Yoksulluğa teslim olan Türkiye

Gazetecilik yaşamımda pek çok politik hikaye ve safsata dinlemek zorunda da kaldım...

Siyasetçilerin öyle tuhaf vaatlerini not aldım ki mitinglerde, ne meydanları dolduranlar inandı o havalı, cakalı, renkli laflara ne de politikacıların ahkamını medyadan takip edenler...

Siyasettir bu; herkes herşeyi söyler de, arkası gelmez uçuk ve de hayali vaatlerin... İktidara geleninden muhalefette kalanına kadar seçim biterse tüm vaatler de hak getire... Velhasıl, kimse kimseden hesap sormaz mücadele Meclis'te bitince...

Maksat seçmeni sandık başında uyutmaksa, at kafadan ne istersen, hesap soran da yoktur bu memlekette, yalan-dolan vaatlerin arkasını sorgulayanlar da...

Diyebilir ki kimileri, "millet madem yalana inanmıyor, seçmeni yıllarca uyutanları neden ısrarla iktidara getiriyor?.."

Aslında milletimiz yalnızca "mağduriyet" edebiyatına inanmıyor, belki çaresizlikten de olsa çok çabuk kanıyor uyanık siyasetçilere ve çok çabuk düşüyor hikayeci politik figürlerin, o pembe hayallerinin peşine...

"Umut fakirin ekmeğidir" derler ya, kimbilir belki de bu yaklaşım düşürüyor milleti hayalici siyasetçilerin tuzağına...

İşte bu nedenle de çok eskilere gitmeye gerek yoktur aslında;

Turgut Özal'ın "bir koyup üç alacağız" iddiasına değil yalnızca, Tansu Çiller'in "herkese iki anahtar" sözüne bile inandı ya bu millet, işte asıl mesele... Peki ya sonuç?.. Maalesef o da her zamanki gibi hüsran mı hüsran!..

Ama yine de dünle bugün arasındaki uçurum farkına bakarsak; hiç kuşkunuz olmasın, "sağ-sol" kavgalarında şiddet yorgunu haline gelen toplumun, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında, salt "kan dökülmesin" diye peşine düştüğü siyaset unsurları bile milleti uyutmak konusunda çok daha insaflıydılar...

***

Çöplüğe düşürülen umut!..

2002'den bu yana iktidarda duran AKP'nin de onlarca hayali vaadiyle sandığa gitti bu millet...

Seçim zamanları meydanlara asılan pankartlara, duvarlara asılan afişlere, miting meydanlarında gırtlaklar yırtılırcasına sıralanan komik vaatlerle ilgili arşivlere bakılırsa, eminim çok utananlar olur söylediklerinden...

Bir türlü gerçekleşmeyen ve sosyal medyada alay konusu olan "millî uçak" ya da "millî otomobil" hayalinden söz etmiyoruz yalnızca...

Bugün milleti mağdur eden, boş hayallerin içinde çırpınır hale getiren sosyo-ekonomik çöküşlere bakarsanız; hiç kuşkunuz olmasın, miting meydanlarında ısrarla sıralanan boş hayallerin travması da vardır ardında...

2002-2018 arasında gerçekleşmeyen binlerce vaadi anımsatmaya gerek yok... Çünkü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Betül Sayan Kaya'nın önceki gün AKP Ataşehir ilçe kongresinde yaptığı bir komik konuşma var ki, iktidarın tüm hayali vaatlerini de bir çırpıda geride bıraktı...

Bir siyasi vaat değil aslında Kaya'nınki... Tam aksine, milleti refaha kavuşturacağı iddiasıyla son 15 yılda AKP'lilerce sıralanan ancak büyük bölümü gerçekleşmeyen vaatlerin topyekûn yıkımıdır söyledikleri...

Demiş ki Aile Bakanı olacak hanımefendi; "Yoksullukla mücadele ettik... Son 15 yılda, yoksulluğu en fazla azaltan ülke, Türkiye oldu. Biz sadece yardım yapmıyoruz, yaptığımız sosyal politikalarla yoksullukla mücadele ediyoruz. Bu konuda başarımızı tüm dünya takdir ediyor!!!"

