Dizayn ettiği siyaset üzerinden, toplumsal muhalefeti sürekli örseleyen hegemonik bir devlet. Elbette ki demokrasinin kimi varoluşsal değerlerini günbegün feda ederek!
Siyaset ve devlet ilişkisinin sadece cumhurbaşkanlığı seçimi üzerine inşa edildiği, eksantrik bir sistemin ağır sancıları bu…
Her şeye rağmen biz, siyasi analizlere bir katkı sunalım.
Ve hala bir değer taşıyorsa eğer…
Siyasal iklim
Çok fazla bilinmezliğin/değişkenliğin olduğu bir konjonktürde anketlere bakılarak bir yol haritası çizmek mümkün mü?
Aslında partilerin olası oy oranlarına ilişkin ileri sürülen her veri, sadece bir hikâye, tatlı bir yalandan ibaret!
Var olan bilgi setimiz bize diyor ki bu ülkede bir iktidar değişikliği olacaksa, iktidar kanadından muhalefet partilerine bir oy geçişine ihtiyaç duyulmakta.
Siyasete dair matematiğin, destanımsı retoriklere kurban edilmesinden kaçınırsak eğer, durum aşağıdaki gibidir.
Siyasi iklim -hata payı içinde kalmak üzere- iki yılın öncesine benzer olarak yerli yerinde durmakta.
Demokratik rejimin delik deşik edilmesine rağmen!
Muhalefet nasıl güçlenir?
Muhalif partilerin çok geniş bir spektruma dağılmış olmaları, onların çoğu zaman ortak bir paydada buluşmalarını, benzer bir politika üretmelerini sınırlar.
Karşımızda duran dondurulmuş siyasal bir gerçek var; bütün olumsuzluklara karşın AKP ve MHP’den yorulan seçmen asla CHP’ye yönelmiyor.
Ülke sosyolojisinin siyasete dayattığı bir realite bu.
Muhalif kesimde CB adaylık konusunun tek bir parti üzerinden okunması, bu bağlamda CHP ile diğer muhalif partiler arasındaki bağların hegemonik ilişkiler üzerinden kurulması, iktidar partilerinden kimi muhalefet partilerine olası seçmen akışını bloklayan bir unsur olarak karşımıza çıkmakta.
Dolayısıyla toplumsal muhalefetin güçlenmesi, her bir muhalif partinin kendi ekolojisinde kalması ve kendi sosyolojisinden beslenmesi ile mümkün olabilir.
Cumhurbaşkanlığı adaylık tartışmaları
Erken başlayan CB adaylık tartışmalarının, muhalefeti mayınlı bir alana çekeceği belliydi zaten.
Açıkçası cumhur ittifakının önümüzdeki CB seçimini tekrar kazanması, kendi potansiyelinden ziyade, muhalefetin paralize edilerek siyasal gerçeklikten uzaklaştırılmasına bağlı.
Ve siyasal zemin buna müsait…
Bir öngörü sanatıdır, siyaset. Bütün mesele heterojen bir toplulukta hipotetik düşünmek, olası riskleri öngörmek, yeni durumlara karşı kullanılabilir bilgi üretmek ve geleceğe dair sağlıklı kararlar alabilmektir.
Bu açıdan bakıldığında, muhalefette CB adaylığına ilişkin tüm tartışmaların vakti gelinceye kadar ertelenmesi bir zorunluluk olarak görünüyor.
CB adayı nasıl belirlenmeli?
Siyasetin kendi mecrasından çıkartılarak, toplumsal muhalefetin genişlemesini önlemek amacıyla farklı kümelerin kendi politik adacıklarına hapsedilmesi, otoriter rejimler açısından son derecede etkili bir strateji gibi durmakta.
Bütün bu olup bitenlerin bir özeti olarak artık biliyoruz ki oteriteryanizm, muhalefette dişine göre bir CB adayı yaratmak üzere bütün akıl oyunlarını devreye sokmakta.
Ortak bir CB adayı belirlemek, aslında muhalefet açısından belki de en basit konu,
CB adaylık konusunun birey ve partilerin inisiyatifinden alınarak, toplumsal muhalefetin onayına sunulması hem olası tartışmaları minimize eder hem de aday üzerinde olası dış etkileri ortadan kaldırır.
Anketler ile kolayca çözülür bu sorun…
Sonuç
Konjonktürel rüzgârın incinen adalet duygusu tarafında esmesine rağmen, ortada çöken bir iktidar, iktidara yürüyen bir muhalefet yok!
Muhalefetin önümüzdeki yıllarda varoluşu, cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılmasına bağlı.
Bu hedef için Mansur Yavaş, sadece CHP’yi değil muhalefeti de toparlayabilecek bir siyasetçi olarak karşımızda durmakta.
Ve fakat, en az iki yıl ertelenmesi gereken bir dilek ve temenni manzumesi bu…