

Muhayyileniz bu konuda oldukça zengin. MHP'nin iktidardan gitmesi için türlü tezgâhlar kuran bir zihniyetin argümanlarına ihtiyacınız yok...

Partide değişim talebini dile getiren adayların Devlet Bey'in tedavi sürecinde ne kadar nazik ve hassas bir yaklaşım gösterildiğini bilerek bu argümanlara sarılmak yanlış.

Koray Bey'in de dediği gibi; Bu işin sonunda kucaklaşacağız, yüz yüze bakacağız. Bir anlık öfkeyle ve gazla yarın karşılaşınca yüzümüzü kızartacak şeyleri yazmanın, söylemenin gereği yok.

Görüyorsunuz dün ajan, hain sınıfına koyduğunuz insanlarla gün geliyor köşe arkadaşı olabiliyorsunuz. Ondan sonra geçmişte yazdıklarınızı izah etmek için çırpınıp duruyorsunuz.

Size de yazık...