Söyler misiniz, şu yer kürede bizden daha yalnız bir millet ve devlet var mıdır? Zannetmiyorum ki olsun. Biz de tıpkı o devletler gibi düne kadar dostları olan bir devlettik. Ancak yöneticilerimizin birilerinin sözüne uymaları, kaprislerine kurban olmalar ve dış politikayı yeteri kadar bilmemeleri sonucu bu hale geldik. Bu yalnızlığımız iyi bir şeymiş gibi, süslü bohçalar içinde halka takdim edilerek adına "Onurlu yalnızlık" dedik. Halbuki daha dün çevremizdeki kurduğumuz dostluklarla bölgemizi barış ülkelerinin yaşadığı milletlerin toprakları olarak ilan etmiştik. Eğer önceki doğruysa şimdiki neyin nesi, şimdiki doğruysa önceki neydi takdiri sizlerindir.

***

                Dün pikniğe birlikte gittiğimiz kardeşimiz Esad'la bugün kanlı bıçaklı olmak. Batının her türlü ambargolarına karşı yanında yer aldığımız İran'la gizliden gizliye olan savaş halimiz. Irak'ta ABD'ye verdiğimiz destekle yıktığımız Irak'ın ABD tarafından atanan liderleriyle savaşın eşiğinden dönüşümüz. Yunanistan'a Ege'deki adaları peşkeş çekmemize rağmen hiç anlaşamayışımız. Yüz bin Ermeni'yi ülkemizde kaçak işçi olarak barındırdığımız halde bayrağımızı yakmalarının bir anlamı olsa gerek. Bu yaptıklarımızın ülkemize olan faydaları ve zararları hesap edilmiş midir? Doğrular neden saklanır?

                Birilerinin emriyle üç saniyelik sınır ihlalinde Rus uçağını düşürerek edindiğimiz düşmanlık sonucudur ki ekonomimiz milyarlarca liralık zarara uğrarken, bize o uçağı düşürttüren sözde dostlarımız, Kilis'te onlarca mal ve can kaybını önlemek ve Türkmenlere sahip çıkamamamıza neden olan Suriye'ye girişimizi engellemelerini neyle ifade edilebilirler? Mısır'da aynı görüşü savunuyoruz diye demokrasi kılıfı adı altında Mursi'ye sahip çıkarken, Suudi Arabistan'da demokrasi mi var da liderlerinin kaldığı otelde ayağına giderek hediyeler sunduk?

                Libya'da Kaddafi'nin gitmesi için Batılılara yardım ederek, Kaddafi sonrası şantiyelerimizin yakılması, alacaklarımızın ödenmemesi ve tüm iş birliğimizin sona ermesi bize ne kazandırmıştır? Mazlumun yanındayız söylemleriyle Hamas lideri Halid Meşal'i baş üstünde gezdirirken, geçmişte Filistin'deki kamplarda komünistleri onlar eğitmediler mi? O Hamas lideri değil miydi, bölücülere devlet kurmak sizin de hakkınız diyerek teşvik eden? Bunlara karşı olanları bizde karşı olarak ne elde ettik? Fıtratımız gereği baktık ki çevremizde düşman olacak devlet kalmadı, bizde uzaklara açılmaya karar verdik. Kararımız gereği bize bizden de yakın olan Bangladeş devletinin, Cemaati İslam Lideri Motiur Rahman Nizamı idam etmek istiyor diye büyük elçiyi geri çekerek onları da düşman ilan ettik.

***

                Tüm bu tavırlarımız karşılığında olanların zararı, devletimize ve milletimize olmuştur. Ekonomimiz "S.O.S" vermiş, dünya milletleri arasında haklı davalarımızda bize destek olanların sayısı giderek daha da azalmıştır. Böylece Batı emperyalizminin kucağına itilmişizdir. Bunu gören sözde o dost görünümlü düşman Batı devletlerinin iştahlarını depreşerek her konuda olduğu gibi vize konusunda da yeni isteklerle karşımıza çıkmaya başlamışlardır. Cumhurbaşkanımız bu taleplere haklı olarak karşı çıkıp "siz kimsiniz bizi yönetmeye kalkıyorsunuz" demektedir. Ancak birileri de çıkıp siz kimsiniz de bizim iç işlerimize karışıyorsunuz derse ne cevap vereceğiz?

                Yalnızlığımız sadece dışarıda değil içeride de devam etmektedir. Her gün şehitler gelirken, ülkenin refahı için harcanması gereken paralar teröre giderken, dün kol kola girdikleri ve silahlanmalarına göz yumdukları ülkeyi bölmeye çalışırken, ülke hükümetsiz bırakılarak millet yalnızlığa itilip ne yapacağını bilemez hale getirilmiştir.      

Yazık bu millete, neyin nereden geleceğini ve nasıl olacağını bilemez duruma düşürüldü. Derdimizi anlatacak, hal hatır soracak bir komşumuz kalmadığı gibi bunu bilen yamyamlar da her bir taraftan saldırıya geçmiş durumdadır. Demek ki, milletler de yalnızlığa itilebiliyor. İşte bizi de birileri bu yalnızlığa itti. Öyle bir yalnızız ki, hem de çok yalnızız.