Ortak soru: 1 Kasım'da seçimler olacak mı?

Son günlerde bana sık sorulan soru şu: "1 Kasım'da seçimler olacak mı?" Bu sorudan da anlaşılıyor ki çok kimse seçimlerin ertelenebileceğini tahmin ediyor. 

Güvenlik meselelerinde Türkiye'nin sayılı uzmanlarından biri olan MHP Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, Sözcü'ye yaptığı açıklamada, "Erdoğan, PKK'ya karşı askeri operasyonlarla Güneydoğu Anadolu'da halk üzerinde çok ağır bir baskı kuran HDP/PKK'yı geriletmek ve Kasım 2015'te yapılacak erken genel seçimlerde AKP'nin Güneydoğu'da daha fazla oy almasının zeminini oluşturmak istiyor... Bakın bu ortamda seçimler iptal bile edilebilir" demişti.

Bu arada, önsezileri çok güçlü olan ünlü gazeteci Rahmi Turan, Güneydoğu'daki oyların geçersiz sayıldığı bir seçim tasarlandığından ve böylece AKP'nin son seçimde yüzde 41 olan oy oranının tek başına iktidarı sağlayacak seviyeye yükseltileceğinden kuşku duyduğunu açıkladı.

Son olarak HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, "Doğuda seçim yapılacak bir koşul yok. Bu koşullarda sandık kurulması imkânsız. Eğer anketler Ak Parti'yi çok düşük gösterirse seçimi erteleme yoluna da gidebilirler" dedi.

***

Benim görüşüm ise şöyle: Yargı, emniyet, ordu, eğitim teşkilatı ve basın son sekiz yıldır AKP iktidarından darbe üzerine darbe yedi. Üstelik bu darbelerin tamamı hukuk dışıdır. Eğitim, adalet ve güvenlik açısından devletin bütün sigortaları değilse bile çoğu gevşetilmiş durumdadır. Suçüstü bir durum söz konusu olmadığı halde bir ilin başsavcısının komşu ilin başsavcısını gözaltına aldırabildiği bir ülkede yaşıyoruz. Hâkim-savcı teminatı bir tarafa, iktidarın aleyhine ama hukuka uygun kararlar veren hâkimlerin meslekten atılabildikleri bir dönemi yaşıyoruz. Üstelik o meslekten attıkları hâkim-savcıları, ülkenin ana dayanağı olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibarını yok etmek için kullanmışlardı. Böyle bir ülkede, seçimler için de büyük bir kumpas kurulması beklenir!

Zira AKP ve kurucuları artık kaybedenlerdir. Bırakın yüzde 41'i, yüzde 35'i, yüzde 99 oy bile alsalar kaybettiler. Çünkü devlete ve millete karşı çok büyük suçlar işlediler. Artık, hiçbir seçim kumpası, akıbetlerini geciktiremez.

***

Bakınız son olarak Erdoğan, Yemen'in istifa eden ve firari olan Cumhurbaşkanı Mansur Hadi'yi, Türkiye'ye davet etti! Erdoğan, Irak'ta cinayetler işletmekten mahkûm edilen Haşimi'yi Türkiye'de misafir ediyor. Mısır'da da idamla yargılanan Mursi'nin yanında duruyor! Türk Milleti'nin "mazlumun yanında yer almak" şiarını esas aldığı gerekçesiyle, politikasına destek bekliyor. Oysa bu insanlar mazlum değil. Gerçek şu ki Erdoğan'ın danışmanlarının oluşturduğu "Müslüman Kardeşler Enternasyonali" projesini ABD fark etti ve buna karşı Mısır'da darbeyi destekledi. Mısır'daki darbe, aynı zamanda Erdoğan'a da yapılmıştır. Bu sebeple, hâlâ Mursi'yi destekliyor.

Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün kurduğu Asya Yatırım Bankası'na katkıda bulunarak "diyalog ortağı" gibi uydurma bir unvan edindi. Herkes görüyor ki bu girişim, millî bir stratejinin ürünü değil, ABD'ye mesajdır. Obama bir ara beyzbol sopasını göstermişti ama sonra Erdoğan ile iş birliğine devam etti. Çünkü onu iç ve dış politikada köşeye sıkıştırdı. Şimdi kendi politikalarını daha kolay dayatıyor. İncirlik Üssü'ne yerleşmek gibi...

Sonuç olarak; Türkiye'de her an her şey olabilir!

Bu çerçevede yorum yaptığım bir dostum, "Ben bir mesaj alamadım" dedi. Herhalde gönlünü ferahlatmamı bekliyordu. Keşke birisi pembe bir tablo çizse de ben de ferahlasam!

 

Yazarın Diğer Yazıları