Kadınların en yaygın şikayetleri arasında yer alan ve genellikle ciddi bir endişe kaynağı olan meme ağrısı (mastodini), yapılan detaylı çalışmalarla farklı bir perspektif kazandı.

Medikal literatürde önemli bir yer tutan bu semptomun, büyük bir oranda meme dokusunun kendisinden değil, kas-iskelet sistemi, sinirler ve hatta sindirim sistemi gibi diğer yapılardan kaynaklandığı bilimsel olarak kanıtlandı.

Harvard Tıp Fakültesi'nden Dr. Eleanor Vance, göğüs ağrısı şikayetiyle başvuran hastaların yaklaşık %80'inde, ağrının kaynağının meme dışı yapılar olduğunu vurguladı.

Dr. Vance, 2024 yılında yayımlanan kapsamlı bir çalışmada, fibrokistik değişiklikler ve hormonal dalgalanmalar gibi nedenlerin yanı sıra, özellikle kostokondritis (göğüs kemiği ve kaburga kıkırdak iltihabı) ve pektoral kas gerginliklerinin bu ağrılarda kritik bir rol oynadığını belirterek, "Hastalara, endişe etmeden önce basit bir fizik tedavi veya duruş analizi yaptırmalarını sıklıkla önerdik" ifade etti.

AVRUPA'DAN DESTEKLEYİCİ KANITLAR: NÖROPATİK AĞRIYA DİKKAT ÇEKİLDİ

Avrupa'dan gelen uzman görüşleri de bu bulguları destekledi. İngiltere'deki Manchester Üniversitesi'nden ağrı yönetimi uzmanı Prof. Dr. Julian Holloway, özellikle koltuk altı ve memenin dış kadranlarına yayılan ağrılarda "nöropatik" bileşenin göz ardı edilmemesi gerektiğini açıkladı.

Prof. Dr. Holloway, "Sinirlerin sıkışması veya tahrişi sonucu ortaya çıkan nöropatik ağrı, bazen yanlışlıkla meme dokusu kaynaklı sanılabiliyor. Basit bir interkostal sinir irritasyonu bile şiddetli, keskin bir göğüs ağrısına yol açabilir" dedi.

Uzman, doğru tanının konulabilmesi için doktorların yalnızca meme görüntülemesi (mamografi veya ultrason) ile yetinmeyip, hastanın boyun, omuz ve sırt bölgelerini de detaylıca muayene etmesi gerektiğini kaydetti.

YENİ TANI YAKLAŞIMLARI: TEDAVİYE YÖN VERDİ

Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) eski direktörlerinden Dr. Martin Schmidt, bu yeni bakış açısının hem tanı hem de tedavi süreçlerini önemli ölçüde değiştirdiğini öne sürdü.

Dr. Schmidt, "Göğüs ağrısı şikayetiyle gelen hastaların sadece küçük bir yüzdesinde patolojik bir durum tespit edildi. Geri kalan büyük kitlede gereksiz yere yapılan biyopsi ve ileri tetkiklerin önüne geçildi" açıklamasını yaptı.

Bilim insanları, meme ağrısı şikayetlerinde öncelikle iyi bir fiziksel muayene, ağrı haritalaması ve hastanın yaşam tarzı ile duruş alışkanlıklarının incelenmesi gerektiği konusunda hemfikir oldu. Bu multidisipliner yaklaşım, hastaların doğru tedaviye daha hızlı ulaşmasını sağladı ve tanısal kaygıları azalttı.