Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Neden tutuklandılar?

Usulsüz dinleme, casusluk, sahte evrak oluşturma vs. gibi iddialarla göz altına alınan polislerin bir bölümü tutuklandı. Savcılık sorgusundan sonra mahkemeye sevk edilerek tutuklanan 8 kişi, kendilerini mahkemeye getiren meslektaşlarına saldırmış. Kimse yanlış anlamasın ama söz konusu polisler niçin gözaltına alındıklarını ya da neden tutuklandıklarını bilmiyor demek ki... Oysa aynı polisler Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Askeri Casusluk ve Odatv benzeri davalarından tecrübeliydiler. Böylesi operasyonlarda tutuklanmamak sürpriz olmalıydı. Bu memleketin askeri, gazetecisi, akademisyeni, siyasetçisi, polis müdürleri tutuklanma kararından sonra ne hakimlere, ne savcılara ne de polislere bir tek olumsuz söz söylemedikleri gibi “tutuklanmasak şaşırırdık” diyerek başlarına örülen çorabın farkında olduklarını ifade ettiler.
Çok değerli dostum Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel, Beşiktaş’ta kurulan pusuyu “İstiklal Harbinde savaşanlarla o günlerde asker kaçaklarının mücadelesi” diye özetlemişti. Vaziyeti yakın siyasi tarihimizin hem sanığı hem de avukatı Emcet Olcayto “Vakıa, tutuklanacağız her halde ve zaten aksini yaparlarsa büyük ayıp ederler” sözleri ile kadir gecesi tutuklanmalarını son derece sakin karşılayanlar arasındaydı. Aynı günlerde İstanbul polisinin fırtına isimlerinden Adil Serdar Saçan;  “Bizim tutuklanmamızı isteyenler ve düzeneği kuranlar ise mübarek kadir gecesini ihya ediyorlardı her halde. Öyle ya, kafir, laikçi, dinsiz devletin savunucuları bu mübarek gecede hapse tıkılacaklardı. Allah bu günleri de göstermişti bu kerameti kendinden menkullere. Bir tek eksik vardı ya da problem, biz neyle suçlandığımızı bilmiyorduk.’Aman canım bu din düşmanlarına ne yapılsa haktır. Mübarek gecede tıkın içeri gitsin’diye seslendiklerini, daha tutuklanmadan bizi mahkum eden medyadan öğrenmiştik. Köpeklerin bile ses çıkarmadığı gecede, bazıları avaz avaz havlıyordu. Hem de bunu din adına yapıyorlardı. Zulme uğrayan biz miydik yoksa tüm zamanların zulümlerine kapıyı kapatan İslam’ın kendisi miydi?” diye soruyor.
Çağlayan Adliyesi’nde tutuklanan polisler niçin tutuklandıklarını bilmiyor besbelli... Oysa günlerdir “operasyon geliyor” diye davul çalıyordu yandaş medya, tıpkı Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında olduğu gibi. Yazık bu çocuklara, bile diyemiyorum. İnsan birazcık olaylardan ders çıkarır. Böylesi davaları okuyan, takip eden tecrübe kazanır.
Silivri’deki duruşmalarda zanlılar neden tutuklanacaklarını, niçin içeri tıkılacaklarını çok iyi biliyordu oysa. 12 Şubat 2011 tarihindeki buz gibi havada Silivri’deydim. Aralarında emekli Kuvvet Komutanları, muvazzaf general ve subayların bulunduğu 163 kişiyi tutuklamayı kafaya koyan Ömer Diken başkanlığındaki mahkeme heyeti verdiği arada Jandarma Komutanını çağırıp  “Biraz sonra toplu tutuklama kararını açıklayacağız. Burada yüzlerce komutan var. Yüzlerce yakını var. Bir direniş olabilir. Askerler komutanlarına karşı yaptırım uygulamayabilir. Olaylar çıkabilir. Asla zafiyet istemiyorum. En ufak bir olayda sorumlu olarak sizi de tutuklarım ona göre önlemlerinizi alın!” demişti. 
Jandarma Komutanı da yıllarca emrinde çalıştığı general ve subayların, neden tutuklandığını bildikleri için olay çıkmayacağından emindi. Nitekim kararın açıklanmasından üç-beş dakika öncesinde, o sırada henüz milletvekili olmayan Engin Alan, “Yavuz, bu herifler burada bizi tutuklayacak... Yüzlerine iyi bak!” demişti... Ve tutuklanma kararını hızla okuyan heyet salonu kaçarcasına terk ettiğinde o koca salonda “Harbiye Marşı” okunuyordu. Bir tek kişi bile görevini yapmakta olan askere mukavemet göstermedi. İzleyici sıralarında göz yaşı döken yakınlarını uyarıp “sakın ağlamayın, ağlarsanız çok sevinecekler” diyerek cezaevinin yolunu tuttular. Aylar süren duruşmalarda tablo hiç değişmedi. Niçin tutuklandığını bilenlerle, bilmeyenler arasındaki farkı bilmem milletimiz fark ediyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları