Son dönemlerde sosyal medyada hızla popülerleşen bileşim takviyelerine yönelik, gereksiz ve kontrolsüz kullanım konusunda uzmanlar uyarıyor.
Magnezyumda vücutta enerji üretimi kas ve sinir sistemi, kalp ritminin düzenlenmesinden uyku kalitesine kadar birçok önemli özelliğin yer aldığı biliniyor.
Magnezyum, kasların gevşemesi, sinir devrelerinin sağlıklı şekilde sürmesi, depolanan enerjinin korunmasının devam etmesi ve kalp-damar sisteminin dengede kalması açısından temel bir mineral olarak tanımlanıyor.
Eksikliği durumunda yalnızca kas krampları ve halsizlik değil; dikkat dağınıklığı, düzensizlik, ritim bozuklukları ve dayanıklılık dalmada güçlük gibi şikayetlerin de görülebileceği ifade ediliyor.
Uzmanlara göre, yoğunluğu yeterli düzeyde almak çoğu zaman beslenme yoluyla mümkün.
Ispanak, kabak, badem, tam mevsimler ve baklagiller düzenli olarak tüketildiğinde birçok kişide ek takviyeye ihtiyaç duyulur. Bununla birlikte, takviye kararı, kişinin yaşı, genel sağlık durumu, kullanılan ve tutulan düzeninin belirtilmediği, saklanması gereken kişisel bir karar olarak görülüyor.
Yetişkinlerin günlük tüketiminin yaklaşık 320 mg, erkeklerde ise 420 mg civarında olduğu belirtiliyor.
Bu miktarın üzerinde ve kontrolsüz biçimde birleştirilmiş takviyeler; ishal, mide hareketleri, karın krampları gibi sindirim sistemi şikayetlerine, hatta tansiyonun düşüklüğü ve çarpıntı hissine yol açabiliyor.
Özellikle böbrek fonksiyon bozukluğu olan titreşimin bozulmasının ciddi sağlık riskleri oluşturulabiliyor. Ayrıca, düzenli ilaç kullanan kişilerin mutlaka hekimleri dinlenmesi ile hareket edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Magnezyum eksikliğinin laboratuvar testleriyle doğrulandığı, beslenme yoluyla yeterli alımın sağlanamadığı veya kas krampları, uyku bozuklukları, kronik yorgunluk gibi belirtilerin öne çıkan fizyolojik takviyelerin fayda sağlanabilmesi sağlanarak ifade ediliyor. Ancak doğru form ve dozun belirlenmesi için mutlaka hekim kontrolü gerekiyor.
Uzmanlar, yalnızca takviyeye güvenmek yerine düzenli egzersiz yapmak, ekran uzunluğunun en aza indirilmesi ve stres yönetiminin önemsenmesinin gerekliliğini vurguluyorlar.
Doğru şekilde desteklenen uyku kalitesi ve genel enerji dengesine olumlu katkı sağlayabileceği, ancak bunun sağlıklı yaşamın yerini alamayacağı belirtiliyor.