Ne yazmak istedim ne yazdım!..

Bugün siyaset yok…

Niyetim öyle…

Becerebilirsem siyaset yazmayacağım.

O nedenle de farklı şeyler yazmak istiyorum.

Siyaset iyiden iyiye çıkıkçı çarşısına döndü.

“Pazarlık yapmıyoruz" diyenler, pazarlığın dibine vuruyor ya, hepsi de sessiz ve derinden gidiyor.

*

Mesela iktidar!..

Allah aşkına 20 yıldır memleketin geldiği nokta bura mı olmalıydı?

Böyle mi olmalıydı?

Yurdum insanının yarısından fazlası muhannete muhtaç bırakılmışken, nasıl oluyor da o insanlardan oy isteniyor, benim aklım havsalam almıyor azizim.

Oysa bütün siyasiler “Önce insan” demiyorlar mıydı?

Diyorlar…

Diyorlar da laf ola beri gele.

*

Ya muhalefet!

Muhalefet iktidara karşı alternatifler ortaya koymaya çalışıyor ya, yok.

Yetmiyor… Yetemiyor.

İktidar ne yapıyor ne ediyor baskın çıkmayı, seçimi lehine döndürmeyi biliyor.

Nasıl olduysa geçen yerel seçimlerde ‘İmamoğlu’ diye biri çıktı ve AKP’nin -yani iktidarın- bütün planlarını bozdu.

*

Bozdu bozmasına ya, yine de iktidar baskın karakter rolünü çok güzel oynuyor.

Doğrusu iktidar mı oynuyor, yoksa AKP Genel Başkanı mı orası milletçe malum. Ancak bence AKP Genel Başkanı.

*

Çünkü o müthiş bir baskın karakter.

Nereden biliyoruz.

Parti içindeki etkisinden…

Hiçbir partili, genel başkanlarının sözünün üstüne söz söylemezler.

Hatta onlardan yana olan gazeteciler dahi, Beyefendinin sözünün üstüne söz söyleyemez.

Niye?

Çünkü Beyefendi’nin müthiş etkili bir aurası var.

Belki son yıllarda biraz ivme kaybetmiş gibiyse de yine de oldukça etkili.

*

Beyefendi şöyle bir kızıp… daha doğrusu tepesi atıp da:

“Siz kimsiniz!.. Hepinizi bir çırpıda devre dışı bırakır, yeniden hem de sizden daha iyilerini bulurum” dediğinde, partiden bir kişinin dahi gıkının çıkacağını sanmıyorum.

“O, ne diyorsa doğrudur.” denilir.

*

Beyefendi etkili.

Parti içinde etkisini sürdürdüğü halde muhalefete karşı da etkili.

Bakın bu zamana kadar hangi muhalefet onu yerinden etti.

Edemedi.

Baktı ki edemeyecek, kimi muhalefet de dibine girdi.

*

Hayatın bunca çekilmez hale getirilmesine…

Pahalandırılmasına…

Gençlerin yarınsız bırakılmasına rağmen, hâlâ da halkta karşılığı var.

Hem de öyle böyle değil.

Bu nasıl oluyor anlayamadım.

Sahiden bu bir tez konusu olmalı!..

*

Tez konusu olmalı da Sayın Genel Başkan kendisine sahip çıkana o da sahip çıkıyor…

Nerede nasıl davranılacağını biliyor.

Kendileri yanlış da yapsa…

İhanet de etmiş olsa mesela:

“Biz İstanbul’a ihanet ettik” diyebiliyor.

Deyince de ne oluyor?

Hiç.

Millet onu alkışlıyor.

Çarşı pazar yangın yeri haline gelmiş olmasına rağmen, yirmi yıldır başımızda.

Ne diyeyim Allah selamet versin.

*

“Bu seçim ne olur?” derseniz…

Artık ben bir tahmin yapamıyorum, ama İstanbul’la ilgili düşüncem Kurum, ipi göğüsleyemez.

Ben öyle diyorum.

Belki de öyle istediğim için öyle diyorum, bilemiyorum ki.

*

Bakar mısınız, güya siyaset yazmayacaktım ya, bu sefer beceremedim.

Neyse başka sefer de insanın ruhunu okşayan bir ‘Aşk’ yazısı paylaşırım sizinle.

*

“Hey aşk!

Sen nelere kadir değilsin ki!..” derim mesela!..

Mesela!..

Yazarın Diğer Yazıları