İsrail ve İran arasında yaşanılan çatışmalarla birlikte PKK'nın İran'daki kanadı PJAK gündeme gelmeye başladı. "Bir de başımıza PJAK çıktı." diyeceksiniz ama her ne kadar gündemde çok yer almasa da İran sınırımızdaki güvenlik hattı için başta gelebilecek tehlikelerden birisi diyebiliriz.

PJAK son zamanlarda Türkiye'de nasıl gündeme geldi derseniz, Terörsüz Türkiye sürecine dair PKK terör örgütü 12 Mayıs 2025'te yayınladığı fesih bildirisinden sonra PJAK açıklama yaptı:

"Biz silah bırakmıyoruz. Bu bildiri bizi ilgilendirmiyor."

PJAK'ın bu açıklamasının üstüne çoğumuz dedik ki :"

Sadece PKK silah bırakıyor, KCK üst yapılanması altında olan diğer terör örgütleri ne olacak? Bakınız PJAK silah bırakmıyor."

Her neyse, PJAK'ın bu açıklamasının ardından 5 ay geçti ve PJAK, bugün yani 21 Haziran 2025'te İsrail ve İran arasında yaşanılan olaylara dair basına verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı:

"PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı 'Barış ve Demokratik Toplum' çağrısını Türkiye ve tüm Ortadoğu için büyük bir demokratik değişim şansı olarak görüyoruz. Ne yazık ki şu ana kadar Türkiye devleti bu meseleyi oldukça taktiksel bir şekilde ele alıyor ve bu yönde adım atmaktan kaçınıyor." dedi.

Peki ne oldu da PJAK böyle bir açıklama ile gündeme geldi? Bu sorunun cevabını net bir şekilde verebilmek için zamana ihtiyaç olsa da örgütün, demokratikleşme adı altında yeni bir yapılanmaya giderek Büyük Ortadoğu Projesi 'ndeki görevini yerine getirme isteğini görmemek imkansız. Aslında KCK yapılanması adı altında isim fark etmeksizin hepsinin söylediği şey tam olarak şu:

"Silahları bıraktık, elimize bir daha almamızı istemiyorsanız demokratikleşmeyi meşrulaştırın. Yasal statümüzü kabul edin, etnik kimlik ve ana dil haklarımızı bize verin, bölgesel gücün dengede olmasını istiyorsanız masanın bir ayağını biz de olacağız."

Peki PJAK neydi?

Örgüt kendisini, terörist elebaşı Abdullah Öcalan’ın ideolojik görüşleri doğrultusunda yapılandırılan KCK’nın İran (Doğu Kürdistan-Rojhilat) uzantısı ve “İran Kürtlerinin meşru savunma gücü ve siyasi temsilcisi” olarak nitelendiriyor. PJAK, Türkiye ve İran'ın terör örgütleri listesinde yer alıyor. ABD Hazine Bakanlığı da 2009'da PJAK'ı 'terör örgütü' olarak tanımladı.

PJAK'ın İran'daki silahlı kanadı, YRK, "Kadın Savunma Gücü" adı verdikleri yapılanmanın adı ise HPJ. 2011'den günümüze PJAK ile rejim arasında bir eylemsizlik yani silahları bırakma kararının olduğu söyleniyor. Ayrıca 2022 yılında İran'da öldürülen "Mahsa Amini" olayı üzerinden PJAK, örgüte ait olan "JİN JİYAN AZADİ" sloganının kitleselleşmesi konusunda başı çekti diyebiliriz. Açık kaynaklarda PJAK'a dair genel geçer notlar bu şekilde.

PJAK'ın amaçlarını konuşacak olursak... Kürtlerin içinde dahi dilsel ve dinsel çeşitliliği yüksek olan İran'da, rejimin de uyguladığı sert politikalara bakıldığında PJAK'ın, İran'daki amaçlarına ulaşıp ulaşamayacağı konusu hakkında henüz görüş bildirmek erken olsa da, İran'da olası bir rejim değişikliğinde ABD ve İsrail'in, PJAK'ı aparat olarak kullanacağından hepimiz eminiz diyebiliriz. PJAK’ın, İSRAİL-İRAN çatışması olsun PKK'nın kendi fesih süreci olsun ortaya koyduğu

"BEN BİLDİĞİMİ OKURUM." tutumuna bakıldığında da örgütün, KCK yapılanmasına olan aidiyetinin halen devam ettiğini görüyoruz. Aslında bu aidiyet açıklamalarının özünde PJAK'ın asıl hedef Suriye'deki YPG/SDG'nin otonomlaşma süreciyle birlikte Türkiye'de demokratikleşme adı altında terör örgütü PKK'nın meşrulaştırılmasına destek vermek var desek abartmış olmayız sanırım...

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan PJAK Eş Genel Başkanı Emir Kerimi, İsrail ve İran saldırılarıyla ilgili olarak, "Bu bizim ve halkımızın savaşı değildir, tarafı değiliz" sözlerini kullanarak ardından yaptığı açıklamalarda Türkiye'ye değindi:

"Türkiye'ye hiçbir zaman saldırmadık ve saldırmayacağız. Türk devletiyle normal ve barışçıl ilişkiler kurmak istiyoruz."

Normal ve barışçıl ilişkiler derken ne demek istendiğini hepimiz çok iyi anlıyoruz. Terör örgütü KCK'ya dair isimleri fark etmez A olsun B olsun hangisi olursa olsun ağzından "BARIŞ" kelimesi çıktığında şöyle bir "EYVAH" diyeceksiniz... Devletler arasında savaş ve barış olur, öncelikle terör örgütü bu jargonu kullanırken bile kendisine sözde bir yasal devlet statüsü tanımlıyor. YPG/SDG'nin barışı demek; demokratik bölgesel özerkliktir. PKK'nın barışı demek; etnik kimlik siyasetinin anayasal statü kazanması demektir. PJAK'ın barışı demek; terör örgütlerinin elindeki keleşi, kalemle değiştirmesi demektir. KCK'nın barışı demek; Büyük Ortadoğu Projesi'dir.

Tüm açıklamalara baktığınızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucu unsurları üzerindenbeslenen düşmanlığın, sözde bir barışla maskelendiğinigörüyoruz. Yılan, sizi bir kez sokar. Zehirlenirsiniz, ölümden dönersiniz. Aynı yılan sizi bir daha sokmak istediğinde ne yaparsınız? "Bir saniye panzehirimi içeyim." mi dersiniz yoksa başını mı ezersiniz? Unutmayın ki; panzehir, zehirlendikten sonra içildiğinde etkisini gösterir.

Zehirlenmeden önce içerseniz, hiçbir faydasını göremezsiniz. Saygılarımla.