O adama iyi bakın...
Tanıdınız mı?
Sizden biri mi?
Yırca köyünün muhtarı Mustafa Akın’a iyi bakın?
Hâfızalarınıza iyice kazınsın Soma’da kesilen zeytin ağaçlarına ağlayan bu adam?
Zeytin ağacı için ağlayan adamı iyi belleyin!
Gözyaşı zeytin tânesinin üzerindeki çiğ damlasına dönüşen adamı...
Gözyaşları Ermenek’te, mâdende sular altında kalan 18 mâden işçisinin boğuldukları suya karışan adama bir bakın...
Soma’da 302 insanının köklerinden sökülmesinden sonra, Soma’da kesilen 6.000 ağaca, 1 yılda 6.302 canını muktedire kurban veren Soma’ya ağlayan adama...
“Bir zeytin ağacı olan aç kalmaz der”  Romalılar, aç kalan 6.000 insanına ağlayan adama...
Diyarbakır’da gönderden indirilen bayrak gibi, memleket gibi; teker teker devrilen 6000 evlâdının istikbâline, aç kalan, mâdene girmek zorunda olan insanlarına ağlayan adama durup bir bakın ve cevap verin:
Hiç size benziyor mu?
Ekmeklerini zeytinin karasından umarken, emekleri ve ömürleri maden karasına dönüşecek köylülere ağlayan bu adamı iyi tanıyın...
İnsanlığa bir zeytin ağacının gövdesinden dökülen gözyaşlarıyla seslenen adamı...
Türk’ün Zeytin Dağı’ndaki hâtıralarına ağlayan adamı...
İslâm’ın izzetini timsah gözyaşlarıyla haramzâdeler korurken, zeytin ağacı için gözyaşı döküp insanlığın izzetini koruyan adamı...
Nuh’un gemisine ağzında zeytin dalıyla gelen güvercine ağlayan adamı...
Adem’in gömüldüğü yerde yeşeren zeytin ağacına ağlayan adamı...
İsa’nı gerildiği zeytin ağacına, Musa’nın peygamberlikle müjdelendiği Sina’daki zeytin ağaçlarına, Muhammed’in Busra Panayırı’nda altında konakladığı zeytin ağacına, Tanrı’nın üzerine and içtiği zeytin ağacına ağlayan bu adamı unutmayın...
Bir gün karşılaşma ihtimaliniz olan, bir gün hesaplaşma ihtimâliniz olan, bir vicdanının adâleti yakanıza yapışacak olan bu adamı bir yerlerden anımsamıyor musunuz?
Zeytini, bolluğun, adâletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolü olarak anlatan tüm kutsal kitaplara ağlayan adamı tanıyor musunuz siz?
Gözyaşları kutsal adam, gözleri kutsal adam, gözbebekleri kutsal adam, gönlü kutsal adam, bir zeytin ağacı miktarınca yüreğinden, sökülen ağaçlarını gözyaşlarıyla yeniden yeşertmeye çalışan o adamı tanımıyor musunuz?
Onca haramı boğazlarından geçirenlere,  “O zeytini boğazınızdan nasıl geçireceksiniz, o zeytin boğazınıza durmayacak mı?” diye soran adamı...
Ömründe bir zeytin fidanı dikmemişlerin taş üstüne taş koymakla övündükleri ülkesinin katledilen bütün ağaçlarına ve işçilerine ağlayan adamı...
Tanrı’nın kelâmına ağlayan bu adamı, kutsal kitaplara ağlayan bu adamı, peygamberlere ağlayan bu adamı, insanlığa ağlayan bu adamı, sizin ayıplarınıza, sizin günahlarınıza ağlayan bu adamı bildiniz mi efendiler?
Bakınız ağlıyor adamın biri Yırca Köyü’nde termik santrale kurban edilen zeytin ağaçları için...
Padişahın sarayına kurban edilen Atatürk Orman Çiftliği’ndeki ağaçlara ağlıyor, Validebağ’da günahlarını çıkarmak için İslâm adına dikilecek bir Ortaçağ Kilisesi’ne kurban edilen ağaçlara ağlıyor...
Eskişehir’de sokak ortasında kurban edilen Ali İsmail’e ağlıyor o adam ve yine Diyarbakır’da sokak ortasında şehit edilen Mehmetlere...
İnsan hayatının kıymetinin bu kadar hiçe sayıldığı memlekette adam ağaçlara ağlıyor efendiler!
Hiç utanmadınız mı?