Harvard Tıp Okulu’ndan Dr. Robert J. Lee, bu alışkanlığın genetik kod üzerindeki kalıcı tahribatını ifade etti.
Akciğer kanseri vakalarının büyük bir çoğunluğunun ana nedeni olan sigara ve tütün ürünleri kullanımı, bilimsel araştırmaların sarsıcı verileriyle yeniden gündeme geldi.
Sigara dumanında bulunan binden fazla toksik kimyasal maddenin, akciğer hücrelerinin DNA'sında meydana getirdiği mutasyonların kanser riskini tam 20 kat artırdığı resmi raporlarla belgelendi.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR KORKUNÇ ETKİYİ KANITLADI
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yayımlanan son bir rapor, tütün kullanımının, küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri türlerinin gelişiminde birincil tetikleyici olduğunu vurguladı.
Raporda, özellikle benzopiren ve nitrozaminler gibi kanserojen maddelerin, hücrenin onarım mekanizmasını devre dışı bırakarak kontrolsüz çoğalmaya yol açtığı belirtildi.
Bu konuda derinlemesine çalışmalar yürüten Harvard Tıp Okulu’ndan onkolog Dr. Robert J. Lee, konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Dr. Lee, "Tütün kullanımı, sadece akciğerin yüzeyini tahrip etmekle kalmıyor; esas tehlike, DNA üzerindeki kalıcı epigenetik değişikliklerde yatıyor. Bu, hücrenin kendi kendini yok etme (apoptoz) yeteneğini engelliyor ve kanserli hücreye adeta 'sonsuza kadar yaşa' emrini veriyor" ifadelerini kullandı.
UZMANLAR: GENETİK KOD DEĞİŞİMİ KALICI
Sigara dumanının pasif içicilik yoluyla da ciddi riskler taşıdığı, Johns Hopkins Halk Sağlığı Okulu’ndan epidemiyoloji uzmanı Prof. Dr. Elaine M. Foster tarafından dikkat çekilen bir diğer önemli bulguydu.
Prof. Foster, "Pasif içiciliğe maruz kalan bireylerin bile akciğer kanserine yakalanma riski, pasif içicilik olmayanlara göre yüzde 30’a kadar yükseldi. Bu, tütün dumanının havada asılı kalarak DNA hasarını uzak mesafelere taşıyabildiğini gösterdi" dedi.
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), sigarayı en yüksek risk grubunda (Grup 1) tanımlarken, uzmanlar tütün kullanımının sadece akciğer kanseri değil, aynı zamanda gırtlak, ağız, yemek borusu ve mesane kanserleri riskini de ciddi oranda artırdığını rapor etti.
Sigarayı bırakma eyleminin, ilk beş yıl içinde kanser riskini önemli ölçüde azalttığı ancak tam riskin sigara içmeyen birinin seviyesine inmesinin on yıldan fazla sürdüğü de bilimsel verilerle ortaya kondu.