O dolma kalemleri Hollanda'ya iade edecek misiniz?..

Tam yerine geldi manzara koyduk!..

Unutmadık... Unutturmayacağız diye de söz vermiştik...

Almanya, Hollanda, Avusturya... Yer yerinden oynuyor.. Dizi dizi notalar.. Güya adı diplomatik kriz ama nasıl bir üslupsa belden aşağı en ağır savurmalar. Mehmetçiğin başına geçirilen çuvalda muhatap ülkeye itina ile esirgenen notalarda Hollanda'nın hiç gözünün yaşına bakılmaması...

Tamam!.. Nerede ne koşulda olursa olsun Türk milletine ve devletine yönelik insanlık dışı tutum ve davranışlara, haksızlıklara layık olduğu en ağır karşılık verilsin. Ancak bir dakikalığına da olsun durun!.. Şu anda eline satır alıp en ağır AB doğraması yapanlara bir dikkatle bakın lütfen!.. Neymiş efendim? "Naziler"... "Haçlılar"..

Vay bee!..

 PKK/PYD yanı başımızda, "vururuz" diye savurduğunuz Münbiç'de özerklik ilan ediyor. Yunanistan, işgal ettiği adalarımızda her gün birisinde şov yapıyor, Türkiye'ye silah gösteriyor, ortalığı kilise çanları ile çınlatıyor... Tık yok!.. Dışişleri Bakanlığı, krizde Hollanda'nın yanında tutum alan AB'ye sert çakmış!.. Ne demiş?.. "AB'nin basiretsiz açıklaması ülkemiz için bir değer taşımamaktadır"..

Adın Mülayim her yanın sert olsa ne yazar misali!..

Ben unutmadım. Daha önce de sizlere bu köşeden yazdım. 2002 seçiminin hemen ardından, R.Erdoğan'ın tüm Avrupa ülkelerini kapsayan turunda nasıl kapı kapı dolaşıp o günkü liderlerden siyaset yasağının kaldırılması için destek istediğini. AB kapısında tarih için tarih dilenciliği yapılırken büyük dava adamı rahmetli Rauf Denktaş'ın hasta yatağında sıkıştırılıp Annan Planı'na destek için elinden yazılı kağıt alma baskılarını.. Kapı arkalarında AB üyelerine verilen sözleri...

Ya sonra.. İşte o hafızalarımızdan hiç çıkarmamız gereken malum manzara. Sene 2004. 29 Ekim günü... Biz Türkiye'de daha sonra AKP iktidarı tarafından kaldırılan Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını yapıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, aday ülke sıfatıyla AB'nin ilk anayasa metnine imza koyuyor. Haçlı anayasasına!.. Nerde? Roma'da... Kimin gölgesinde?.. Papa X. Innocenzo'nun heykeli altına yerleştirilen bir masada... Kim bu papaz?.. Tarihte, Haçlı seferlerini başlatan...

İmza töreninin yapıldığı mekan; Eski Çağ ve sonraki dönemlerde Roma'nın siyasi ve dini merkezi konumundaki Campidoglio... O tarihte AB dönem başkanı Hollanda.. Erdoğan ve Gül ikilisi Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenen'in huzur ve himayesinde Haçlı anayasasına imza atıyor. O mesut(!) günlerden hatırlarda kalan diğer notlar neler?..

AB Dönem Başkanı Hollanda, Roma'da törenin gerçekleştirildiği mekânı ve civarını Hollanda'dan getirilen çiçeklerle süslemişti. Dönemin Hollanda Başbakanı, liderlere özel kalem hediye jesti yapmıştı!..

Avrupa Anayasası'nın imzalanması için hazırlanan özel kalemlerden iki tanesi de R. Erdoğan ve Abdullah Gül'e verilmişti. Kalemlerin üzerine Latince olarak "Europae Rei Publicae Status" (Avrupa Cumhuriyeti Anayasası) yazılmıştı. Bizimkiler Haçlı anayasasına o özel dolma kalemlerle imza atmıştı. Türkiye Cumhuriyeti adına Haçlı anayasasına imza konulurken, tepelerinde bekleyenler, salonda; "imza attığın kalemi, verdiğin sözleri unutmayasın, anı olarak sakla" diye güya espri yapıyormuş gibi ince ince kafa buluyorlardı...

Eh gerekende de yapılmadı değil!..

Haçlı seferlerini başlatan Papa hazretlerinin gölgesi altında Cumhuriyetin kuruluş döneminde imza hatırına elden gelen neyse yapıldı!.. Reform ve yeni Türkiye kamuflajlarıyla..

"Mustafa Kemal Atatürk'ü silin" talimatı gereği, Başbuğ'un Cumhuriyete emanet ettiği tüm değer ve eserler birer birer yok edildi.

Camilerde Kelime-i Tevhid'den "Muhammedün Resûlüllah" kaldırıldı.

"T.C." tabelaları söküldü. Cumhuriyetin Bayramları hiç edildi. "Ne mutlu Türk'üm" demek yasaklandı. Kumpas davaları ile başlayan Türk Silahlı Kuvvetlerini tasfiye projesi yeni bir senaryo ile son safhasına getirildi

 Ve final sahnesine geçildi... Türkiye Cumhuriyetine son bitirici yumruğun indirilmesine. Ne yapmak gerekiyor?.. Haçlı zihniyetinin sinsi planlarını görüp yıllardır direnen Türk milliyetçileri üzerinde yeni ve kuvvetli bir afyon denemesi...

AB'nin 'Truva Atları' ile kavga dövüş.. Yani, köprü geçilene kadar kayıkçı kavgası...

Yoksa yanılıyor muyum!..

O zaman neden hâlâ Avrupa kapılarında, serbest vize, mülteciler için para diye salya sümük geziliyor.. Niye hâlâ AB kapılarında bekletiliyoruz da tam üyeliğimiz gerçekleşmiyor?.. Neden aman fasılları kapatmayalım, görüşmeseniz  bile görüşüyor gibi yapın diye ağlaşılıyor?..

Madem, Nazi zihniyeti hortladı, Türkiye aşağılanıyor; neden Haçlı anayasasına attığınız imzayı, AB'ye tam üyelik talebinizi geri çekmiyorsunuz?.. Elinizi tutan "duygusal" bağlar (!) mı var?..

Lafla peynir gemisi yürür mü?.. Hollanda Başbakanına, hatıra dolma kalemlerinizi göndersenize!..

Bu iş; "one minute", "Mavi Marmara", "Rusya krizi" ile tıpa tıp aynı!..

Ne yazıktır ki, sonuçta olan hep garip vatan evlatlarına oluyor. Bakalım daha ne filmler izleyeceğiz. Münbiç/Süleyman Şah gibi!..

Yazarın Diğer Yazıları