Hani derler ya, "neresinden tutalım bu sözün?.." Hani derler ya, "neresinden tutsanız dökülüyor..." İşte bu laflar tam da öylesine...

Çünkü tam da ABD dolarının 4 TL'yi aştığı dönemde söyledi bu sözleri Aile Bakanı!!! 

"Sosyal Destek Programı'yla evlere giriyoruz. Dezavantajlı evlerden başlayarak kapı kapı dolaşıyoruz, ailenin ihtiyaçlarını yerinde tespit ediyoruz" sözleriyle kendini hemencecik tekzip de eden Aile Bakanı'na birileri soracak mı acaba; adeta "yoksullaştır-köleleştir" stratejisinin uygulandığı bir ülkede yaşananlara uyuyor mu "yoksullukla mücadele ettik" edebiyatı?..

Yanıt verecek mi birileri; İşsizlik, açlık, yoksulluk ve sefalet neden büyüyor bu ülkede?..

Sokak başlarında yoksullara yemek dağıtan, derneklere ve hayırseverlere ait aşevlerinin sayısı neden artıyor büyük kentlerde...

Ve de her gün niçin çok daha fazla insan hava kararınca pazarların kurulduğu sokaklarda ya da çöp konteynerlerinde sebze topluyor, yuvalar neden yıkılıyor, asayiş olayları neden artıyor Türkiye'de?..

***

Şeker bile acı artık!..

Yalnızca politik vaatçiliğin hayal kırıklıkları yaşanmıyor bu ülkede, Atatürk gibi ciddi ve yalansız devlet adamlarınca vaatten çıkartılarak, yaşama geçirilen gerçekler de yıkılıyor!..

"Özelleştirme" furyasıyla aslında bir talan düzeni almış başını gidiyor ki, eminim herkesin aklında aynı soru vardır; "Kim durduracak bu yıkıcı gidişatı?.."

CHP lideri Kılıçdaroğlu meydanlarda, "şeker fabrikaları stratejiktir, senin feriştahın gelse kapattırmayacağız" diye isyan ediyor ama pervasızlar hiç dinlemiyor...

Akşener, "millî değer satılamaz" diyerek özelleştirme tuzağının ardındaki oyuna karşı çıkıyor ama iktidar yine de bildiğini okuyor...

Doğruya doğru; CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi el ele vermiş özelleştirmenin şimdilik son yıkımı olan şeker fabrikaları rezaletinin üzerine gidiyor ama nafile...

İşte önceki gün Çorum ve Alpullu'daki mitinglere katılan onbinlerce yurttaş iktidarı protesto etti ama AKP iktidarı şeker fabrikalarını "ilansız" yapılan ihalelerle yok pahasına satmaya başladı...

Binlerce insanın ekmek kapısı olan 14 şeker fabrikasından ikisinin utanç verici "satış" manzarası ise özelleştirmeyle ilgili gelecekte yaşanacakları da haber verdi;

2011'de 125 milyon dolar tekif edilen Niğde-Bor'daki fabrikaya 83 milyon dolar teklif edilmiş!!!

2011'deki değeri 141.5 milyon dolar olan Kırşehir'deki şeker fabrikasına ise 81.5 milyon dolar teklif verilmiş!!! Devlet işte bu rezalet "özelleştirme" oyunuyla tam 102 milyon dolar zarara uğratılmış!..

Evet; Bu memlekette yalnızca yalandan kurtulamayan siyasi vaatler yıkım getirmedi, artık gerçekçi vaatlerle yapılan millî yatırımlar da yağma düzeninin tuzağında heba ediliyor...

En acısı nedir biliyor musunuz; Bir yandan "millî"cilik edebiyatı yaparken diğer yandan da "millî" olan ne varsa temeline dinamit koyan bir iktidar hiç gelmemişti bu ülkeye...

Şekeri bile acı hale getirdiler ya, tek kelimeyle yazıklar olsun...

Yazarın Diğer Yazıları