Türkiye, deprem riski yüksek bir ülke. Buna rağmen konut sahiplerinin önemli bir kısmı hâlâ Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) konusunu yalnızca tapu işlemleri ya da elektrik-su abonelikleri sırasında hatırlıyor. Oysa DASK, yalnızca bir yasal zorunluluk değil; afet sonrası yaşanacak maddi kayıpların telafisinde en temel güvencelerden biridir.

1999 Marmara Depremi sonrası kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), 2000 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Ancak aradan geçen 25 yıla rağmen sistemin kapsamı ve toplumdaki farkındalığı hâlâ sınırlı. 2024 sonu itibarıyla Türkiye genelinde sigortalılık oranı % 58 düzeyinde. Bu oran İstanbul’da % 74’lere çıkarken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bazı illerde % 30’un altına düşüyor.

Oysa konutların % 55’ten fazlası birinci veya ikinci derece deprem kuşağında yer alıyor. Sigortasız her konut, yalnızca bireysel risk taşımıyor; toplumsal afet yönetiminin de zafiyete uğramasına neden oluyor.

DASK kapsamı yalnızca bina temelleriyle sınırlı. Zorunlu sigorta, evin içindeki eşya veya kişisel zararları karşılamıyor. 2025 yılı için sigorta teminat üst limiti 1 milyon 272 bin TL olarak belirlenmiş durumda. Bu tutar, birçok büyük şehirdeki konutların yeniden inşa maliyetinin altında kalıyor. Dolayısıyla sigortalılar, “zorunlu sigorta yaptırmak yeterlidir” yanılgısına kapılmamalı; ihtiyari konut sigortalarıyla bu açığı kapatmalıdır.

Bir diğer sorun da sigorta poliçelerinin yenilenmemesi. Pek çok vatandaş ilk alımda poliçesini yaptırsa da, yenileme sürecini ihmal ediyor. DASK’ın sürdürülebilirliği ise sadece yaygınlıkla değil, süreklilikle mümkündür.

Yapılması gereken açıktır:

  • Sigortalılık bilinci yerel düzeyde yaygınlaştırılmalı,
  • DASK poliçeleri e-Devlet ve tapu sistemiyle entegre şekilde izlenmeli,
  • DASK'ın teminat yapısı yeniden değerlendirilerek günün mali koşullarına uyarlanmalıdır.

Deprem değil, ihmal öldürür sözü bir klişe değil; her afet sonrası yaşanan acı bir gerçektir. Zorunlu deprem sigortasını sadece formalite olarak görmekten vazgeçmeli, onu gerçek bir güvence sistemine dönüştürmeliyiz.