Pars Yürekli Türkiye Sevdalısı Bir Aydın: Magcan Cumabay / Dr. Öğr. Üyesi Girayap KARAKUŞ

Pars Yürekli Türkiye Sevdalısı Bir Aydın: Magcan Cumabay / Dr. Öğr. Üyesi Girayap KARAKUŞ
Magcan’ın en çok özlem duyduğu konuların başında halkının aydınlanması vardı.

Magcan Cumabay iyi eğitim almış bir aydındı. Magcan şiirlerinde de genellikle Türkçülük ve Turan fikirlerini ele alırdı. Tüm Türk soylu milletleri kardeş olarak görürdü. Halkının Batılı eğitim sistemine göre eğitilerek medeniyet sıçraması yapacağına inanırdı. Aynı zamanda İtilaf Devletlerinin Türkiye’yi işgal etmesine de duyarlı bir şekilde yaklaşmış ve maddi- manevi olarak Türkiye’yi desteklemiştir. “Uzaktaki Kardeşime” adlı şiirini de Türkiye için yazmıştır. Magcan, bu fikirlerinden dolayı Sovyet rejimi tarafından defalarca cezalandırılmıştır. 1925’te 13 Kazak aydını ile birlikte idam cezası verilir ama daha sonra bu ceza 10 yıl sürgüne çevrilir. 6 yıl çalışma kamplarında çalıştırılır. Maksim Gorki’nin gayretleri sonucu 2 Mayıs 1936’da serbest bırakılır. (1) Magcan daha sonra Kızıljar’a geri döner ve orada öğretmenlik yapar. Ancak tanıdığı birini satması için baskı yapılır ama baskılara boyun eğmeyince “Japon casusu” suçlamasıyla tekrar tutuklanır ve kurşuna dizilir. Oysa Magcan’ın mahkemesinde hüküm bile verilmeden sadece iddianameden alıntı yapılarak karar verilir. Hüküm Magcan öldükten 10 gün sonra açıklanır. (2)

Ospanova Akhur Abdujaparkizi naklettiğine göre:

“Magcan Cumabay kendi makaleleriyle çevirilerinde ve ders kitaplarında, eğitim öğretim hakkındaki çalışmalarında, “bilim” dünyasını esas alarak bilime, Avrupa medeniyetine doğru yönelen tavrını dikkat çekici bir şekilde ortaya koyar. Mesela, Muħtar Avezo] “Magcan’ı seviyorum, Avrupalılığını, parlak fikirlerini seviyorum. Kazak şairlerinin kara gübreli köyünde dünyaya gelerek, Avrupa’daki medeniyetle güzellik sarayına gidip güzeller güzeli Arka’nın kızını görüp onunla tanışmış gibi oluyorum. Magcan, çok medeniyetli bir şair” derdi. Bu dönemler, Magcan’ın Ufa’da, Ombı’da, Moskova’da eğitim gördüğü, N. Y. Bryusov’un onu “Kazakların Puşkin’i” diye adlandırıldığı dönemdir.” (3)

Magcan’ın en çok özlem duyduğu konuların başında halkının aydınlanması vardı. Ona göre; Kazak halkı geçmişini de bilmesi gerekiyordu. Magcan’ın eserlerinde realizm akımının da etkileri vardı. Şiirlerinde halkı uyandırmanın yanında milli duygulara hitap eden eserleri de vardır. (4) Türk milletinin birleşmesi gerektiğini savunur. Onun en çok etkilendiği şairlerin başında Abay Kunanbayev gelmektedir. O da Kunanbayev gibi şiirlerini görselleştirilmiştir. Kazak edebiyatına yenilikler getirmiştir. Örneğin; Kazak şiirini müziğe dönüştürmeyi başarabilmiştir. (5)

Magcan’ın bütün eserleri 1929 yılından itibaren yasaklanmış ve bu yasak 1988’e kadar sürmüştür. 1960 yılından itibaren ise hakkındaki suçlamalar düşürülerek itibarı iade edilmiştir. Magcan’ın Sovyet rejimi tarafından sakıncalı piyade ilan edilmesinin bazı sebepleri vardı. Magcan’ın Turancı düşünceleri yasaklanmasında etkili olurken, aynı zamanda Magcan, Kazak halkının Sovyetleşmesine de karşı çıkmıştır. Halkına her zaman bağımsız olmayı ve atalarının kültürüne sahip çıkmalarını öğütlemiştir. (6)

Son olarak Magcan’ın Türkiye için yazdığı “Uzaktaki Kardeşime” adlı şiiri ile yazımı bitirmek istiyorum.

