İstanbul'a nasıl kar yağar? / Faruk ÇEBİ

İstanbul'a nasıl kar yağar? / Faruk ÇEBİ
Kar yağmaması da dahil yaşanacak vahim sonuçların önüne geçebilmek ve İstanbul’daki yaşamı kalıcı kılmak için ormanlık alanların ciddi miktarda artırılması kaçınılmaz olmuştur.

İstanbul’daki imar rantının dayanılmaz cazibesinden dolayı yapılaşmaya açılan arazi miktarı ne her gün katlanarak artmaktadır. Orman alanlarının artış hızının nüfusun ve betonlaşmanın artış hızından çok geri kalmış olması ne yazık ki İstanbul’u Isı Adasına dönüştürmüştür. Bugünkü seyrin değişmeden devamı halinde, çok yakın bir gelecekte mevcut ‘ormanlar’ ve ‘parklar’ dışında İstanbul’a nefes aldıracak hiçbir saha kalmayacaktır.

Mevcut ormanların ve parkların ürettiği oksijen ve su miktarı İstanbul için asla yeterli değildir. Nüfus ve betonlaşmanın hızla artmasına rağmen su ve oksijen kaynağı olan ‘yeşil alanlar’ aynı hızla artmamıştır. Bu durum, İstanbul iklimini olumsuz etkilemiştir.

Kar yağmaması da dahil yaşanacak vahim sonuçların önüne geçebilmek ve İstanbul’daki yaşamı kalıcı kılmak için ormanlık alanların ciddi miktarda artırılması kaçınılmaz olmuştur. İstanbul’da ormanlaştırılmaya müsait on binlerce hektar arazi mevcuttur.

İstanbul’un su havzalarındaki on binlerce hektar büyüklüğündeki arazi ya yapılaşmaya tamamen yasaktır ya da yapılaşma oranı çok düşük düzeydedir. Nüfusun artış hızından kaynaklanan şehirleşme potansiyeli de imar ve yapılaşma rantının cazibesini dayanılmaz noktalara taşımıştır. İmar ve yapılaşma rantının cazibesi de zaman zaman yasakların aşılmasına neden olmuştur. Bu sahalardaki imar ve yapılaşma yasağının sürdürülebilirliğinde ne ‘Çevre Düzeni Planları’ ne de ‘İmar Yasaları’ tamamen etkili olabilmiştir.

İstanbul’daki imar ve yapılaşma yasağının aşılmaması ancak ‘anayasal’ güvenceyle mümkün olabilecektir. Bu güvenceyi tesis etmek ve bu sahaları yaşamın hizmetine sunmanın en etkin yolu, özel mülkiyetteki tapulu arazileri de kamulaştırarak söz konusu sahaların tamamını ağaçlandırmak ve bu sahaları ormanlık alan olarak tescil ettirmektir. İmara ve yapılaşmaya yasak olan sahaları ağaçlandırarak ‘orman vasfında’ kamu adına tapuya tescil edilmesiyle bu sahaların imara ve yapılaşmaya açılmasının önü tamamen kapatılacaktır.

İstanbul’da yapılaşma yasağı olan arazilerin tamamının ormanlaştırılmasıyla yıllardan beri yaşanmış olan orman tahriplerinin de bir şekilde rövanşı alınacaktır. Bu projeyle İstanbul’da kuzeyde yoğunlaşmış ormanlık alanlar, ilin geneline yayılacaktır. Kişi başına düşen ‘aktif yeşil alan’ miktarı da önemli ölçüde artacaktır. Faydaları sayılmakla bitmeyen bu proje sadece İstanbul’a kar yağdırmayacak aynı zamanda birçok yönüyle İstanbul’un kaderini de değiştirecektir.