Milliyet gazetesinin el değiştirdikten, hele hele yönetimi değiştikten sonraki durumu ortada. Perşembe günü birinci sayfadan "Gülen'den MHP'ye sızma harekatı" başlıklı bir haber yayınlamış. Sahibi fırçalanarak ağlatılan Milliyet'in, merkez statüsünden, yandaşa terfi ettiğini bilmeyen yok. Bir dönem haberciliğin referansı konumundaki bu gazete bizlerin gözaltına alınışını daha yeni haber yaparken "5N1K" kuralını unutmuş. Ya da sipariş üzerine görev ifa ediyor. Her şeyden önce gözaltı kararı verilenlerin sayısı 21 ama Milliyet 33 rakamı ile önümüzdeki günlerde "yeni dalga"nın geleceğine mi işaret ediyor? Öte yandan haberde kullanılan "gözaltındakilerin bazıları çıkarıldıkları adliyede serbest bırakıldı" ifadesi de yanlış. Ben dahil serbest kalan arkadaşlarım, Emniyet'te ifadeler alındıktan sonra salıverildik. Yani adliyeye gidip savcının, hakimin karşısına çıkmış değiliz.

***

Kumpas davalarındaki tecrübelerime dayanarak Milliyet'in haberi, yandaşların daha önceki tutumlarını, özellikle havuz gazetesinin hedef göstermelerini yorumlayarak; "Ülkücüler hakkında MHP'ye sızma" iddiasının önümüzdeki günlerde farklı isimler, özellikle muhalifler hakkında gözaltı dalgasının başlatılacağını sanıyorum.

Dahası "Gözaltında ülkücü yok. Yargının bileceği iştir" diyen Devlet Bahçeli'nin sözlerini değerlendirdikten sonra savcının soruşturmayı derinleştirme adına yeni gözaltılarla iddianame hazırlayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Kendi adıma "açsalar da açmasalar da umurumda değil." Lakin bu "MHP'ye sızma harekatı" iddiaları en çok FETÖ'cülerin işine yarar. Kanlı darbe kalkışmacılarının yargılanma sürecinde sulandırmak, davanın inandırıcılığını yitirmek anlamına gelir ki bu FETÖ'nün ekmeğine yağ sürer. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "At izi, it izine karışıyor" tabiri boşuna edilmiş lakırdı değil. Cadı avının AKP ve Erdoğan'a zarar verdiği aşikar. Zarar gören sadece AKP ve Erdoğan değil, milletin topyekûnudur. Elde tek somut belge olmadan 3 sayfalık imzasız ihbar mektubu ile hareket etmek yasalara aykırıdır. Neticede kamuoyunda "MHP muhaliflerini sindirme" düşüncesi kendiliğinden oluşmuştur. Hatta bu girişimin Devlet Bahçeli'nin koltuğunu korumak, delegelerin demokratik hakkı olan olağanüstü kurultay talebini hukuksuzca engelleme girişiminden ibaret olduğu kanaati yayılmıştır.

***

Bugünden itibaren "MHP"ye sızma harekatı" adıyla yeni gözaltıları başlar ve zaten vesayet altına girmiş olan mahkemelerin dava açması gerçekleşirse, meşruiyet tartışmaları had safhaya ulaşacak. AKP iktidarının MHP yönetimi ile beraber operasyon yaparak ülkücü hareketi bölmeye çalıştığı ortaya çıkacaktır. Bu gerçekten hareketle bu sütunlardan uyarı görevimizi yerine getiriyoruz.

Önümüzdeki günlerde o ihbar mektubunun peşine düşeceğiz. İsimleri belirleyenler ve yazanlarla ilgili ciddi bilgi akışı başladı. Her birini kamuoyuna açıklayarak maskelerinin düşmesini sağlamak da boynumuzun borcu.

Sonuçta çiğ yemedik ki karnımız ağrısın. Neticeyi vaftiz olanlar ile vaftiz edenler düşünsün!..