"Bu şiir, Türkiyenin Kurtuluş Savaşına atfen, Büyük Şair Magcan Cumabay tarafından Kazakistan'da yazılmıştır."

UZAKTAKİ KARDEŞİME (7)

Uzakta ağır azap çeken kardeşim!

Solmuş lâleler gibi kuruyan kardeşim

Etrafını sarmış düşman ortasında

Göl gibi gözyaşı döken kardeşim!

Önünü ağır kaygı örtmüş kardeşim!

Ömrünce yaddan cefa görmüş kardeşim!

Hor bakan, yüreği taş, kötü düşman

Diri diri derini soymuş kardeşim!

Ey pirim! Değil miydi Altın Altay

Anamız bizim? Bizlerse birer tay,

Bağrında yürümedik mi serâzat

Yüzümüz değil miydi ışık saçan ay?

Alaca altın aşık atışmadık mı?

Tepişip bir döşekte yatışmadık mı?

Anamız olan Altay'ın ak sütünden

Beraber emip, beraber tadışmadık mı?

Akmadı mı bizim için dupduru bulak,

Şarıldayıp şarıl şarıl dağdan inerek,

Hazırdı uçan kuş, kopan yel gibi

Dilesek bir bir atlar, tıpkı burak!

Altay'ın altın günü nazlanarak

Gelende, sen pars gibi bir er olarak,

Akdeniz, Karadeniz ötelerine

Kardeşim, gittin beni bırakarak!

Ben kaldım yavru balaban, kanat açamam,

Uçsam diye davransam bir türlü uçamam,

Yön bulduran, yol gösteren can kalmadı;

Yavuz düşman koyar mı şimdi beni vurmadan?

Kurşunlar genç yüreğime saplandı,

Günahsız taze kanım su gibi aktı,

Kansız kalıp, kuruyup bayıldım,

Karanlık hapse sıkıca kapattı.

Görmüyorum gece gezdiğimiz ovayı,

Gündüz güneşi, gece gümüş nurlu ayı,

Nazlı nazlı ipek kundaklara sarmalayıp

Bizi büyüten altın anam Altay'ı!

Ey pirim! Ayrıldık mı ulu bütünden?

Dağılıp yılmayan yağan oklardan

Türk'ün pars gibi yüreği varken

Korkak kul mu olduk düşmandan sinen.

Kudretli olmak isteyen Türk'ün canı

Gerçekten hasta mı, bitti mi hali?

Yürekteki ateş söndü mü, kurudu mu?

Damarında kaynayan atalar kanı?

Kardeşim! Sen o yanda, ben bu yanda

Kaygıdan kan yutuyoruz, bizim adımıza

Lâyık mı kul olup durmak? gel gidelim

Altay'a atadan miras Altın tahta

Magcan Cumabay

Kaynakça

1)Yılmaz Bacaklı, Mağcan Cumabeyulı’nın Şiirleri Üzerine Bir İnceleme, Yüksek Lisans Tezi, Niğde, 2014, s. 24.

2) Age, s. 25.

3) Ospanova Akhur Abdujaparkizi, “Mağcan Cumabay ve Döneminin Diğer Şairlerinde Milli Ülkü”, TAED, 49, 2013, s. 251-260.

4) Agm, s. 251-260.

5) Ümmügülsüm Korkmaz, “Gaspıralı Yolunda Bir Kazak Şairin Dilde Birlik Şiarı”, Kardeş Kalemler, Ağustos 2019, s. 1-8.

6) Agm, s. 1-8.

7) https://www.tarihistan.org/uzaktaki-kardesime-magcan-cumabay/14332/ Son Erişim Tarihi: 21.09.2023.