Sonuç ortada: Devlet Bey ile siyasetin sonu hüsran

Son zamanlarda MHP’nin bazı il başkanlarının Devlet Bahçeli’ye destek açıklamaları yapmaya başladığını görünce hafızam beni 15 yıl geriye, taa 1997’ye götürdü...
Milliyetçili Hareket’in banisi, MHP’nin büyük lideri Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatından sonra yapılan ilk kongrede, Tuğrul Türkeş, Devlet Bahçeli, Ramiz Ongun, Muharrem Şemsek, Enis Öksüz Genel Başkan Adayı olarak yarıştılar.
O yıllarda Türkiye’de 75 il vardı. 69 ilin MHP İl başkanı ve teşkilatları kongrede  Genel Başkan Vekili Tuğrul Türkeş’e destek vereceklerini ortak bir deklarasyonla açıkladı. Sadece 6 il diğer adayları desteklediği beyan etti. Ancak 69 İl Başkanı’nın desteğine rağmen Tuğrul Türkeş kongreyi kaybetti...

***

Aradan bunca yıl geçmiş ama MHP’yi yönetenler, MHP’nin tarihine geçmiş bu olaydan ders almamış görünüyor. İl başkanlarına Devlet Bahçeli’ye destek açıklamaları konusunda yoğun bir baskı yapılıyor. Bazı MHP İl başkanlarının art arda yaptığı “Bahçeli’ye destek” ilanlarının ardında Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın telefonlu ve yazılı talimatlarının olduğu biliniyor. Telefonla veya bir yazı ile talimatı alan il başkanına da “Bilge liderimiz Bahçeli’nin yanındayız” açıklaması yapmak kalıyor. Genel Merkez’in baskısıyla Devlet Bahçeli’ye destek açıklaması yapan il başkanları, o ildeki delegenin görüşlerini ifade etmiyor. Bu destek beyanı belki bir kısmının kendi şahsi görüşleri olabilir, ancak büyük bir kısmı da gördüğü baskı ile bunu yapmakta.

***

Baskılar ne kadar şiddetli ve yoğun olursa olsun MHP İl Başkanları, önümüzdeki mahalli ve genel seçimlerde illerinde parti adına iyi bir sonuç alabilmek için, hem de ülkücü hareketin geleceği için sağduyulu bir değerlendirme yapmak zorundalar. Bir ilde en iyi sonucu alacak Belediye Başkan Adayları, Milletvekili Adayları, en isabetli biçimde o ilin il başkanı ve yönetim kurulları tarafından belirlenebilir. Çünkü adayın bölgedeki saygınlığı, halk tarafından sevilmesi, seçmenin tercihinde önemli rol oynamaktadır. Bundan daha önemlisi de oy tercihi noktasında, partinin genel başkanının halk tarafından sevilmesi, saygı görmesi, umut vaat etmesi, heyecan vermesi, seçmen tercihini etkiler. Bu sebeple; il başkanları, ilçe başkanları, belediye başkanları ve oy kullanacak olan bütün  delegeler, bulundukları il ve ilçelerdeki seçmene genel başkanlık makamında kimin olması gerektiğini, kim genel başkan olursa partinin başarılı olacağını, halkın kime teveccüh göstereceğini sorup öğrenmek zorundadırlar.

***

İl Başkanı’nın birinci görevi ilindeki seçimlerde en iyi sonucu almaksa; mahalli seçimlerde aday belirlemedeki hassasiyeti, genel seçimlerde milletvekili aday belirlemedeki hassasiyeti, genel başkanı belirleme noktasında da göstermek mecburiyetindedir. Devlet Bey’e halkın teveccühününün olmadığını, kendilerine sıkça, “Bu genel başkanı gönderin, size oy veririz” denildiğini açıkça ifade eden il başkanı sayısı az değildir. Pek çok teşkilat mensubu,“Seçimlerde MHP’ye oy vermeleri için eşimizi dahi ikna edemiyoruz” itirafında bulunmaktadır. Bu noktada halkı ikna etmek mümkün mü diye meseleye bakmak lazım.
Ey Milliyetçi Hareket’in kutsal sorumluluğunu hücrelerine kadar üstlenmiş muhterem MHP İl Başkanları!
Durum bu kadar açıkken; üstelik milliyetçi hareket partisi köklerinden kopartılıp,
Erciyes Kurultayı, Türk Dünyası Kurultayı gibi hareketin sembol etkinlikleri iptal edilmişken, Ülkü Ocakları’nın tasfiyesi sürerken, Devlet Bey 3 Kasım 2002’de ülkeyi erken seçime götürüp AKP’yi tek başına iktidara getirmişken, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de belirleyici olup Abdullah Gül’ü Çankaya’ya oturtmuşken, yani kısacası MHP; AKP’ye destek veren gizli bir koalisyon ortağı gibi hareket etmişken,  hatta koalisyon ortaklığının da ötesinde gerektiğinde kayıtsız şartsız AKP’nin yanında yer alan bir görüntü çizmeyi sürdürürken bütün bunların farkında olarak Devlet Bahçeli’ye siyaseten destek olmanızın bir izahı var mıdır?
Lidere, “tüm hatalarına” rağmen bu derece bağlılığın “milletvekilli adaylığı” olarak geri döneceğini düşünmek de hem kendi saygınlığınıza hem partinize yapılmış en büyük kötülük olmaz mı?..
Ömür boyu vicdanınıza yük olacak böyle bir yanılgıya düşmemek sizin elinizde...
Fazla kafa yormaya, uzağa gitmeye gerek yok... En canlı örnekler İstanbul, Ankara ve İzmir’de ortada...
İhsan Barutçu, Türkiye’nin en çok delegesine sahip ili İstanbul’da 10 yıl İl Başkanlığı yaptı... Görevi boyunca kayıtsız şartsız Bahçeli’ye destek verip hizmetinde oldu. Bunun karşılığında milletvekili sıralamasında İstanbul’un 3 seçim bölgesinden herhangi birinde 1. sırada olması kadar doğal bir şey olamazdı... Ama olmadı... MHP’nin İstanbul’dan alabileceği oy ve çıkarabileceği milletvekili sayısı üç aşağı beş yukarı belli idi. Devlet Bey kendisine bunca yıl il başkanlğı yapmış İhsan Barutçu’yu seçilemeyeceğini bildiği 4. sıraya koymayı tercih etti. Barutçu, ancak 3. sıradaki adayın istifa etmesi ile milletvekili olabildi.
Yine İzmir’de de10 yıl il başkanlığı yapmış, daha önceki kongrelerde Bahçeli’ye kayıtsız şartsız destek vermiş olan Musavvat Dervişoğlu, 2011 genel seçimlerinde seçilemeyeceği halde 3. sıraya konulmuş ve milletvekili seçilememiştir.
Aynı şey Ankara İl Başkanı Ömer Demirel için de geçerli olmuştur. Başkent’te İl Başkanlığına layık görülen Demirel, seçilebileceği bir sıraya layık görülmemiş, 6. sıradan aday gösterilen Demirel’in seçilmemesi sürpriz olmamıştır.

***

Uzun lafın kısası; eğer Devlet Bahçeli’yi siyaset yapma noktasında destekliyorsanız 3 büyük ilden verdiğimiz örneklerde olduğu gibi bunun da bir anlamı ve karşılığı yoktur. Böyle bir yapıda siyaset yapma imkanı bulsanız bile bunun ne size, ne MHP’ye, ne de Türkiye’ye bir faydasının olmayacağı açıktır. Tercih size kalmış...

Yazarın Diğer Yazıları