Son karar; "erken seçim yok"

"Saç ektirmesi" ile dikkatimi çekmişti. Sonra Erdoğan'ın Ak Parti Başkan Yardımcılığına getirmesiyle ilgim arttı. Bu görev verilirken "parti sözcülüğü" ilave edildi. Bir anda "ekran yüzü" haline geldi.

CNNTÜRK'te Şirin Payzın'a tek başına konuk olmasıyla şaşırdım. Üstelik saatler süren "Ne Oluyor"un tamamı ona ayrılmıştı. Birkaç haftadır iki isimli -onlar da birer birer alındı- devam eden programda bu kez CHP'li yoktu. Belki pazarlık böyleydi, bilemiyorum.

Neticede Mahir Ünal'ı aynı gün hem "suare"de hem "gece yarısı kuşağı"nda iki kez izlenme imkanı sağlandı.

Düşünün ABD Başkanlarının yılda sadece iki defa ekrana çıkıp demeç verdiği yüzyılda Ünal'a tanınan imkan başkasına nasip olmaz. Amerika'dan bir örnek daha verirsem, Başkan 365 günde bir tek radyoya da demeç verir. Tabii bu işler Trump'a kadar böyleydi. Bundan sonrasını bilemiyorum.

Bizde malumunuz Cumhurbaşkanı ve Başbakanı her gün izliyoruz. Bu ikiliye şimdi damat bey de dahil oldu. "Con Ahmed'in Devirdaim Makinesi" örneği sıraya giriyorlar. Önemli tartışma programı, hatta belgeseller "cart" diye kesiliyor ve toplu açılış ve kongre konuşmaları yayınlanıyor. Günde en az altı defa bu uygulamaları izleyebiliyoruz. Hem de öyle böyle değil. Mevcut ulusal kanalların yüzde 95'i aynı anda bağlanıyorlar.

Mesela ben kurtuluşu iki adreste buluyorum; TRT Müzik ve spor kanalları. Atlamayayım, bir de radyom var. TSM'nin her şeyi "TRT Nağme".

Sadede gelelim

Aynı zamanda Kahramanmaraş milletvekili olan Mahir Ünal bazı konulardaki cevapları geçiştirdi. Hatta kadına şiddetle olanı duyunca sinirlendi. "Bu memlekette hiç mi iyi şeyler olmuyor?" çıkışında bulundu. Hani elinden gelse bir KHK daha çıkarıp hepsine yayın yasağı koyacak havası verdi. İnanmadan söyledikleri de vardı. Güneydoğu'da HDP'nin oy kaybedeceği gibi. Bu temennisinin mümkün olmadığı ortada.

"MHP ile ittifak" için, "Bu sabah-akşam konuşularak gerçekleşmez. Öncelikle Uyum Yasaları'nı ele alıyoruz. Hatta beş alt komisyon kurduk" dedi. Bunları söylemesi doğaldı. Çünkü "konunun tek seçicisi belli".

Bence Mahir Ünal'ın en önemli sözleri şöyleydi:

"Kesinlikle ifade ediyorum, erken seçim yok". Payzın'ın tekrar tekrar sağlama yaptığı bu soruya verdiği karşılık çok netti. Belli ki yayına girmeden bu sorunun geleceğini tahmin edip, genel başkanından onay aldığına ikna oldum. Beni bile inandırdığına göre, herkes "seçim hesapları"nı ona göre yapsın.

***

Konuşan Türkiye

NTV'nin Siyasi İşler'inde politik espriler havada uçuştu. Mehmet Tezkan'ın Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun -gerek kalırsa- "Bir hafta sonra" yapılacağı yanlışı dışında hata olmadı. Onu da Prof. Dr. Burhan Kuzu düzeltti. Bunun dışında epey güzel laf vardı. Yine Tezkan'ın "FETÖ'cülerden her an yeni üçkağıtlar bekliyorum" demesine Kuzu'nun karşılığına bayıldım "Şeytan hep soldan mı gelir? Böyle bir şey yok. Bazen sağdan da gelir. Ben partimden referandumda hayır diyenleri de biliyorum"!

Prof. Dr. Mithat Baydur'un müthiş yakıştırmasını da atlamayacağım; "Adaylarda montaj politikası tutmaz. Başarısız örneklerden birini verebilirim. Mesela MHP'li Mansur Yavaş'ın CHP'den Ankara Belediye başkan adayı gösterilmesi gibi". Baydur'un hoşuma giden diğer örneği 1987'deki "yasakların kaldırılması referandumu"ndandı. Demirel'in kullandığı sloganı hatırlattı; "Konuşan Türkiye". KHK'ların havada uçuştuğu dönemimize yakıştı.

Son KHK'ya ilk anda attığı tivitle karşı çıkan Prof. Dr. Kuzu'nun enteresan yorumunu da kaçırmadım; "Hüküm koyduk. KHK'lar üç ay içinde TBMM'de ele alınmak zorunda." Hocanın atladığı yeni iç tüzüğe göre bu süre bir ayla sınırlı. Uygulayan ise yok. Hepsi Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın masasında bekliyor. Bu bir "Anayasa ihlali" değil mi?

***

Endişeli bekleyiş

İran'daki gösteriler ve ölü sayısının artışı önlenemiyor. Bu konudaki görüşlerimi dün açıklamıştım. Korkum yarın yapılacak "rejim yanlısı gösteri"den. Yönetime sahip çıkılırken, kesinlikle oyuna gelinmemeli. Kardeş kanının akmaması temennim. En büyük umudum Trump'ın saçma sapan konuşmalarında. Dilerim, halkın gözünü açmaya yeter.

***

Notlar

Gelen mesajları topluca cevaplandırdığımı zannettim. Hatayı yurt dışında yollananlarda yaptığımı anladım. Bunlardan Ali Cenap Gümüşcüoğlu'na ayrıcalıkta bulunmak istiyorum. Nerede yazsam beni mutlaka buluyor. Frankfurt'a sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.

...

Vecihi Acun'un yolladığı Eduard Chavannes'in Türk Takvimi'ne teşekkür ediyorum. Belirttiği gibi Çinlilere mal edilen ayların hayvan isimleriyle zikredildiği bu takvim, aslında Türklere aittir.

Yazarın Diğer Yazıları