Bilim Kurulu üyesi Pınar Okyay, korona aşısıyla ilgili kimsenin dikkat etmediği gerçeği açıkladı 

Bilim Kurulu üyesi Pınar Okyay, korona aşısıyla ilgili kimsenin dikkat etmediği gerçeği açıkladı 
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Pınar Okyay "Aşı yapılan kişiler hastalıktan korunacaktır; ancak bu kişilerin hastalığı bulaştırıp bulaştırmayacağını henüz bilmiyoruz" ifadelerini kullandı.

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Pınar Okyay, T24’te yazdığı yazıda Türkiye’nin Çin’den alacağı korona aşısıyla ilgili son durumu anlatarak, çalışması süren aşılarla ilgili çarpıcı bir gerçeği paylaştı. Okyay, korona aşısını olan kişilerin hastalığı bulaştırıp bulaştırmayacağının henüz bilinmediğini söyledi.  

Prof. Dr. Okyay, Çin’den gelecek aşıyla ilgili süren çalışmaları şöyle anlattı: 

“Bu aşı ile ilgili olarak, klinik çalışmaların kayıtlarının tutulduğu kayıt sisteminde 3 adet Faz 1/2 çalışması bulunuyor. Bunlardan ilki Nisan ayında başlatılan 18-59 yaş grubundaki sağlıklı yetişkinlerdeki çalışma. Çalışma Çin'de gerçekleştirildi ve toplam 743 kişi katıldı. Bu çalışmanın sonuçları, Lancet dergisinde 17 Kasım'da yayımlandı. Bu yayın sonrasında, Çin'de Erken Kullanım İznine başvuruldu; Brezilya, Endonezya ve Türkiye'de de Faz 3 çalışmalarına geçildi. 

Diğer iki Faz1/2 çalışması ise, farklı yaş gruplarındaki çalışmalar. İlki 60 yaş ve üzeri sağlıklı 422 yetişkinde sürdürülen çalışma. Mayıs ayında başladı ve iki doz uygulamaların hepsi tamamlandı. 30. Gün ve 12. ay izlemeleri var. Erken sonuçların yakında açıklanması bekleniyor. Ama çalışma bitiş tarihi itibari sonuçları Mayıs 2021'de alınabilecek. 

Üçüncü Faz1/2 çalışması ise, 3-17 yaş arası sağlıklı çocuk ve ergenlerde yapılıyor. Bu çalışma daha çok yeni; 31 Ekim'de çalışmaya başlanılmış. 2021 yılı Eylül ayında tamamlanması bekleniyor. Her iki çalışma da Çin'de gerçekleştiriliyor. 

Görüldüğü gibi, önce en risksiz grupta 18-59 yaş sağlıklı yetişkinlerde, sonra da daha yaşlı ve çocuk-gençlerdeki çalışmalara geçilmiş. Bu çeşitlilik önemli; çünkü COVID-19 her yaş grubunda gözlenebiliyor ve tüm grupların aşıya gereksinimi var. 

Faz 3 çalışmalarına gelince; 

Bunlardan ilki sağlık çalışanlarında yapılan bir Faz 3 çalışması: 

İlki Brezilya'da gerçekleştirilen çalışma. "18-59 yaş" ve "60 yaş ve üstü" olmak üzere iki yaş grubu var bu çalışmada. Temmuz ayında başladı ve 13.060 kişi hedefleniyor. Kasım ortasında şüpheli bir ölüm nedeni ile aşı çalışması durduruldu. Hemen iki gün içerisinde ölümün aşı ile ilişkili olmadığı belirtilerek devam edildi. Buradaki kontrolü, Brezilya'nın kendi yetkili enstitüsü Ansiva yapıyor.” 

İkinci çalışma Endonezya'da 18-59 yaş grubundaki sağlıklı yetişkinlerde yapılıyor; 1.620 kişiye ulaşmak hedefleniyor. 

Üçüncü çalışma ülkemizde Türkiye Sağlık Enstitüleri tarafından yürütülüyor. Toplam 13.000 katılımcısı olan iki grup var. Bunlardan ilki 1300 kişilik yüksek risk grubundaki sağlık çalışanı grubu, diğeri de normal risk altındaki kişiler. İlkine K1 ikincisine de K2 grubu deniyor. 1.300 gönüllünün 2 doz aşılama işlemi tamamlandıktan sonra, güvenlik verileri veri güvenliği izleme kurulu tarafından körlüğü kırılmadan değerlendirilecek ve herhangi bir güvenlik sorunu yoksa K2 aşılanmaya devam edecek, deniyor protokolünde. Şu anda her iki kol da devam ediyor. 

“AŞI OLANLARIN HASTALIĞI BULAŞTIRIP BULAŞTIRMAYACAKLARI BİLİNMİYOR” 

Prof. Dr. Okyay, Çin’den gelecek aşı için erken kullanım izninin gelmesi durumunda hemen izin alacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: 

“CoronoVac aşısından çok ümitliyim. Son verilerin açıklanmasını iple çekiyorum. Her şey yolunda olursa, Erken Kullanım İzni onaylanırsa ve bu süreç şeffaf şekilde paylaşılırsa hemen sıramı alacağım. Benim gibi bekleyen binlerce vatandaşımız olduğunu biliyorum. Önümüzdeki dönem, aşı direnci ile karşılaşacağız. Erken Kullanım İzni ile ilgili çok konuşulacak. İhtiyacımız olan tek şey güven. Bunun da yolu şeffaflık ve bilimden geçiyor. 

Son bir iki şey; 

Aşı yapılan kişiler hastalıktan korunacaktır; ancak bu kişilerin hastalığı bulaştırıp bulaştırmayacağını henüz bilmiyoruz. Toplumda toplum bağışıklığını sağlayacak kadar en az yüzde 50, tercihan yüzde 70 oranlarında korunma sağlayamadıkça, sağlık sistemimizin üzerindeki baskıyı azaltmak ve zaman kazandırmak ve önlemlere devam etmek gerekiyor. Ancak böylece özellikle ölümlerin önüne geçebiliriz. Salgının hızının kesildiğinin verilerle izleneceği döneme kadar bireysel olarak, mesafemizi koruyalım, maskemizi takalım ve el hijyenini uygulayalım. Kış aylarındayız, kapalı ortamlardayız. Her fırsatta kapı ve pencereyi açarak içeriye temiz havanın girmesini sağlayalım.”