Meğerse dünya lideri Başbakan Erdoğan ve iktidarı ne kadar da mağdurmuş. Paralel devlet ile çetesi türlü çeşit komplolarla onu ne kadar da zor duruma düşürmüş. Bu komplocular yok mu? İşte onlar Başbakan’ın bazı bakanlarını ve yakınlarını işlerinden etmişler. Yetmemiş bir de çocukları üzerinden Başbakan’a gelip tutuklamanın hesabını yapmışlar!
‘Haksızlığa uğradım, komploya muhatap oldum ve bize küresel suikast yapıldı’ diyen sanki Başbakan değil de iktidarsız bir grup. Birden bire moderatöre “van minüt”, ABD’ye “elçini burada tutmak zorunda mıyız?” diye kafa tutan dünya lideri gitmiş, yerine yönettiği devletin içine sızmış komplocuların elinde çaresiz kalmış birisi gelmiştir. Bu nedenle Başbakan Erdoğan ‘Hırsız var’ der gibi  “komplo var”, “çete var”  diye bas bas bağırıyor.
Başbakan’ın söylediği gibi iktidarına yönelik bir komplo söz konusuysa ortada komplo yapmaya müsait bir iktidar da var demektir. Sizin genel müdürünüz dört buçuk milyon doları ayakkabı kutularına doldurur onu bir de evine taşırsa, bunu birileri ortaya çıkarır. 750 bin liralık kol saati ortada ise birisi buna bir şeyler der. Bir eve sıra sıra tam da yedi kasa ve içine de milyon dolarlar koymuşsanız, bu birilerinin dikkatini çeker. Jetlerle hediye umre seyahatleri yapılıyorsa, birisi bunlardan söz eder. Komplo kapısı rüşvete kilitli olmayanlara yapılır. Demek ki birilerinin nefis kapıları komploya karşı kilitli değilmiş! Bu gerçeklere halkı ikna edecek kanıtlı ve belgeli cevaplar verilecek yerde rüşvet ve yolsuzluk kanıtlarına rasyonel gerekçe bulmaya çalışmak nafile mesaidir. 
Başbakan Erdoğan, bir gruba karşı verdiği iktidar mücadelesini yolsuzluk ve rüşveti örtmede bir araç olarak kullanıyor. Komplo, küresel suikast, çete ve paralel yapı söylemlerini rüşvet ve yolsuzluğu önemsizleştirme araçları olarak devreye sokuluyor. İktidar gündemi komplolarla, mağduriyetlerle doldurarak rüşvet ve yolsuzluğu unutturmaya çalışıyor. Başbakan Erdoğan’a göre her şeyi devletin derinliklerinde örgütlenmiş paralel yapı yapıyor. İktidar yetkilileri panik içinde dikkatleri rüşvet ve yolsuzluklardan paralel devlet iddiaları üzerine çekmeye çalışıyor. Çünkü kamuoyunun dikkatleri paralel yapıya çevrilince yapılan rüşvet ve yolsuzluklar unutulmuş olacaktır. İktidar bu amaçla yolsuzluğu daha az, malum örgütün devlet içindeki paralel yapılanmasının daha çok konuşulmasını istiyor.
Olgunun özeti şudur: 17 Aralık’tan bu yana bütün dünyanın şahit olduğu rüşvet ve yolsuzluk gerçeğiyle Başbakan Erdoğan’ın halka göstermeye çalıştığı paralel devlet yapısı gerçeği birbirinden çok farklı şeylerdir.
AKP, halkı somut bir biçimde ortaya dökülen ayakkabı kutularını, dolarları, çantaları ve kasaları görmemeye ve önemsememeye çağırıyor. İktidar ve onun resmi ideolojisinin savunucuları bütün yol ve yöntemleri kullanarak var güçleriyle dikkatleri sanıklardan savcıya, rüşvet ilişkilerinden paralel devlet yapısına çekmeye çalışıyor.
AKP, kapısını rüşvet ve yolsuzluğa karşı kilitli tutamadığı için komşusunu komplocu ilan eden kötü bir ev sahibine benziyor. Ortaya çıkan yolsuzlukları üstünü örtmek için kullandığı yöntem yanlıştır. 
Vatandaş AKP’ye şunu söylüyor; paralel devleti bildik, paralel yargıyı kavradık, paralel komployu da idrak ettik ve hatta paralel imama da inandık. Şimdi bize içi dört buçuk milyon dolarla dolu paralel ayakkabı kutularını, paralel bankaları, paralel kasaları, paralel kol saatlerini, paralel takım elbiselerini ve nihayet paralel hediye umre seyahatlerini de anlatın da anlayalım! İktidar yolsuzluk ve rüşvet muhataplığından halkı uyutarak kurtarmaya çalışıyor. İktidar önce uyut, sonra unut yöntemi uyguluyor. Bunun kanıtlı rüşvet ve yolsuzluk için uygun bir strateji olmadığını, farkında olmadan yapıyor!