Anne ve babanın fazla kilolu veya obez olması durumunda, çocukların yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde obezite geliştirme ihtimalinin önemli ölçüde yükseldiği, uluslararası bilimsel araştırmalarla bir kez daha kanıtlandı. Bu bulgular, ebeveynlerin sağlık durumlarının, çocuklarının gelecekteki sağlık profili üzerindeki doğrudan etkisini ortaya koydu.

BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR ENDİŞE VERİCİ TABLOYU ÇİZDİ

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) tarafından yürütülen geniş kapsamlı bir çalışma, her iki ebeveyni de obez olan çocukların, normal kilolu ebeveynlere sahip akranlarına göre obez olma riskinin on kat daha yüksek olduğunu gösterdi.

Araştırmacılar, genetik yatkınlığın ötesinde, paylaşılan beslenme düzeni ve fiziksel aktivite seviyesi gibi çevresel faktörlerin bu sonuçta belirleyici rol oynadığını kaydetti.

Özellikle çocukluk çağı obezitesine odaklanan bu tür çalışmalar, ebeveynlerin alışkanlıklarının, çocukların beslenme ve hareket alışkanlıklarını modelleme yoluyla kalıcı olarak şekillendirdiğini vurguladı.

UZMANLARDAN KRİTİK DEĞERLENDİRMELER

Konuya ilişkin görüşlerini belirten Harvard Tıp Fakültesi'nden Dr. Barry M. Popkin, durumun bir "yaşam tarzı aktarımı" olduğunu ifade etti.

Popkin, "Ebeveynlerin evde oluşturduğu yüksek kalorili, düşük besin değerli gıda ortamı ve hareketsiz yaşam biçimi, çocukların normal kabul ettiği tek model haline geliyor. Bu, yalnızca genetik bir miras değil, aynı zamanda kültürel bir mirasdır," dedi.

Öte yandan, İngiltere'deki Oxford Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü'nden Prof. Dr. Susan Jebb, erken yaşta müdahalenin önemine dikkat çekti.

Jebb, "Obezite, anne karnından başlayarak çevresel etkenlerle şekillenen bir hastalıktır. Ebeveynlerin kilo verme çabaları ve sağlıklı yaşam tarzı benimsemeleri, çocuklarına yapabilecekleri en önemli sağlık yatırımıdır" şeklinde konuştu.

Prof. Jebb, kamu sağlığı politikalarının, aile temelli müdahale programlarına öncelik vermesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Uzmanlar, sorunun çözümünde ebeveyn eğitiminin ve tüm aileyi kapsayan sağlıklı beslenme ve egzersiz programlarının hayati öneme sahip olduğunun altını çizdi. Bu küresel veriler ve uzman görüşleri, obeziteyle mücadelede odağın yalnızca bireylerden aile birimine kaydırılması gerektiği gerçeğini bir kez daha kanıtladı.