Gazeteci Mehmet Ali Güller, kendi youtube programında, ikinci açılım olarak gösterilen sürecin, psikolojk operasyonların en uç noktası olan “şok doktrini”ne göre sürdürüldüğünü söyledi.

Güller’in konuşmasındaki “şok doktrini” ile ilgili bölüm şöyle:

*Bu açılım daha önceki açılımın tersi değil devamıdır. MHP lideri Devlet Bahçeli nasıl

1 Ekim 2024'te meclisin yeni yasama döneminin açılışında gitti, DEM Partili milletvekillerinin sıralarına yürüdü ve onlarla tokalaştı? Bu herkes açısından bir şaşkınlıktı, çünkü 33 gün öncesine kadar “DEM Partisi meclisten atılsın, maaşlarına el konulup şehit ailelerine verilsin” diyordu hatta DEM Partisi kapatmayan Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması çağrısını yapıyordu.

*Sonrasında daha da şaşırtan bir şey oldu. Yaklaşık 20 gün sonra 22 Ekim 2024'te grup toplantısında çıktı dedi ki Devlet Bahçeli;Öcalan gelsin, Meclis’te konuşsun örgütünü feshettiğini açıklasın, umut hakkından da yararlansın...”

Şimdi bu da herkesi şok etti yani bırakın bu lafı herhangi birinin söylemesini; “Murat Karayılan'ı getirin, ona bir mikrofon tutun, Meclis’te konuşsun” der misiniz? Yani o kadar uçuk kaçık bir çıkıştı bu ve Devlet Bahçeli bunu yaptı.

*Bu, aslında toplumu yeni bir meseleye hazırlamakta uygulanan bir şok doktrini uygulamasıdır. Yani en tepeden en olmazla başlatarak onun altındaki durumları normalleştirme yöntemidir, tam bir psikolojik savaş yöntemidir bu...

*Devlet Bahçeli, hatırlayın sonra da “PKK gelsin, Malazgirt'te kongre yapsın” dedi. Hakikaten düşünün yani Cemil Bayık, Murat Karayılan ve teröristleri binip otobüse gelecekler ve Malazgirt’te kongre toplayacaklar... Dediğim gibi bu bir şok doktrini yöntemidir.

*Haliyle MHP tabanı da “Biz parti olarak daha önce 2009 ve 2013'te deki açılımlara karşıydık şimdi niye birden açılımı savunur ve hatta açılımı başlatır taraf olduk” diye sorgulamaya başladı. Bu sorgulamaya karşı, “Eski açılımlar Amerika'nın açılımıydı ama şimdi bu MHP lideri Bahçeli'nin çıkışıyla bir devlet aklıyla başlatılmış olan açılım Amerika’ya karşıdır” savunması yapıldı.

*Başlangıçta yeni açılıma “Amerikan projesi” diye karşı çıkan Vatan Partisi de, 27

Şubat'ta Öcalan açıklama yaptıktan sonra bir anda, tam tersi vaziyette açılımı destekler bir pozisyon aldı.

*Şimdi, bu proje Amerika'ya karşı yürüyen bir proje midir? Bakınız ben ne AKP ne de DEM Partisi yetkililerinden bu yönde hiçbir değerlendirme duydum. Yani hiçbiri de “yeni açılım Amerika'ya karşıdır” demiyor, hatta “bu açılım, o eski açılımın tersi” de demiyor. Tam tersine yeni açılımı, “ilk açılımın hatalarından da dersler çıkararak onları olgunlaştırarak devam eden bir süreç” olarak tarif ediyorlar.

*MHP ve benzeri siyasi hareketler, kendi tutumlarının 180 derece değişmiş olmasını kendi tabanlarına kabul ettirebilmek onları ikna edebilmek için bu yollara başvuruyor...

***

Bilindiği gibi KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, son açıklamasında, “Giderek İsrail bölgede hegemonik güç oluyor. ABD, İngiltere ve batının ciddi desteği tüm bölge üzerinden etkisi giderek artıyor. Bu gelişmeler doğrudan Kürtleri de etkiliyor. Kürtler de bu gelişmelerin, savaşın tam merkezindedir. Bütün bu güçlerin İsrail ve ABD başta olmak üzere Kürtler üzerinden ciddi hesapları, planları var. Bu dizaynda kendi çıkarları, İsrail’in güvenliği temelinden bir şekilde Kürtlere de yer vermek isteyen bir politika, strateji izleniyor. Tüm bu gelişmeler Türk devletini ciddi bir şekilde ürküttü. Özellikle devletin ‘beka’ kaygısını yaşayan devletin içindeki kesimlerde bu ciddi bir kaygıya yol açtı. 52 yılı bulan özgürlük mücadelesi Kürdistan ve bölge ve dünyada çok önemli değerler ortaya çıkardı.” demişti...